Sürekli'den iktisat kongresi çıkışı
AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in katıldığı bir televizyon programında yaptığı bazı açıklamalara tepki gösterdi. Soyer'in iktisat Kongresi değerlendirmesinde Bakanlık ve Valiliğin hazırlandığı kongre için 'Onlarınki anma, bizimki inşa.' çıkışına, ''Onlar' dediği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti. Cumhurbaşkanımız. Bu üslup her şeyden önce, hiçbir üretimi olmayanların, [&hellip]
AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in katıldığı bir televizyon programında yaptığı bazı açıklamalara tepki gösterdi. Soyer'in iktisat Kongresi değerlendirmesinde; Bakanlık ve Valiliğin hazırlandığı kongre için 'Onlarınki anma, bizimki inşa.' çıkışına, ''Onlar' dediği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti. Cumhurbaşkanımız. Bu üslup; her şeyden önce, hiçbir üretimi olmayanların, taş üstüne taş koymadan ilerlemek isteyenlerin üslubudur. Ayrıca, haddini aşmaktır. İzmir'i inşa edemeyenlerin çırpınışıdır.' sözleriyle yanıt verdi.
'İnşa iddiası için örnekleri olmalı'
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin, dün, İzmir'de detayları açıkladığını söyleyen Sürekli; 'Kongre, 100. Yılında 'Küresel Ekonomik Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisi' başlığında yapılacak. 21 yıllık vizyonumuz ve yaptıklarımıza artı değer katmak hedefimiz var. Kendilerinin asıl hedefi ise ortada! Çünkü; inşa iddiasında bulunmaları için örnekleri olmalı.' diye konuştu.
İlk yüz yıldan Türkiye Yüzyılı'na 100 oturum gerçekleşecek
- yıl kongresinin Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yüz yılından, iktisadi bir açılımla yeni yüzyıla uzanacak bir içerikle ele alınacağını belirten İl Başkanı Kerem Ali Sürekli şöyle konuştu; 'Birilerinin 'Onlar' dediği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümeti, bu açılıma yön verecek gerçek mercidir. Kimse kendisini ve İzmir'i kandırmasın. Belediye bütçesini idare edemeyenlerin, ülkenin ekonomisine projeksiyon çizmeleri çok zor. Üstüne üstlük, 'Onlar anma yapacak, biz geleceği inşa edeceğiz.' sözleri de oldukça sınırı aşan bir söz ve hiç inandırıcı değil. Çünkü, bu iddiada bulunmak için önce kendi mali yapılarını ayağa kaldırmaları gerekiyor. AK Parti Hükümetleri 21 yıldır hiçbir krizde hiçbir şartta ülkemizi ezdirmedi, ayakta tutmakla yetinmedi, üstüne koydu. Sayısız ekonomik hamle yaptı, iş üretti. 100 yıl öncesinin ruhunu ve bakış açısını diri tuttu. 17 Şubat'ta yapılacak ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın teşrifleriyle gerçekleştirilecek 100. yıl Kongresi için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.'
Kongre'nin halka açık olacağını hatırlatan AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli; 'Küresel salgınla yaşanan dalgalanmalar, sürdürülebilir finanstan FinTech uygulamaları ve blockchain teknolojilerine, yapay zekadan yenilik ekosistemine, iklim değişikliğinden sürdürülebilir çevre ve enerji kaynaklarına, savunma sanayinden altyapı yatırımlarına ve otomotiv sektörü başta olmak üzere sektörel gelişmelere kadar pek çok konu ele alınacak. Bunun için ulusal ve uluslararası 150'den fazla akademisyen, iş insanı, bürokrat, sivil toplum ve sektör temsilcileri katılacak. 15 farklı ülkeden 30'a yakın katılımcımız olacak.' diye konuştu.
Demokrasiye tahammülsüzlük
Söz konusu televizyon programında, İzmirlilerin sosyal medya üzerinden yönelttiği sorunlar ve sorulara gösterilen tepkiyi ve yaşanan gerginliği de eleştiren Başkan Sürekli, şunları söyledi; 'İzmirliler her zaman yaptığını yaptı aslında. Merak etti, sorguladı, sordu. Bu katılımcı demokrasinin gereği değil mi! Elbette, kötü bir üslubu eleştirebilirler. Ama, madem programa soru alınıyor, İzmir'in de onlarca kez vaat edilmesine rağmen çözemedikleri sorunları dile getirmek hakkıdır. İzmirli kardeşlerimiz, hemşerilerimiz iyiye iye kötüye kötü diyecek kadar yüreklidir. Kafa ütülemezler, gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyarlar. Zaman zaman, bizim için de sert eleştirileri oluyor, hepsini alıp kabul ediyoruz. Gereğini yapmaya çalışıyoruz. Bu tam olarak, demokrasiye tahammülsüzlüktür. Bir Belediye Başkanı'nın hem sorumluluğu hem de sıkça dile getirdiği demokrasi anlayışı gereği, müdahalesi gerekirdi. Ne yazık ki bunu da göremedik. Sonuç olarak, bu mesele bir televizyon programı ile sınırlı değildir. 40 aydır kamuoyu önünde yaşanan budur.'