İZTO Başkanı'ndan güçlü ekonomi mesajı

Son gelişmeleri değerlendiren İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Türk insanının aklıselim olduğunu belirterek, gençlerin taleplerinin dikkate alınmasını istedi

İZTO Başkanı'ndan güçlü ekonomi mesajı

İzmir Ticaret Odası’nın Ocak ayı meclis toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener son siyasi gelişmelerle birlikte yaşanan ekonomik dalgalanmalara dikkat çekti. Özgener, “Son günlerde yaşanan gelişmeler hepimizi düşündürüyor, bazen kaygılandırıyor. Ancak unutmayalım ki bu ülkenin insanı, olayları doğru değerlendirerek, duygularına teslim olmadan hareket etmeyi biliyor. Türkiye’nin en büyük gücü, krizleri yönetme becerisi ve toplumun ortak aklıdır. Şimdiye kadar nice badireleri atlattık, bundan sonra da diyalog ve sağduyu ile her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz. Türkiye ekonomisi güçlüdür ve yoluna girer” dedi.

Özgener, “Bugün yaşananlardan ders almamız lazım. Bu süreçte gençlerimizi dinlemiyoruz, kuşaklar arasında iletişimimizi kaybediyoruz. Gençler birçok konuda mutsuzlukları ve gelecek ile ilgili taleplerini dile getiriyor. Daha yakın takip edip dinlememiz gerekiyor. Toplumsal ve bireysel olarak hukuk adaleti tecelli etmesini sağlayan araçtır. Yaşanan süreçte adil yargılanma eksiksiz olmalı. Kurumları yıpratarak bir yere varamayız. Eninde sonunda sığındığımız yer adalet olmalıdır. Bugüne kadarki kazanımlar riske atılmamalı. Bunu sağlarken  tarafların ülkemizin ekonomisi hakkında etraflıca değerlendirilmesi gerekiyor. Toplumsal ve bireysel olarak haklarımızın bir bütünü olan “hukuk”, adaletin tecelli etmesini sağlayan bir araçtır. Hepsinin üzerinde bir kavram olarak “hukukun üstünlüğü”, ülkeler için toplum düzeni ve devlete güveni sağlamlaştıran vazgeçilmez bir norm oluşturmaktadır. Son günlerde yaşanılan süreçte, adil yargılanma eksiksiz olmalıdır. Kurumları ve kavramları yıpratarak bir yere varamayız. Bunu yaparsak hepimiz bundan büyük zarar görürüz. Önünde sonunda hepimizin sığındığı değerler; adalet ve hukukun üstünlüğü olmalıdır" diye konuştu.

‘’Ekonomide oluşan dalgalanmalar özelinde konuyu değerlendirdiğimizde, siyasi akıştaki olayların, belirsizlik değil, ölçülebilir risk seviyesinde kalması gerekir” diyen Özgener, “Borsa sert geriledi. Ülkemizin 5 yıllık kredi risk primi CDS, 74 puan artarak, son bir yılın en yüksek seviyesine çıktı. Ülkemizin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 28 seviyelerinden yüzde 33’e yükseldi. Bu oranı, kurlardaki değişim kadar kritik olarak değerlendiriyoruz. Geçmişte yaşanan büyük dalgalanmalar gibi panik ortamına izin vermek istemeyen Merkez Bankası’nın piyasaya ilk andan itibaren etkin müdahalesini önemli buluyoruz. Merkez Bankası; geçen hafta yaklaşık 25 milyar dolarlık rezerv satış yaparak, Türk Lirası’ndaki değer kaybını yüzde 3-4 arasında tutmaya çalıştı. Gecelik vadede borç verme faiz oranını 200 baz puan artırarak yüzde 44’den yüzde 46’ya yükseltti. Piyasadaki  Türk Lirası, ve döviz likiditesine yönelik müdahaleleri de devam ediyor. Bu müdahalelerle, hafta başı itibariyle bankaların Türk Lirası mevduat faizlerinin, geçen haftaya göre arttığını gözlemliyoruz. Bunlardan hareketle, Merkez Bankası’nın Türk Lirası’ndaki değer kaybını belirli bir oranda tutmak amacıyla, rezerv satışlarına devam edeceği ve Türk Lirası likiditesini kısma yolunu tercih edeceği anlaşılıyor. Yapılan açıklamalar bize, asıl amacın, mevcut yılsonu makroekonomik tahminlerinde kalıcı bir bozulmanın engellenmesini amaçlandığını gösteriyor” ifadelerine yer verdi.

Özgener şöyle devam etti: “Finansal piyasalarda Türk Lirası varlıklardaki oynaklık belirli bir seviyenin altına geldikten sonra, yurtiçi talep, enflasyon, büyüme ve faiz oranları arasındaki ilişkiye bakarak, mevcut tahmin setlerinde bir güncelleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Yaşanan son gelişmelerden sonra, yılsonu makroekonomik tahminlerinin nasıl etkileneceği, mevcut siyasi gelişmelerle ilgili risklerin piyasalar tarafından nasıl algılanacağıyla ilişkili. Her halükarda, siyaset kaynaklı olarak oluşabilecek belirsizliğin azaltılmasının, ekonomik programla ilgili olarak maliyetlerin düşürülmesi ve programın başarılı olması için kritik bir önemde olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Tüm bu yaşananlar, bizim ana gündemimizin ekonomi olması ve ekonominin lokomotifi ihracata özel önem verilmesi gerektiğini gösteriyor. Piyasa yönündeki kararsızlığı gidermek için Merkez Bankası’nın etkili bir para politikası aracı olan likidite senedi ihracına karar vermesini ve ihracatçının kur riskini bir ölçüde gidermek amacıyla açıkladığı ileri tarihli döviz sözleşmesi uygulamasını olumlu değerlendiriyoruz. Maliye politikası ile para politikasının koordinasyonun sağlanmasının ne derece önem taşıdığını bir kez daha belirtmek istiyorum. Bu koordinasyonun artırılmasıyla, “Orta Vadeli Ekonomik Programı'nın başarıyla devam etme şansının yükseleceğine inanıyorum.”