Silah arkadaşları Mustafa'yı anlattı:
Şehadet haberiyle yüreğimizi yakan Torbalılı Uzman Onbaşı Mustafa Eser'in silah arkadaşları şehidimizi anlattı. Şehidimizin yiğitliğinden, fedakarlığından ve vatan aşkından söz eden silah arkadaşları, 'Vatan sağ olsun' dedi.
TORBALI'YA en son şehit cenazesinin geldiği 1993 yılında doğan, geçtiğimiz gün şehadet şerbeti içen Torbalılı Mustafa Eser önceki gün son yolculuğuna binlerce kişi tarafından gönderildi. 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez' sloganlarıyla defnedilen Torbalılı şehit Eser, en çok ailesini ve silah arkadaşlarını üzdü. Şehidin kız kardeşleri, annesi ve babası gözyaşlarına hakim olamayıp, güçlükle ayakta dururken, silah arkadaşları da teröre lanet yağdırdı. Büyük Torbalı Gazetesi olarak şehidin Adana'da beraber askerlik yaptığı arkadaşlarına ulaşarak şehidin yiğitliğini ve fedakarlığını öğrendik. Aynı koğuşta kınalı şehidimizle kalan, aynı mevzide çarpışan Mustafa Polat, Muhsin Sarıkaya, Mustafa Metin Yıldırım ve Rıdvan Gecgel Torbalılılara şehidimizi anlattı.
ARAMIZDA EN KORKUSUZ ASKER OYDU
Şehit Uzman Onbaşı Mustafa Eser'in fedakar biri olduğunun altını çizen silah arkadaşlarından Mustafa Polat, 'Çok iyi biriydi benim badimdi. Kendisini hiç düşünmezdi. Hep ailesini düşünürdü. O yüzden uzmanlığı tercih etti. Kardeşlerini okutmak istiyordu. Annesi babasından ayrıydı. Annesiyle kendisi çalışıyordu, annesinin çalışmasını istemiyordu. Bu yüzden askerde kaldı. Ölümüyle büyük üzüntü duyduk. Aramızda en korkusuz asker oydu. Ne görev verilse yerine getirirdi.' şeklinde belirtti. Mustafa Metin Yıldırım ise, 'Birlikteki son resmini ben çektim. Hepsi gülüyordu, çok eğlenceliydiler. Ben ondan sonra teskeremi aldım. Sonra duydum ki uzman olmuş. Gurur duymuştum onunla. Şehadeti beni daha da gururlandırdı. Vatan sağ olsun' dedi.
'O BÜYÜK BİR ASKERDİ'
Recep Gecgel ise, 'Mustafa ile ben Adana Asayiş Komando Bölüğünde askerlik yapıyorduk. Mustafa ve diğer arkadaşları Antalya'dan bizim bölüğe geldiler. Kalan askerlik hizmetlerini bizim bölükte yaptılar. Onunla aynı koğuşta kalıyorduk, o üst ranzada ben de onun yanındaki ranzada altta yatıyordum. O sessizdi, genellikle kitap okurdu. Bir gün başında bir yara oluşmuştu ağrı sızı içinde yatıyordu. Bölüğün yazıcısı bendim onun için Adana askeri hastaneye sevk kağıdı hazırlamıştık. Canının yandığını hiç belli etmiyordu. O yara kimde çıksa inlerdi acısından ama o tedavide bile gözünü kırpmadı. Ona gelen kurşun da acıtmamıştır en azından yanındakilere hissettirmemiştir. O büyük bir askerdi. Allah Rahmet eylesin. Mekanı Cennet olsun.
'BU İŞE İHTİYACI VARDI AMA İHTİYACI İÇİN YAPMIYORDU'
Hala şehadet haberine inanamadığını belirten Muhsin Sarıkaya ise, 'Ben onunla uzman olduktan sonra da birkaç defa daha konuşmuştum. Bana 'Ölmek var, dönmek yok' diyordu. Bu mesleğe ihtiyacı vardı ama bu mesleği ihtiyacı olduğu için yapmıyordu. Ölüme gülerek gitmiştir eminim. Şehadet haberine inanamıyorum. Televizyonda duydum şehit olduğunu, kardeş acısını tattım ilk defa. Ama söz konusu vatan olunca lanet edilemiyormuş ölüme. Başımız sağ olsun, vatan sağ olsun' diye belirtti. İbrahim DANIŞ