'İlçeyi müteahhitler geliştirdi'

Torbalı'nın tanınmış müteahhitlerinden olan DİL-SA inşaatın sahibi Fesih Dilmaç kapılarını Büyük Torbalı Gazetesi'ne açtı. Önemli açıklamalarda bulunan Dilmaç 'Biz ilçemiz için Torbalılı olma bilincini geliştirmeliyiz' ifadelerini kullandı. PAZARTESİ Sohbetlerimizin bu haftaki konuğu Fesih Dilmaç. Kendisi Torbalı'nın renkli simalarından biri. Hayat hikayesi kendisi gibi bir o kadar renkli. Fesih Dilmaç ile hem öğretmenlik yıllarını hem ticaret [&hellip]

Torbalı'nın tanınmış müteahhitlerinden olan DİL-SA inşaatın sahibi Fesih Dilmaç kapılarını Büyük Torbalı Gazetesi'ne açtı. Önemli açıklamalarda bulunan Dilmaç 'Biz ilçemiz için Torbalılı olma bilincini geliştirmeliyiz' ifadelerini kullandı.

PAZARTESİ Sohbetlerimizin bu haftaki konuğu Fesih Dilmaç. Kendisi Torbalı'nın renkli simalarından biri. Hayat hikayesi kendisi gibi bir o kadar renkli. Fesih Dilmaç ile hem öğretmenlik yıllarını hem ticaret yaşamını hem de Torbalı'da inşaat sektörünün geleceğini konuştuk. Gelin hep birlikte Fesih Dilmaç'ı yakından tanıyalım.

Fesih Dilmaç kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Van Erciş doğumluyum. İlkokulu Erciş'te yatılı okudum. O zamanlar sınavlar vardı, yatılı okula gitmek için sınavlara gidiliyordu.Ben de sınava girdim ve Van Atatürk Lisesi'ni yatılı olarak kazandım.Kendi kaydımı kendim yaptım. Aileden uzak devlet pansiyonunda kalıyorduk.

LİSE YILLARIMDA YEMEK BOYKUTU YAPMIŞTIK

Ayrıca lisede pansiyon başkanlığı da yapıyordum. Hatta bir keresinde pansiyonda yemekler kötü çıkıyordu,artık çıkan yemekler yenilemez duruma gelmişti. Biz de tam bir hafta bu durumu protesto ettik ve yemek boykotu yaptık.Biz geri adım atmadık çünkü gerçekten çok kötü yemekler çıkıyordu. Müdürle konuştuk,yetkililerle konuştuk sonrasında yemekler düzelmeye başladı.Bizim için bu çok önemli bir gelişmeydi. Devletin verdiği ödenek doğru kullanılmalıydı. Bir haksızlık vardı ve biz bunu düzeltmiştik. Parasız yatılı yıllarından sonra ben Van 100. Yıl Üniversitesi Matematik Öğretmenliği bölümünü kazandım. Üniversite yıllarımın yaz aylarında ben ticaretle de uğraşıyordum. İstanbul'a gidiyor orada çalışıyordum. Tekstil işi yapıyordum, ciddi çalışmalarım oluyordu. Hem okul hem çalışmak derken üniversiteyi bitirdik. Mezun olunca ilk görev yerim de 1991 yılında Siirt oldu.

Tam da terör yılları, zorlandınız mı?

Biz zaten bölgenin çocuğuyduk. O yüzden çok sıkıntı çektik. Ayrıca Siirt merkezi Eruh ve diğer ilçeler gibi değildi,daha sakindi. Yaklaşık dört sene Siirt'te çalıştım. Öğretmenlik mesleğini çok seviyordum. Benim öğrencilerimle aramda baba-oğul ilişkisi vardı. Halen de görüştüğüm öğrencilerim var. Siirt'ten sonra yaklaşık 10 sene de Malatya'da çalıştım.

Torbalı'ya nasıl oldu gelişiniz? Tam olarak ne zaman geldiniz?

Eşimle Siirt'te tanışmıştık daha sonra evlendik ve Malatya'da görev yaptığımız süreçte çocuklarımız olmuştu. Güneydoğu'nun şartları belliydi. Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunmak istiyorduk. Bu düşüncelerle 2003 yılında İzmir'e geldik. Bir süre daha öğretmenlik yaptıktan sonra istifa ettim ve ticarete yöneldim.

İLKOKULDA GOFRET SATARDIM

Ticarete nasıl atıldınız? Öğretmenlikten ticaret hayatına geçişinizi kısaca anlatır mısınız?

Çocukluğumdan beri içimde ticaret yapma sevdası vardı. İlkokulda arkadaşlarıma gofret satardım. Ticarete hep ilgim olmuştu. Memurluğu sevmiyordum. Özgürlükten, bağımsızlıktan hoşlanıyordum. Öğretmenliği de memurluk olarak görmüyorum. Öğretmenlik bambaşka bir şey. Ticaret dışında yapabileceğim tek iş öğretmenlikti.

BİR GÜN DAHİ DERSLERİME HAZIRLIKSIZ GİRMEDİM

Öğretmenlik yaparken de en iyi şekilde yapmaya çalışırdım. İşimi önemsiyordum. Her akşam ertesi gün hangi soruları çözeceğim, hangi konuyu anlatacağım diye program yapar derslere öyle giderdim. Bir gün dahi derslerime hazırlıksız girmedim. Öğrencilerimin karşısına hep hazırlanmış olarak çıktım. Hem ticaret hem öğretmenlik yapabilirdim ama yapmadım. Bu yüzden ben öğretmenlikten istifa ettim. Öncesinde ticaret yapmanın yollarını arıyorduk. Kardeşlerimi ben yurtdışına göndermiştim. Zaman geçti onlar da orada ticareti öğrendi. Bana sürekli 'abi bir şeyler yapalım' diyorlardı. Ne yapalım ne edelim diye düşünüyorduk. Tabi inşaat da aile geçmişimiz de vardı. 2004 yılları da ülkede yapılaşmanın hızlı bir şekilde başladığı yıllardı. Biz de bu rüzgrla birlikte inşaat sektörüne girdik. İlk olarak 8 dairelik bir projeye başladık. Hepsini temelden öğretmen arkadaşlarımıza sattık.

Sektöre özel bir merakınız var mıydı?

Evet vardı. Geçmişten gelen bir merak vardı. Bir de inşaat sektörünün çok güzel yanları var. En güzel yanı da ne biliyor musun? İşi bitiriyorsun,teslim ediyorsun ve müşterilerin seni yaptığın eve çay içmeye davet ediyor. O çayı içerken aldığın tadın,mutluluğun gerçekten tarifi yok. Bu işin güzel taraflarından biri de bu. Biz 8 dairelik projeden sonra Atakent Sitesi'nin yapımına başladık. Şimdiki Tıp Merkezi'nin olduğu siteyi yaptık. Tıp Merkezi'ni buraya kazandırmak ve Sadık İleri Bulvarı'nın canlandırmak için çok uğraştık. ATA-KENT sitesini daha sonra AGORA, sırasıyla TRUVA ve son olarak STORİA konakları projelerine imza attık.

Bunlar büyük projeler hepsini öz kaynaklarınızla mı yaptınız?

Bizim öz kaynaklarımız güçlüydü. Bir de çok büyük öz kaynak da harcamadık. O dönem satıyorduk. Biz temeli attığımız zaman en az yüzde 20'sini satıyorduk. Şimdiki gibi bir doymuşluk yoktu. Bir de sektörde öz kaynak çok önemli. Kredilerle her yere bina dikersiniz ama o kadar uğraşıp başa baş gitmek, kar etmemek çok anlamsız. Biz bu yüzden öz kaynak ve temelden satışa yöneldik. İnsanlar hızlı bir şekilde daire alıyordu. Ben o konuda şanslıydım. Temelden daireler ve dükknlar vererek hem öz kaynak sıkıntısı çekmedik hem de birçok yatırımcıyı Torbalı'ya çekmiş olduk.

Projelerinizin isimlerinin hep tarihi çağrışımları var. Nereden aklınıza geldi bu isimler. Biraz projelerinizden bahseder misiniz?

Hep tarihi isimler kullanmaya özen gösterdim. Hepsinin tarihi bir anlamı var. Bir de tarihi yaşatmak gerektiğini düşünüyorum. Çağrışım yapması geçmişi hatırlatıyor. Agora biliyorsunuz İzmir için önemli bir isim ve anlam ifade ediyor. Truva yine aynı şekilde tarihimizde önemli bir yeri var.

400 KONUT PROJESİNE İMZA ATTIK

Torbalı'da toplam kaç projeye imza attınız? Biraz bahseder misiniz?

Hatırladığım kadarıyla büyük projelerimizden Atakent 60 konut 6 dükkn, Agora 70 konut 4 dükkn, Truva 80 konut 4 dükkan, Storia140 daire 4 dükkandan oluşuyor. Bunların dışında 8'er,10'ar dairelik ayrı ayrı projelerimiz oldu. Başladığımız zamandan bugüne kadar yaklaşık 400 konut projesine imza attık. Yeni başlayacağımız projeler var. 90 dairelik başlayacağımız bir projemiz bulunuyor. Ertuğrul'da temelini attığımız 30 daire 5 dükkanlık bir projemiz var. Yani bizim için duraklamak yok. Torbalı'ya yatırım yapmaya devam edeceğiz.

MÜTEAHHİTLER ARASINDA BİRLİK SAĞLAYAMADIK

Yıllardır bu sektörün içerisindesiniz. Sektörün sorunlarını biliyorsunuz. Sizi inşaat sektöründe başınızı ağrıtan sorunlar nelerdir?

Biz Torbalı'da müteahhitler birliği bilinci oturtamadık. Özellikle kat karşılığı ve arsa fiyatları oranında, beton ve demir fiyatlarında, iş güvenliği ve sağlığı konularında, işçi eğitimlerinde birlik sağlayamadık. Müteahhitler arasında biz başta bu gibi konular olmak üzere bir çok konuda birlik sağlayamadık. Bunun nedeni de siyasetten kaynaklanıyor. Siyasi farklılıklardan dolayı tek ses olamıyoruz. Her şeyi siyasallaştırmamak lazım. Her görüşten müteahhit bir birlik çatısı altında sadece sektör için aktif bir şekilde çalışsa Torbalı'da daha farklı ve güzel işlere imza atılır. Torbalı'nın gelişiminde müteahhitlerin yüzde 90 oranında bir payı var. Güçlü bir birlik olsa hem belediye hem büyükşehir hem de bakanlıklar düzeyinde sesimizi duyurur, sorunlarımızı hızlı çözeriz. Ama siyasiler böyle bir birlik istemiyor.

TORBALILI OLMA BİLİNCİNİ GELİŞTİRMELİYİZ

Torbalı'da benim gördüğüm yıllardan beri tecrübe ettiğim bir şey var. Biz bir türlü bütünlük sağlayamıyoruz. Torbalı'da bir çekememezlik durumu var. Hep ben olayım sevdası hepimizde var. Tire'de veya Bayındır'da bu kadar yok. Böyle şeyler ilçe için birer kayıp. Biz ilçemizde Torbalılı olma bilincini geliştirmeliyiz.

İNŞAAT SEKTÖRÜ EN AZ 5 YIL DEVAM EDER

Sizce inşaat sektörü Torbalı'da ne kadar süre daha cazibesini korur?

Ben en az 5 yıl süre daha cazibesini koruyacağını düşünüyorum. Son dönemde satışlarımızın çoğunu İzmir'de gelen müşterilerimize yapıyoruz. Geçen sene sektörde genel bir durgunluk vardı. Biliyorsunuz inşaat sektörü beraberinde 7 bin kalemi etkiliyor. Çok büyük bir sanayi üretimi hep inşaat odaklı. Türkiye'de üretim yok demek doğru değil. Türkiye'de ciddi bir üretim var. İnsanımız çalışıyor,üretiyor. Elbette ağır sanayi üretimine ihtiyacımız var ama inşaat sektörü bu kadar gelişmeseydi ülke sanayisi de gelişmezdi. Bu bir süreçtir.

GAYRİMENKUL HALA EN İYİ YATIRIM ARACI

Bence Türkiye'de gayrimenkul özellikle orta sınıf için hala en iyi yatırım aracıdır. Bu yüzden cazibesini daha koruyacaktır. Özellikle Torbalı'da bu daha uzun zaman alacaktır. Torbalı gelişimini henüz tamamlamadı. Bunun için 5-10 yıllık bir zamana ihtiyacı var. Yatırımcıların bu yüzden ellerini çabuk tutmasında fayda var. İZBAN gelişiyle fiyatların daha da artacağı bekleniyor. En iyi yatırım doğru zamanda yapılan yatırımdır. O yüzden ellerini çabuk tutsunlar.

ÇALIŞANLARIMLA ARKADAŞ GİBİYİM

Bizlere biraz çalışma prensiplerinizden bahseder misiniz? Bir işadamı olarak Fesih Dilmaç iş hayatında en çok nelere dikkat ediyor?

Ben iş hayatımda en çok çalışanlarımla ilişkime dikkat ediyorum. Çalışanlarımla arkadaş gibiyim. Biz de çalışan herkes patrondur. Biz beraber bir iş yapıyorsak herkes pastan bir pay alıyor demektir. Çalışanlarımızla beraber oturur yemek yeriz. Beraber sohbet eder dertleşiriz. Bizim saat 10'da şantiyelerimizde çay saatimiz vardı. Bir gün sıvacıyla bir gün kalıpçıyla bir gün alçıcıyla oturup çay içer dertleşiriz. Bir işçinin kafası rahat değilse,özel hayatında sorun varsa o işçiden verim alamazsınız. Patron-işçi ilişkisini sevmiyorum. Biz de 10 yıldır aynı ekipler çalışıyor. Görüyorum adam işçisini kapısında yok yere bekletiyor. Al içeri niye bekletiyorsun ki. Kendi çalışanlarına değer vermeyen yaptığı işte başarıyı kolay kolay yakalayamaz. Bir de ben işadamı olarak kendimi topluma karşı sorumlu hissediyorum.

TOPLUMA KARŞI SORUMLUYUZ

Bence bir işadamı hem işinde hem de sosyal hayatında başarılı olmalıdır. Bizler topluma karşı sorumluyuz. İmkanı olanlar toplumun sorunlarıyla, eksiklikleriyle ilgilenmek zorundadır. Ben şuna inanıyorum eğer biz toplumun sorunlarına ilgisiz kalırsak, yarın öbür gün senin veya çocuğunun önüne biri elinde bıçakla çıktığı zaman bundan hepimiz sorumlu olacağız.

DUYARSIZ KALIRSAN BAŞINA GELİR

Sen iş alanı açsaydın, o çocukların elinden tutsaydın kimse senin önüne çıkmazdı. Toplumda olan bu ve benzeri hadiselerde ben hepimizi sorumlu görüyorum. Duyarsız kalırsan başına gelir.

KALİTEYE ÇOK ÖNEM VERİYORUZ

Bunlar işin sosyal ve manevi tarafları bir de iş hayatımda ne iş yapıyorsam yapayım en iyisini ve kalitelisini yapmaya çok özen gösteririm. Kalite benim için her şeyden önce gelir. Biz temeli attığımız andan itibaren her şeyin en iyisini kullanmaya özen gösteririz. Hatta bazen mimarlarımız kızar niye bu kadar çok malzeme kullanıyorsun, ciddi maliyetler oluşuyor diye ama bu iş hafife alınacak bir iş değil.

DEPREMİN OLUNCA DIŞARI ÇIKMIYORUM

Van depreminde ben akrabalarımı kaybettim. Depremin ne demek olduğunu iyi biliyorum. İnşaat işi güvene,kaliteye,sağlamlığa dayalı bir iş. Hafife alınacak basit bir iş değil. Ben kendi yaptığım dairelerde oturuyorum. Sarsıntı olduğunda komşularımız hemen dışarı çıkıyor,bahçeye koşuyor. Ben çıkmıyorum. Niye çıkmıyorsun diyorlar. Eğer bu binayı ben yapmışsam ve bu bina en ufak bir şeyde sarsılacaksa ve birinin başına bir şey gelecekse o ben olmalıyım. Bu yüzden ben yaptığım işten eminim. Maliyeti fazla olur,zarar ederim ama sağlamlıktan ödün vermem. Benim çalışma disiplinim bu şekildedir.

SOSYAL YAŞAMI CANLANDIRMALIYIZ

Torbalı'da gördüğünüz eksiklikler var mı? Biraz bahseder misiniz?

Şuanda Torbalı'nın en önemli eksikliklerinin başında sosyal hayatın canlı olmaması geliyor. Torbalı'da sosyal hayatı canlandırmalıyız. Nüfus sürekli artıyor. Genç nüfusun sayısı oldukça fazla. Bu gençler sürekli kafeler de vakit geçirdiği zaman sıkılacaklar, başka arayışlara yönelecekler. Gençler arasında uyuşturucu ve farklı madde kullanımların yayılmasının önüne geçmeliyiz. Bunun için yöneticilere bizlere büyük yük düşüyor. Sosyal hayatı canlandırıp, kültürel,sanatsal aktiviteleri ön plana çıkarmalıyız. Kurslar, konserler organize edilmeli. Farklı sosyal alanlar açılmalı ki gençlerimiz savrulmasın.

HAYATIMDA DEVLET İHALESİNE GİRMEDİM

Torbalı'da geçtiğimiz yerel seçimlerde bir siyasi maceranız oldu. O süreci bizlere anlatır mısınız? Nasıl bir tecrübe yaşadınız?

Biz topluma hizmet amacıyla siyasete girmek istedim. Benim özel bir beklentim yoktu. Amacım kendi insanımızı temsil edebilmek ve hizmet etmekti. Bugüne kadar bir devlet ihalesine bile girmedim. Siyasetten,devletten bir çıkar beklentisi düşünerek bu işe atılmadım. Gençliğimden gelen bir hizmet etme,faydalı olma arzusuydu. Denedik,istediğimiz gibi olmadı.Bir süre daha siyaset yapmayı artık düşünmüyorum.

Biraz da özel hayatınızdan bahsedelim. Boş vakitlerinizde neler yaparsınız?

Açıkçası çok yoğun tempoda çalışıyoruz. Çok özel vaktimiz olmuyor. Olduğunda da ailemle vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Sabah erken gelirim geç giderim. Ama aileme zaman ayırmak benim için çok önemli. Bunun dışında kitap okumayı çok severim. Spor da yapabilirsek bir hobimiz var diyebileceğiz. (gülüyoruz)

Yemeklerle aranız nasıl? Yemek yapar mısınız?

Zeynel'cim yemek yapma konusunda ne yalan söyleyeyim bir türlü beceremem. Ama yemek yeme konusunda başarılıyımdır. (gülüyoruz)

Son olarak Torbalılılara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Bizler Torbalılı olma bilincini ilçede geliştirmeliyiz. Çekişmeleri, çekememezlikleri bir kenara bırakıp Torbalı'nın sorunlarına, ihtiyaçlarına yönelmeliyiz. Ben bu konuda üzerime düşenleri yapmaya hazırım. Benim için Torbalı ve bu ilçe halkı çok önemli bir yere sahip. Herkes bu ilçede birbirine destek olup, Torbalılı olma bilincini üstün tutarsa bizler çok daha güzel işlere imza atarız. Teşekkür Ederim.

Bakmadan Geçme