Duygu, düşünce veya bilgilerin eldeki her türlü yolla başkalarına aktarılmasına İLETİŞİM diyoruz. Tanımını bu şekilde kısacık yapabildiğimiz halde iletişim aslında yaşamın oldukça geniş bir bölümünü kapsıyor. Batı dillerinde komünikasyon ve telekomünikasyon sözcükleri içine sığdırılan iletişim, bir bakıma yaşamın olmazsa olmazıdır diyebiliriz. Yerinde, zamanında ve doğru yapıldığında şüphesiz yaşamın kalitesini de arttırmakta olan bir gerekliliktir iletişim. Şimdi de bilinen insanlık tarihi boyunca kullanılan iletişim araçlarına bir göz atalım. Konuşma dilinden önce tamtamları kullanmış insanlar. Taş Devri’nin toplayıcı ve avcı insanı mağara duvarlarına kazıdığı şekillerle haberleşmeye çalışmış. Ateşi bulunca insanoğlu, dumandan yararlanmış uzaklara haber iletmek için. Bugün Karadeniz bölgemizdeki bazı vatandaşlarımızın bir yamaçtan diğerine ıslık çalarak haberleştiklerini biliyoruz. Yazının bulunmasıyla birlikte ayaklarına ve gagalarına iliştirilen pusulaları bilinen adreslere uçarak ileten posta güvercinleri çıkmış sahneye. M.Ö. 490 yılında gerçekleşen bir Pers-Yunan muharebesi sonunda zaferi krala bildirmekle görevlendirilen özel ulak askerin koşarak kat ettiği 42.195 metrelik mesafe bugün uluslar arası MARATON koşusu olarak anılmaktadır. Matbaanın icadıyla, gazete, dergi ve kitap gibi basılı gereçler iletişim dünyasındaki yerlerini almışlardır. Bu alanda teknolojik gelişmelerin hız kazanmasıyla birlikte haberleşmeyi çabuklaştıran mektup ve telgraf günümüzde neredeyse unutulanlar arasına girmek üzeredir. Elektromanyetik dalgalanmalardan yola çıkılarak bulunan radyo, özellikle 1. Dünya Savaşı yıllarında halkın haber alma aracı olmuştur. Uzunca bir süre telli ve telsiz telefonlar hem vatandaşın hem de güvenlik güçlerinin haber almaları konusunda önemli yer tutmuştur. Sesli ve görüntülü haberleşme aracı televizyon ise 60 lı yıllardan bu yana evlerimizin başköşesine kurulmuştur. Uzay çağı ile birlikte, uydu haberleşmesi bu alanda zaman ve uzaklık kavramlarını alt üst etmeye yetmiştir. Bugün ise; bilgisayar, cep telefonu ve akıllı saatler sürekli elimizin altında ve cebimizdeki haberleşme araçlarıdır.
İLETİŞİM – DİL
Haberleşme ve bilgi aktarımı için kullanılan dil, en az bu amaca hizmet eden iletişim araçları kadar önemlidir. Çünkü haberleşme konusunun net ve anlaşılır olmasını sağlayan, kullanılan dildir. Örneğin, şu anda ben ve okurlarım bir iletişim gerçekleştiriyoruz. Burada benim yazdıklarımın bilgilendirici olmasının yanında net ve anlaşılır olması, bu konuyu ele alma amacımla doğru orantılıdır. Yani ne kadar anlaşılır isem, amacıma o denli ulaşmış olurum. Haberleşmeyi sağlayan kişi, kullandığı dilin inceliklerine de dikkat etmeli, bu konuda yeterli olmalıdır. Uzun yıllar telgraf ve telsiz haberleşmesinde kullanılan ve kısa-uzun vuruşlardan oluşan mors alfabesi başlı başına bir dildir. Hapishanedeki mahkûmların, haberleşmek için kalorifer borularına vurarak mors alfabesinden yararlanmaları filmlere konu olmuştur. Tüm dünyada trafik işaretleri ve ışıkları uluslar arası bir dildir. Kırmızı ışığın DUR dediğini herkes bilir. Yeşil GEÇ demektir ama, sabırsız ve saygısız olan, sarı ışıkta korna çalar. Gündelik yaşamda sıkça karşılaştığımız trafikteki haberleşme eksikliğinden söz ederek bugünkü yazımı noktalamak istiyorum. Sürücüsü olduğumuz otomobildeki sinyal çubuğunun neye yaradığını ve ne zaman kullanmamız gerektiğini sürücü kursunda öğreniriz de seyir halinde iken kullanmayız. Kavşağa çıkmak üzere iken ana yolda solunuzdan gelen bir araç varsa durup geçmesini beklemeniz sizin vatandaşlık görevinizdir ve hem insana hem de kurallara saygınızı gösterir. Peki, geçmesi için durup beklediğiniz sürücü sinyal vermeden gelip kavşağa girmeden sizin yanınızdan sağa dönerse onun yaptığına ne denir? Bana değil, ona söyleyin ama lütfen içinizden. Sürücü ve yayalar olarak, trafik işaretlerinin ve araçlardaki sesli ve ışıklı düzeneklerin haberleşme aracı olduğunu unutmayalım. Siz siz olun, trafikte akışı kolaylaştıran bu sistemleri kullanmamayı ve kurallara uymamayı marifet sayan saygısızlardan olmayın. Saygılarımla.