Ali Haner

BİRBİRİMİZİ SEVMEK

Ali Haner

 Davacının şaşkını derdini mübaşire anlatırmış.” Şehit cenazesinde Sayın Kılıçdaroğlu’na mermi atan şaşkının durumu da aynen böyle…

Sanki dersin ki iktidarda CHP var, Başbakanda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu…

İktidarda olduğu için de ülkede olup bitenden Başbakan olarak  SayınKılıçdaroğlu ve partisi sorumlu…

Kılıçdaroğlu’nu sevmeyebilirsin, fikirlerine katılmayabilirsin amenna…

Ama ülkenin ana muhalefet partisi Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu’na bu şekilde davranmak da neyin nesi?

Burası kabile devleti midir?

CHP’yi ve Sn. Kılıçdaroğlu’nun fikirlerini sevmediğini belirtmenin daha medeni, daha demokratik yolları da var.

Katılmadığını belirtirsin, eleştirirsin, doğrusunu ortaya koyarsın…

Bunları yaparken bile tutarlı olmalısın.

Rahmetli Turan Güneş 1950 seçimlerinin kampanyasında Kandıralı bir Demokrat Partilinin “İsmet Paşa asker kaçağıdır” diye konuşma yaptığını duyunca “Hem Paşa diyorsun, hem de asker kaçağı diyorsun. Olur mu böyle şey” diye sorgular bu kişiyi.

Adam da “Ne yapayım yani, İsmet Paşa’yı sevmiyorum… Bunu en kısa yoldan böyle anlatıyorum.” Diye cevap verir.

Bugün de durum bundan pek farklı değil…

Ülkemizde evvelden beridir hep, CHP’yi kötüleme kampanyası yapıla gelmiştir.

CHP’liler camileri ahır yaptılar… CHP’liler ezanı Türkçeye çevirdiler… CHP döneminde karneyle ekmek dağıtıldı… CHP döneminde köylünün buğdayının yarısı vergi olarak alındı… Falan fıstık.

Geçmişte yaşanmış olayları, o günün koşullarında değil de bugüne taşıyarak, bugünün koşullarında değerlendirmek ne kadar gerçekçi, doğru ve hakkaniyetli bir yaklaşımdır?

Bugün ülkemizde en büyük sorun nedir biliyor musunuz?

Ayrıştırılmış, bir yarısı diğer yarısına düşman edilmiş, kindar bir toplum haline gelmemizdir.

Ramazan ayında şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor. Şehit cenazesinde Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanına, Başbakanın ve İçişleri Bakanının önünde yapılanlara bakın…

Ne Ramazan ayı, ne şehit cenazesi, içimizdeki kin ve nefreti yumuşatamamış.

O zaman ülkemizde içi barış nasıl sağlanacak?

Kendi insanıyla barışık olmayan bir ülke, diğer dünya ülkeleri ve insanlarıyla nasıl iyi olacak?

Mübarek ramazan ayındayız. Biraz da tebessüm etmek hakkımız. ERZURUM’da teravih namazı sırasında gürültü yapan ve hocadan evvel veya sonra secdeye varan; caminin mahfel denilen üst kısmındaki kadınları şöyle uyarır Hoca:

“Mahfildeki garılar. Eyle tek tek yatıp galhmak yok. Bundan sonra bennen yatıp bennenberebergalhacahsız!”

ÖMRÜNDE camiye gidip hiç namaz kılmayan bir adam

“Acaba nasıl kılınıyor?” diye caminin yolunu tutmuş, tam camiden içeri girdiği sırada, cemaat de namazı kılmak için ayağa kalkınca adam patlatmış bombayı:

“Allah aşkına, rahatsız olmayın!..”

 

BEKTAŞİ kafayı çekmiş. Ayakları birbirine dolana dolana, sağa sola yalpalayarak giden Bektaşi’yi gören komşusu dayanamayıp, laf atmış:

-Hey baba erenler, bu halle sırat köprüsünü nasıl geçersin?

Bektaşi istifini bozmadan komşusuna cevap vermiş:

-Sanki karşı tarafta mor sümbüllü bağlarım var da!

Bugünkü yazımızı Hz. Mevlana ile noktalayalım.

Uğraşma hiç boşuna, kimseyi memnun edemezsin hayatta…

Ne verirsen yürekten…

Bulurlar mutlaka, bir eksik, ya fazla…

Kadir kıymet bilmeyen kim varsa,

İşte “O en değerli bu dünyada…

En iyisi mi?

Sen kendi yoluna…

Bırak seni sen olduğun için seven insanlar olsun yanında.

Tekrar buluşabilmek umuduyla esen kalın.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları