Ruh sağlığımızı koruyacak

Birgül Gönül Adıgüzel açtığı büro ile Torbalı'da özel psikolojik danışma merkezi eksikliğini giderdi. Başarılı psikolog ve aile danışmanı Torbalılılara koruyucu ve önleyici ruh sağlığı başta olmak üzere birçok alanda hizmet verecek

SELÇUK Devlet Hastanesi'den emekli Psikolog ve Aile Danışmanı Birgül Gönül Adıgüzel Torbalı'ya Öze Bakış isimli bir Psikolojik Danışmanlık Merkezi açtı. Torbalı'da 2 yıl boyunca Gençlik Danışma Merkezi'nde geçici görev yapan başarılı isim bundan böyle Torbalılıların ruh sağlığını koruması adına hizmet verecek. Torbalı'nın çok göç aldığını bu nedenle psikolojik ve sosyolojik sorunların çok yoğun olduğunu belirten Adıgüzel koruyucu ve önleyici ruh sağlığına yönelik çalışmaları olacağını söylüyor. Adıgüzel bürosunda anne-baba tutumları, ergen danışmanlığı, sınav kaygısı, aile içi iletişim, evlilik sorunları, evlilik öncesi danışmanlık, boşanma sonrası psikolojik destek verecek. Adıgüzel, Haber Müdürümüz Serkan Günbay'ın sorularını yanıtladı.

Neden merkez açmak için Torbalı'yı seçtiniz?

Selçuk Devlet Hastanesinde görev yaptığım dönemde, Sağlık Bakanlığı Torbalı Gençlik Danışma Merkezi'ne haftada iki gün geçici görevle görevlendirildim. Bu merkezde 10 ile 24 yaş arası Ergen ve Ailelerine yönelik hizmet verdim. Bu süre içerisinde, Torbalı'nın Sosyolojik yapısını tanımaya başladım. Toplumun yaşadığı sorunları, bunlarla başa çıkma yollarını, ya da baş edemediklerinde ortaya çıkan ruhsal sıkıntıları gördüm. İnsanların getirdikleri sorunlar çok farklılık arz etmekle birlikte; ortak olan bazı sorunları olduğunu da gördüm. Torbalı İzmir'in sanayi bölgesi olması nedeniyle fabrika ve tarım alanında çalışan işçi nüfusunun yoğun olduğu bir ilçe. Memur ve serbest çalışan bir kesim olduğu gibi, iç göç nedeniyle çok fazla alt kültürün bir araya geldiği bir toplum yapısına sahip.  Farklı sosyo-ekonomik, kültürel yapıları içerisinde barındıran Torbalı'da yaşayan bireylerin yaşamlarında baş edemedikleri sorunlarla ilgili yardım alabilecekleri merkezler az. Ben de Torbalı'da yaşayan bireylerin psikolojik destek almak için başvurabilecekleri bir merkezi burada açarak onlara destek olmak, yaşam kalitelerini artırmak istedim.

KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ RUH SAĞLIĞI ÇOK ÖNEMLİ

İnsanlar sağlık problemi yaşamadan yardım almaya gelebilir mi?

Tabi ki. Zaten önemli olan ruh sağlığımızı korumak. Olabilecek sağlık sorunlarını önlemek için, zorlandığımız ya da çözüm üretemediğimiz yaşam olayları konusunda mutla yardım almak. 'Koruyucu ve Önleyici Ruh Sağlığı Hizmetleri' dediğimiz hizmetlerden yararlanmak. Beden sağlığımız ve ruh sağlığımız bir bütündür. Bunlardan birisinde ortaya çıkan sağlık sorunu diğerini olumsuz yönde etkileyerek rahatsızlık yaratır. O zaman iş gücü kaybı, zaman kaybı, ekonomik kayıplar ve yaşamdan aldığımız zevkin azalması, sosyal çevremizle ilişkilerimizde bozulma ve kayıplar oluşur. Özgüvenli, başarılı, üretken, sosyal, yaratıcı, problem çözme becerisi gelişmiş, mutlu, hem kendisi hem de ailesi ve çevresi ile ilişkileri iyi, gelecekle ilgili hedefleri olan bireyler olarak yol almak istiyorsak mutlaka sağlık sorunu yaşamadan yardım almalıyız. Yaşam dengemize birlikte bakarak farkındalığımızı artırmalıyız.

Sınav kaygısı konusunda ne söylersiniz?

Günümüz Eğitim sistemi öğrencilerde çok fazla sınav kaygısı yaratmakta. Öğrenciler okul ödevlerinin yanı sıra çok fazla test çözerek, bir yarışın içerisinde yaşamlarını sürdürmekte. İlkokula giden öğrenci TEOG sınavının ne olduğunu öğreniyor. Sık sık ortaokul öğrencilerinden ve ailesinden bu kavramı duyuyor. İçeriğini çok anlamasa da korkmaya başlıyor. Ortaokullarda sürekli verilen mesaj 'Çok çalışın, TEOG'da başarılı olmalısınız' bu mesaj hem aileden hem de öğretmenlerden geliyor. Ortaokul eğitimi süresince öğrenciler TEOG sınavı düşüncesi ile yatıp kalkıyor. Oyun çağındaki çocukların okulda eğitim ve öğretime ihtiyacı olduğu gibi bunun yanında arkadaşları ile oynayarak, spor yaparak, sosyal ve kültürel faaliyetlere katılarak sosyalleşmeye de ihtiyaçları var. Lise öğrencileri için ise LGS ve LYS sınavları geleceklerini belirleyen bir sınav. Dersler ve Üniversiteye hazırlanmak için test çözümleri yanında akran ilişkilerine ve sosyal etkinliklere de ihtiyaçları var. Lisans ve yüksek lisans eğitimi sonrası KPPS sınavı var. İş ve gelecek kaygısı yaşanıyor. Anlayacağınız bizim ülkemizde ilkokulda başlayan meslek ve iş sahibi oluncaya kadar devam eden aşılması gereken sınavlar ve bu sınavların kişiler üzerinde yarattığı kaygı var. Bazı bireyler kaygı ile baş edebilirken bazıları da baş etmekte zorlanmakta ya da sınav kaygısı dediğimiz bir durumu yaşamaktadır. Sınav kaygısı kaygı çeşitlerinden bir tanesidir. Öğrencilerin ve ailelerinin bu konuda yardım alması, sınava bakış açılarını değiştirmelerine, daha az kaygı yaşamalarına, daha mutlu ve başarılı öğrencilik dönemi geçirmelerine yol açacaktır.

EN FAZLA BOŞANMALAR İLK BİR KAÇ YILDA YAŞANIYOR

Son yıllarda çok fazla boşanma olayları yaşanıyor. Sizce bunun nedenleri neler?

Boşanma, hayat boyu süreceği, her zaman yan yana ve birbirine destek olunacağı inancıyla kadın ve erkek tarafından kurulan resmi beraberliğin sona ermesidir. Boşanma hem hukuki hem psikolojik hem de sosyal bir süreçtir. Eşler ve çocuklar için travmatik olma olasılığı olan bir yaşantıdır. Boşanma istatistikleri boşanmaların en fazla evliliğin ilk birkaç yılında gerçekleştiğini göstermektedir. Bunun nedeni evlenecek kişilerin, evlilikle ilgili yeterli bilgiye sahip olmaması, zamanla evlilik ilişkisi içerisinde daha fazla bilgi sahibi olmasıdır. Evliliklerinin ilk yıllarında boşanan çiftler, eşlerinin güç bir insan olmasını ve değer çatışmalarını sebep olarak göstermektedir. İlerleyen yıllarda çocukların olması, ortak edinilen mülkiyetler boşanmaları belli oranda azaltmaktadır. Değişen koşullar yüzünden bugün pek çok evlilik eşlerin farklı yönlerde gelişmeleri, farklı ilgi alanları ve gereksinme kazanmaları yüzünden bozulmakta ve yeni bir eş seçimine yol açmaktadır. Boşanma konusunda ülkemizde yapılan son araştırmalar genel kanının aksine, boşanmada ilk sıralarda aile içi şiddet, aldatma, ekonomik güçlükler değil; 'Eşlerin birbirine karşı ilgisizliği ve sorumsuzluğu' olduğunu göstermiştir. Evlilikte bize düşen sorumluluklar, evlilikte doğru partneri seçme, benlerden bize geçiş yapabilme, evlilikle ilgili beklentilerimizin gerçekçi olması gibi alt başlıkları ile evlilik öncesi evlilik danışmanlığı almak boşanma oranlarını düşürecektir.

Ergenlik dönemindeki bir gence anne ve babaların tutumu nasıl olmalı?

Ergenlik dönemi çocukluktan çıkıp, yetişkin olma yolunda ilerlerken yaşanan bir süreçtir. Ergenlik dönemi bireyin birçok alanda hızlı bir gelişim gösterdiği dönemdir. Fiziksel, sosyal, psikolojik, cinsel alanlarda görülen bu değişim beraberinde çeşitli problemleri de getirir. Büyümeye başlayan çocuk bedenindeki değişimlere alışmakta zorlanır. Sakarlığı artar, duyguları hızlı değişir, arkadaşları ön plana geçer ailesini ikinci sıraya koyar. Duygu, düşünce ve biliş alanında karmaşalar yaşamaya başlar. Ani öfkelenmeler, anne ve baba ile çatışmalar, bağımsız olma, kendi kararlarını tek başına verme isteği ve çabası görülür. Bu dönemin en önemli özelliği kimlik kazanmaktır. Ergenliğe giren birey, çocukluk ve yetişkinlik arasında kalmakta bir an önce kendisine bir yer edinmek, kendisini var olarak kanıtlamak ister. Gözlerinizi kapatıp kendi ergenlik döneminizi hatırlamaya çalışın. Kendi bedeninizdeki değişimleri, sakarlıklarınızı, arkadaşlarınızla olan ilişkilerinizi, anne ve babanızın size neler söylediğini ve onların size karşı nasıl davrandıklarını hatırlamaya çalışın. Bu dönemde anne ve babanızın hangi tutumları hoşunuza giderdi? Hangi tutumları sizi kızdırır ya da üzerdi? Çocuklarımızı büyütürken en çok zorlandığımız dönem ergenlik dönemidir. Artık kızımız ya da oğlumuz bizim küçük çocuğumuz değildir. Bu dönemde ergene en çok yardımcı olacak kişilerin anne ve babalar olduğunu unutmayın.

Çocukların bu dönemde biraz gergin olması tarafları geriyor sanırım…

Onları başkalarının yanında eleştirmemek, öğüt vermemek, çocuğunuzla yalnızken ve sorunsuz zamanlarda bunları konuşmak daha doğru olacaktır. Anlaşılmak ve önemsenmek ergen için çok önemlidir. Bunları aile ortamında bulamadığında içine kapanır. Ergene düzenli ve kuralları olan bir çevre sağlamaya çalışın. Daha fazla özgür olmalarına izin verin ancak bu onların kendilerini tehlikeye atacakları boyutta olmasın. Ergenlerde en büyük sorun arkadaşlarına müdahale edilmesi ve ailesinin onları tanımadan eleştirmesidir. Arkadaşlarını tanımaya çalışın onları eve yemeğe davet edin. Gerekirse aileleri ile tanışın. Onları başka ergenlerle kıyaslamayın. Ergenlik döneminde öfke kontrolü gelişmemiştir. Ergenlerin agresif olmalarının nedeni Nörolojik, hormonal ve Fiziksel değişimlerdir. Belli bir dereceye kadar öfkesinin normal olduğunu kabul edin, kişiselleştirmeyin. Bunlara dikkat etmenize rağmen ergeninizle çatışma yaşıyorsanız ve sorunla baş edemiyorsanız yardım almaktan kaçınmayın.

AİLE İÇİ İLETİŞİM ÇOK ÖNEMLİ

Aile içi iletişimin sağlıklı olmaması nelere yol açar?

Mutlu bir evlilik sürdürebilmenin ve ruhsal açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirmenin ön koşulu sağlıklı iletişimden geçer. Doğru iletişim biçimlerini kullanarak birbirleri ile sağlıklı iletişim kuran aile bireyleri diğer ilişkilerinde de özgüveni yüksek, empatik ve kolay iletişim kurabilen kişiler olur. Sağlıklı iletişimin olduğu aile ortamında büyüyen bireyler değerli olma duygusuna sahiptir. Aile içinde sen bizim için önemlisin ve değerlisin mesajını alır. Aile üyeleri arasında güven duygusu vardır. Sorumluluk duygusu aile sistemi içerisinde gelişmeye başlar. Aile içinde yalnız anne baba değil herkes sorumlulukları paylaşmaya başlar. Zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğrenir. Çocuğa aile içinde her şey hazır verilmemelidir. Sorumluluk alarak sorunlarla başa çıkmayı ve üstesinden gelmeyi öğrenir. Sağlıklı iletişimin olduğu aile bireyleri kendilerini mutlu hisseder. Bu ortamda büyüyen çocuklar değerli olduğu mesajını alır ve mutlu olur. Kendini gerçekleştirme ortamı bulur. Sağlıklı manevi yaşamın temellerini oluşturma ortamı bulur.  Sağlıklı bir manevi temeli olan insanlar kendisi ile barışık, insan ilişkileri olumlu ve kuvvetli, saygılı bireyler olarak yetişir.

İnternet bağımlılığı günümüzde önemli bir sorun. Türkiye'de internet bağımlılığı ne durumda?

İnternet bağımlılığı dost mu düşman mı bu konuda ne düşünüyorsunuz? Kendinize bu soruyu sorup kısa bir süre düşünmenizi istiyorum. İnternet kullanıyor musunuz günde kaç saat? Günümüzde teknolojinin yaygın olarak kullanılması ile yeni bağımlılıklar ortaya çıktı. İnternet bağımlılığı da bunlardan birisi. Her yaşta ve cinsiyette görülüyor. Diğer bağımlılıklara göre daha erken yaşlarda başlamakta. 12-18 yaşları riskin en yüksek olduğu dönemler. Cinsiyete göre bakıldığında erkeklerde kızlara göre 2-3 kat daha fazla. İnternette geçirilen zamanın içeriği açısından bakıldığında da kızların daha çok okuyarak ve Chat odalarında sohbet ederek zaman geçirdiği; erkeklerin ise spor ve şiddet oyunları oynayarak zaman geçirdikleri görülmüş. İnternet sosyal iletişimi artıran ama aynı zamanda sosyal izolasyona neden bir araç. Doğru ve yerinde kullanıldığında yaşamımızı kolaylaştırıcı etkisi olduğu gibi, bilinçsiz ve eğlence amaçlı kullanıldığında da pek çok zararı ortaya çıkmakta. En önemlilerinden bir tanesi çocukların ve gençlerin sosyalleşmesini engellemekte, gün içerisinde uzun süre kullanıldığında dikkat eksikliği ve okul başarısızlığına yol açmakta, bazı bireylerde de bağımlılığa yol açmaktadır. Yetişkinlerde boşanma sebebi olarak da karşımıza çıkmakta. İnternet bağımlılığı toplumda sık görülen ve tedavisi gerekli olan bir rahatsızlık olarak karşımıza çıkmakta.

 

Bakmadan Geçme