EGE Haberi-Ege gazetesi geçtigimiz hafta Kâzimpasa Ilkögretim Okulu Müdürü Necat Çetin’in okul bahçesinde hayvanat bahçesi olusturdugunu tüm Türkiye’ye duyurarak bir gazetecilik basarisina (!) imza atti. Günlerce konuyu ilk sayfadan ve mansetten vermeleri bunu gösteriyor. Hayvanat bahçesi dedikleri de büyük bahçenin bir kösesinde tel örgüyle çevrilmis bir alana birakilan birkaç ördek ve yavrusundan ibaret. Önceki yazimi yazmadan okula gidip bilgi aldim. Teneffüste minik ögrencilerin ördekleri izlerken mutluluklari yüzlerinden okunuyordu. Bunu geçelim. Necat Çetin bununla da kalmamis, okul duvarini kirleten ögrencilere duvari boyama cezasi (!) vermisti ve bu “akil almaz” bir ceza idi. Eh artik Necat Çetin bas sayfadan boy hedefi yapilmayi hak etmisti, öyle de oldu. Oldu da ne oldu? Sonunda rüzgâr ters esti ve Necat Çetin ummadigi kadar taraftar buldu. Geçtigimiz Sali ben yazdim. Büyük Torbali’da Mustafa Yetkil’in, haberin yapildigi Ege Haberi-Ege’de Turgut Uzdu’nun, Mehmet Sinkil’in, Efem Dergisi internet sitesinde Hasan Kudayyilmaz’in konuya iliskin yazilari okunmaya deger. Demek ki aklin yolu birdir. Bunu da geçelim. 02 Nisan 2010 tarihli Ege Haberi-Ege gazetesine bakalim. Bas sayfa haber manseti aynen söyle: “AFERIN ÇOCUKLAR”.(Bknz: internet) Neden AFERIN? Dokuz Eylül Universitesi’nden bir gurup Sosyal Bilgiler ögretmeni adayi, Pancar M. Hanim Ilkögretim Okulu’nda siralari zimparalayip, duvarlari boyuyorlar. Isin adi “Sosyal Sorumluluk Projesi”. Yani, ögretmen adaylarina verilmek istenen bilinç, Necat Çetin tarafindan, çocuklara henüz ilkögretim siralarinda veriliyor. Önceki yazimda bu cezayi egitimin parçasi olarak görebiliriz, derken, iste bunu kastediyordum. Bu iki haber de ayni gazetenin. Simdi kime “aferin” diyecegiz? Kimi kinayacagiz? Siz karar verin.

SEVGILI CEMIL ZEYBEKER

GENÇ ve heyecanli gazeteci kardesim. Çarsamba günkü yazini okudum. Sayin Basbakan’in talimatlari aksine, farkli görüsteki yazarlari da okudugunu görüp sevindim. Yazinda, benim “arkadan dolasip” isim vermeden, Fethullah Gülen’in neden Amerika’da yasadigini sordugumu yaziyorsun. Bak, gördün mü? Kimden bahsettigimi “sip” diye anladigina göre pek de arkadan dolasmamisim. Sen beni “hukuku dolaniriz” diyen YÖK Baskani ile karistirdin galiba. Ayrica  F.Gülen’in neden ABD’de yasadigini da ben sormuyorum. Saptirma konuyu. Bunu ben biliyorum. Cevabini vermemene ragmen senin de bildiginden eminim. Problem, vatandasin bu soruyu soramamasindadir. Sanirim bunu bilmen seni de rahatsiz ediyor. Vatandasin bilip ögrenmesinden rahatsiz olunur mu hiç? Sevgili Cemil, ben Cezayir’e siradan bir Fransizca ögretmeni olarak gittim ve meslegimle ilgili çalistim. Bilseydim pasaport çikarmadan önce senden izin alirdim. “Size, neden Cezayir’e gidiyorsunuz diyen var mi efendim?” diyorsun ya… Ya da tekrar gidecek olursam seni de götüreyim. Fakat orada sana “Green Card” alamam. Seni CIA ve MOSSAD ajanlariyla tanistiracagima söz veremem. Birkaç yildizli bir otelde kaliriz ama seni büyükçe bir arazinin ortasindaki villaya yerlestiremem. Ayrica, korkarim saydigin o hizmetlerin, o ülkelere Türkiye Cumhuriyeti adina götürüldügüne seni inandirmislar. Asli öyle degil tabi. Arastirirsan ögrenirsin. Ha, bu arada, yeni bir ülke mi kesfettin Cemil kardesim? Haritada “Grölant” isminde bir yere rastlamadim da… Benim “bilip bilmeden ahkâm kestigimi” söyleyerek, asil “ahkâm” kesen sen olmuyor musun? Sevgili Cemil, sen hatirlamazsin, küçücüktün. Torbali’da firin sayisi çok azdi. Ögleden sonra ekmek bulamazdik. Son dönemde firin üstüne firin açildi. Arz talep meselesi olsa gerek. Onlar da anladilar demek, bazilarinin daha çoook ekmek yemesi gerektigini. Ne dersin? Sana serinkanli günler ve basarilar diliyorum.

Degerli okurlarim; Necat Çetin haberlerine bastan sona bakinca, atilan tasin ürkütülen kurbagaya degmedigini görüyor ve yorumu size birakiyorum. Saygilarimla.