İzmir'de çevre, işçi ve halk sağlığı için eylem
Gaziemir'de atıl durumdaki kurşun fabrikasındaki atıkların Torbalı'nın Yoğurtçular Mahallesi'ne dökülmesi aralarında meslek odalarının bulunduğu sivil toplum kuruluşlarınca protesto edildi
İzmir'in Gaziemir ilçesindeki 'İzmir'in Çernobili' olarak adlandırılan eski kurşun ve döküm fabrikası alanı ile ilgili tartışmalar sürüyor. Nükleer atıklar ve kurşun atıklarının izinsiz yer altına gömülmesi nedeniyle firmaya ceza kesilirken, radyasyon oranının ise normalin kat ve kat üstünde çıkması, bölge halkı sağlık sorunları ile karşı karşıya bırakmıştı. Son olarak ise alandan çıkarılan toprağın Torbalı'nın Yoğurtçular Mahallesi'ne dökülmesi kamuoyunda yankı uyandırdı. TMMOB İzmir İKK, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu İzmir Yaşam Alanları, EGEÇEP ile birlikte ortak basın açıklaması yaparak yaşananlara tepki gösterdi.
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Temsilcisi Selma Akdoğan tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: 'Gaziemir'de, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisans verilmiş bir kurşun ve akü geri kazanım tesisinin bahcesinde 2007 yılında tespit edilen, kamuoyunun ise ancak 2012 yılında bir gazete haberi ile bilgi sahibi olduğu, Radyoaktif ve Tehlikeli Atıkların bulunduğu 'İzmir'in Çernobili' olarak anılan atık alanına ilişkin süreç, tarafımızca yakından takip edilmektedir.
Kentin ortasında çevre ve halk sağlığını tehdit eden atıkların bulunduğu alanın temizlenmesi, ülkeye girişi yasak olan nükleer atıkların nasıl ve nereden getirildiğinin belirlenerek kamuoyu ile paylaşılması ve sürecin sorumluları ile ilgili gereğinin yapılmasına yönelik çağrı ve mücadelemiz paydaşlarımız ile birlikte 13 yıldır devam etmektedir. Yalnızca yerel değil, aslında uluslararası bir radyoaktif ve tehlikeli atık kirlenmesi sorunu olan bu olay, IAEA'ya (Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu) da bildirilmiştir.
Bugün dünyanın gördüğü en büyük nükleer facialardan biri Fukuşima Daiichi nükleer santral kazasının 14. yıldönümünde; ülkemizde nükleer santral bulunmamasına rağmen nükleer atıkların ortaya çıktığı kurşun fabrikasındaki atıkların neden bertaraf edilmediğini sormak için bir aradayız. 23.07.2024'de başlayan Bakanlık birimleri, NDK, TENMAK ve İzmir Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü katılımıyla oluşturulan komisyonun gözetiminde yürütüldüğü belirtilen temizlik çalışmalarının geldiği noktada; eski kurşun fabrikası atıklarının Torbalı ilçesi Yoğurtçular Mahallesi'ndeki boş bir alana izinsiz şekilde döküldüğü İzmir Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı'na bağlı Kent Temizliği Şube Müdürlüğü denetim ekipleri tarafından belgelendi.
Yasadışı atık ticareti ve atıkların fabrika sahasına gömülmesi ile başlayan süreçte ilgili kurumların gözetiminde yapıldığı belirtilen temizlik çalışmalarında yasadışılığın ve kontrolsüzlüğün sürdüğünü göstermektedir. Sahadaki çalışmaların acilen durdurulması ve temizlik için verilen yetki belgelerinin iptal edilmesini talep ediyor; aşağıda belirtilen sorularımızı yetkili ve görevli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Nükleer Düzenleme Kurumu başta ilgili kurumlara soruyoruz:
Atıkların ayrıştırılması ve taşınmasında ortaya çıkacak çevre ve sağlık etkilerinin önlenmesine yönelik çalışma yürütülmüş müdür? Çevre, işçi sağlığı ve halk sağlığı konularında alınan önlemler nelerdir?
Alanda çalışma yapılırken, radyoaktif ve tehlikeli maddelerin araç, alet ve işçilere bulaşmasını önleyecek ve sonra temizlenmesini sağlayacak önlemler uygulanmış mıdır?
Alanda çalışma yapılırken, tozumayı engellemek ve oluşacak olası tozumanın etkilerini bertaraf etmek için, mevzuatın öngördüğü toz kontrol önlemleri alınmış mıdır?
Atıkları yükleyen, taşıyan ve işleyen işçiler ile operatörlere gerekli kişisel koruyucu donanım sağlanmış mıdır? Bu kişilere yeterli eğitim verilmiş midir ve güvenlikleri hangi yöntemlerle temin edilmiştir?
Radyoaktif ve tehlikeli atıkları taşıyan araçlar uygun taşıma standartlarını karşılamakta mıdır?
Sahada ayrıştırılan atıklar nakliyeye kadar hangi koşullarda bekletilmiştir, alınan önlemler nelerdir?
Sahada doz hızı ölçümleri gerçekleştirilmiş midir? Eğer yapılmışsa, ölçümler meknsal olarak kaç farklı noktada gerçekleştirilmiştir? Doz hızının meknsal dağılımı nasıldır ve bu ölçümlerin koordinat bazlı sayısal sonuçları nelerdir? Ayrıca, saha dışında ve yerleşim alanlarında doz hızı ölçümleri yapılmış mıdır? Yapıldıysa hangi koordinatlarda hangi doz hızı değerleri ölçülmüştür?
Alanda çalışan ve çalışmaları denetleyen özel kuruluşlar bünyesindeki 'konusunda uzman ekiplerin' bu alandaki deneyim ve uzmanlıkları nelerdir?
Çalışmalarda taşıma ve bertaraf işlemleri yapılan atıkların tür ve miktar olarak dağılımı nedir?
Atıklar hangi tesislerde ve hangi yöntemlerle bertaraf edilmiştir?
Atıkların radyoaktif ve tehlikeli madde içerip içermediği hangi analiz yöntemleri ile belirlenmiştir?
'Sağlıklı Kentlerde Yaşama Hakkımızı' savunan Meslek Odaları ve Kent Bileşenleri olarak Gaziemir sürecini dikkatle izlediğimizi vurgulayarak; yetkili kurum ve kuruluşları, şeffaf ve denetlenebilir bir süreç yürüterek çevre, işçi ve halk sağlığını korumaya, kamuoyunu bilgilendirmeye davet ediyoruz.
Bu amaçla; Yukarıdaki soruların tamamının eksiksiz olarak cevaplandırılması, ilerleme ve analiz raporları, konu ile ilgili belgelerin tamamının kamuoyuyla paylaşılmasını, Meslek Odaları ve Yerel Yönetimlerin temsilcileri ile bağımsız uzman/akademisyenlerin yer alacağı bir komisyon kurulmasını komisyon tarafından alanda şimdiye kadar yürütülen çalışmaların araştırılması ve mevcut durumun tespitine yönelik çalışma yürütülmesini, alandaki tüm kirleticilere (radyoaktif ve diğer tehlikeli maddelere) yönelik izleme yapılmasını ve bu ölçüm sonuçlarının paylaşımı ile birlikte alana kameralar yerleştirilerek alandaki çalışmaların kamuoyu tarafından sürekli denetlenebilir (izlenebilir) duruma getirilmesini, yukarıda sıralanan koşullar sağlanıncaya kadar alandaki çalışmaların durdurulmasını talep ediyor ve çağrımızı yetkili ve görevli kurumlara buradan bir kez daha iletiyoruz.
Buradaki radyoaktif atıkların kaynağı belli değildir, yasadışı yollarla gelmiştir, uluslararası nükleer güvenlik sorunu olarak kabul edilmelidir. Nükleer Düzenleme Kurumu'yla işbirliği içinde sorunun çözümlenmesi için İzmir Barosu, Hayrettin Kılıç ve Arif Ali Cangı tarafından Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA)'na başvuru yapılmıştı, şu ana kadar somut adım atılmamıştır. 'Nükleer güvenlik ve emniyet'i sağlamak için kurulan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nı (IAEA) görevine çağırıyoruz.