Sıradakilerden birisi: “Sen yabancısın galiba?”
“Evet, nereden anladınız?”
“Burada beyazlar sıraya girmezler, gidip biletini önden alırlar.”
Bizimkisi de sıranın önüne gidip gişedeki görevliye:
“Bana salonun orta sıradakilerden bir bilet verir misiniz?”
Gişedeki görevli ters ters bakmış ve sert bir ifadeyle:
“Burada beyazlar filmi salondan değil, yukarıdan locadan izlerler” demiş.
Neyse bizimki de biletini alıp locada yerine oturmuş. Işıklar sönmüş ve film başlamış oynamaya…
Film oynarken bir müddet sonra bizimkinin müthiş çişi gelmiş. Yavaşça kalkıp tuvalete gidecek olmuş.
Yanındaki: “Bayım, burada beyazlar tuvalete kadar gitmezler Locadan (yukarıdan) salondakilerin üzerine doğru işeyiverirler” demiş.
Çok sıkışan bizimkisi de çaresiz Locadan, aşağıda salonda film izleyen zencilerin üzerine doğru işemeye başlamış…
Aşağıdan, zencinin birisi yukarıya doğru bağırmış:
“Heeey yabancı, burada hep aynı zencinin kafasına işenmez. Hepimizin üzerine serpiştirerek işe, bu memlekette sosyal adalet var, sosyal adalet…”
Şimdi diyeceksiniz ki, hocam, bu fıkrayı durup dururken niye anlattın?
Darbe girişiminin ardından başlayan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile “at izi, it izine karıştı” dediği tutuklama, memuriyetten ihraç etme zinciri, ülkemizde en çok tartışılan konu…
Kantarın topuzu kaçınca… Siyasilerimiz de “Kurunun yanında yaş da yanmasın, sapla saman karışmasın” deyip duruyorlar. Cumhurbaşkanından dağdaki çobana kadar herkes adaletten medet bekliyor. Çünkü adalet herkese lazım.
Konfüçyüs demiş ya “Kanunlar büyük sineklerin delip geçtiği, küçüklerin de takılıp kaldığı bir örümcek ağı gibidir.”
Bugünkü yaşananlar da aynen öyle.
Darbe girişiminin ceremesini aşağıdakiler çekiyor. Polisler, öğretmenler, memurlar, esnaf vs.
Yukarıdakilere hiçbir şey olmuyor.
Demokrasi ve adalet bir ülkenin ekmeğidir, suyudur…
İşte bu durumları düşünürken yukarıdaki zenci fıkrası geliverdi aklıma.
Washington’daki Holocaust Müzesi’nin duvarında asılı olan, Papaz Martin Niemöller’in şiiri şöyle;
“Önce sosyalistleri topladılar
Sesimi çıkaramadım,
Çünkü ben sosyalist değildim.
Sonra sendikacıları topladılar
Sesimi çıkaramadım,
Çünkü sendikacı değildim.
Sonra Yahudileri topladılar
Sesimi çıkaramadım,
Çünkü ben Yahudi değildim.
Sonra beni almaya geldiler
Benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı…”
Bugünkü yazımızı Martin Luther King’in şu sözüyle noktalayalım: “Sonunda düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın suskunluğunu hatırlayacağız…”
Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.