Kuşaklar Karmaşası

Merhaba! Merhaba ile başlarım genelde yazılarıma. Bu sözcüğün benim için basit bir selamlaşmadan ibaret olmadığını açıklamak istiyorum öncelikle.

Yıllar önce 'Merhaba' kelimesinin 'benden sana zarar gelmez' anlamı olduğunu okumuştum. Bu düşünceyi benimseyip yıllarca bu niyetle seslendim okurlarıma. Merhabanın gerçek anlamında belirsizlikler var ama bazen kavramları kendimizce yorumlamaz mıyız zaten?
***
Türkiye'de kadın olmaktan demvururken geçenlerde, bu hafta çok şahane bir gençle tanıştım. Hem de tam olarak Z kuşağının bahsedilen o zeki gençlerinden… O da Türkiye'de genç olmaktan demvurdu. O kadar akıllıca cümleler kuruyor, savunduğu şeyleri öylesine mantıklı bir çerçevede açıklıyordu ki… İmrendim. Aramızda 6 yaş olmasına rağmen benden daha bilgili oluşuna hayranlık duydum. İşte dedim, 'genç beyin'. Umudu taze, cesareti yerinde bir beyin… Bu donanımlı çocuklarla konuşurken, bu kadar az bir yaş farkına rağmen yaşadığımız farklılıkları orta yaş grubuna nasıl benimsetebiliriz diye düşündüm bir an…
'Köşe yazar mısın?' dedim. Gözleri parladı. Nasıl heyecanlandım bu ışığı görünce anlatamam size… Büyüklerimizin tecrübeleri, anıları, yorumları hep cezbetmiştir beni. Ama kabul edelim yıllar geçtikçe o taze heyecanı kaybediyoruz… O yüzden gençleri de dinleyelim istedim. Köşe yazmak için bir arkadaşını daha önerdi… Çıkıp geldiler bir gün… O heyecanları, o istekli halleri, merakla en iyisini yapmak için sordukları sorular… İşte dedim, 'doğru yerdeyiz, birbirimizi bulduk.' İki arkadaş kendilerini değil birbirlerini överken büyük bir mutluluk duydum. Başkalarının başarılarıyla övünmeyi bilen gençler geliyor, millet! Bu çok hoş değil mi? Birbirlerini övdükleri sırada öğrendim ki; TÜBİTAK'a eserler sunmuş bu güzel gençler…
30 Ağustos'ta günün anlam ve önemine ithafen yazdıkları köşeyle karşınıza çıktılar. Size aktaracakları o kadar güzel şeyler var ki anlatamam. İnanıyorum ki, çok şey öğreneceğiz biz bu Z kuşağından… Sadece izin verelim konuşmalarına… Bizim nesil biraz daha baskılanmış, korkutulmuştu bence. Sosyal medyayı fotoğraf atmak dışında fikir beyan etmek için kullanmayı geç öğrendik. Uzatılan mikrofona konuşmaktan çekindik. Kabul edelim ki bu çocuklar teknolojinin içine doğdu. Evet kimisi teknolojiyi çok yanlış kullanıyor, kimisi fazla. Kimisinin hedefi influencer ( sosyal medyada ürün pazarlamacısı) olmak, kimisinin gamer (oyun sunucusu gibi bir şey). Her nesilde heba olan gençler vardır ancak tutunmayı bilen akıllı çocukları desteklemezsek nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…
Bilmenin verdiği o anlamsız egosuyla dolanırken birçok insan artık 'bilmiyorum' diyebilmenin de bir erdem olduğu dönemde yaşıyoruz… O yüzden istiyorum ki bu çocuklarla konuşurken egonuzu bir kenara bırakıp dinleyin ilk önce… İnanın onlar da canıgönülden dinleyecek sizin tecrübelerinizi… Sadece bu çatışmaya direnmenin sonu geldiğini kabul edelim yavaş yavaş…
Bırakın içlerindeki heyecanlı sesi sizinle paylaşsınlar. Beraber yaşayalım yavaş yavaş gelen aydınlık günlerin güzelliğini…

Bakmadan Geçme