MUTLULUĞUN FORMÜLÜ ZİKİR, FİKİR, ŞÜKÜR…

Mutsuzluk, umutsuzluk, yoksulluk, dalgınlık, unutkanlık gibi pek çok sıkıntıyla baş etmeye çalışıyoruz. Dolayısı ile geriliyor, üzülüyor, depresif bir kişiliğe bürünüyoruz…

Ama ümitsiz değiliz sevgili dostlar, çaresiz hiç değiliz…

Yeter ki problemlerimize doğru teşhis koyalım…Yeter ki uzmanlardan destek alalım…

Ben de bir ilahiyatçı olarak siz değerli okurlarıma bazı tespitlerimi ve çözüm yollarını kendimce arz etmek isterim. Şöyle ki:

Bizleri ve tüm canlıları yaratan Rabbimiz var, bizler O'na inanır ve her türlü yardımı ancak O'ndan isteriz. Bunu isterken biliriz ki 'Her şeyi bilen ve duyan ve her ihtiyacımızı yaratma gücüne sahip olan bir ALLAH'ımız var. Madem O var, gam yok…

Sevgili okurlar nimetler şükürle artar, devam eder.

Nankörlük ise (yani şükürsüzlük) her durumda başa beladır. Hikmetli Kitabımız'da Allah şöyle buyuruyor:

'Şükrederseniz nimetlerimi artırırım, eğer nankörlük ederseniz, azabım çok şiddetlidir.'

Yine O'nun üzerimizdeki nimetlerini tek tek saymaya çalışsak sayamayız. Her nimet belki sonsuz şükretmeyi gerektirir ancak Yaratan o kadar mütevazı ki bütün bu sonsuz nimetler karşılığında sadece üç şey istiyor:

Zikir, fikir, şükür…

En başta nimeti kullanmaya, yemeye, içmeye başlarken BİSMİLLAH demek zikirdir.

Aslında dinen günah olmayan her işe besmeleyle başlanmalı. Besmeleyle başlanmayan işlerin kadük, sonuçsuz olacağını İnsanlığın medar-ı İftiharı Hz. Muhammed söylüyor.

Doğaldır ki başında besmele çekemeyeceğimiz, dinimize göre yasak olan işler de var. Alkollü içkiler içmek, kumar oynamak gibi… Bu günah olan işleri yaparken başında besmele çekmek doğru değil, hatta Müslümanı dinden- imandan  eder, hafizan Allah.

Nimetten yararlanırken vereni düşünmek, sanatta sanatçıyı görmek FİKİR dir.

Nimetleri düşüncesizce, patoz misali öğütmek insana yakışan bir davranış değildir.

Sonunda da nimeti verene teşekkür sadedinde 'Elhamdülillah' demek, bu da ŞÜKÜRDÜR.

Evet, her nimet kendi cinsinden şükür ister ama hiç olmazsa bu kadarını yapmalı, Elhamdülillah demelidir. Demeli ve ondan duyacağımız hazzın zevk-i ruhanisini tatmalıyız.

İşte size mutluluğun formülü:

ZİKİR, FİKİR, ŞÜKÜR…