Armağan Kars

Kadın

Armağan Kars

Yıl 2018. Filmin adı “Kadına Şiddet”. Bir Türkiye yapımı. Başrollerde; “kadın”, yani “kurban”; “erkek”,  yani “katil”…  Sadece 2017 yılında “öldürülen kadın” sayısı “409”. Bu cinayetlerin nedenleri çeşitli.  İçlerinden birinin sebebi de “yemeğe koyulan salça”.

Bir başka yerli film daha var ki, onun da adı “Cehalet”. Yıl 2018. Yurdumuzda okuma yazma bilmeyenlerin sayısı 2 milyonu aşıyor. Ne yazık ki bu sayının %80 ini “kadınlar” oluşturuyor. Televizyonda bir kadın programı sunucusu “okuma-yazma seferberliğini” işliyor. Sunucu soruyor okuma yazma bilmeyen kadına, neden öğrenmedin, diye. Kadın cevap veriyor: “Babam köyün muhtarıydı. Kızlar okumaz dedi. Beni okula yollamadı.” Bu konuda bazı siyasilerin de talihsiz konuşmalarını hatırlayınca, muhtara kızamıyorum doğrusu. “Kadının yeri evidir. Çalışmasın, çocuk büyütsün” diyen o kadar çok “erkek” var ki…

Şu coğrafyada kadının kaderine bakın.

Bir yobaz “vurun kahpeye” demiş. Erkekler kadını linç etmiş.  Yüz yıl geçmiş aradan; “kadın” yemeğe salça koydu diye, “erkek” onu parçalayıp dere yatağına atmış. Yani bir arpa boyu yol alınmamış. “Yaratılmışı severim Yaradan’dan ötürü” diyeceksin; sonra da, Yaradan’ın yarattığı iki cinsten birine, “kadın”a yaşam hakkı tanımayacaksın.  Bu ne dine, ne vicdanlara ve ne de insanlığa sığan bir acı durumdur ki; temelinde de en çok “cehalet” yatmaktadır. Eğer yeryüzünde yaşamı sürdüren, iki cinsin birlikteliği ise; birini diğerine üstün tutmak ya da birini ikinci sınıf sayıp aşağılamak insanlığı inkâr etmek değil de nedir?

Geçtiğimiz ay birincisi gerçekleştirilen Datça Badem Çiçeği Festivali fotoğraf yarışmasında ilk üçe giren eserler 3 kadına ait. Bir psikolog, bir öğretmen, bir gazeteci. Üçü de “kadın”. Bu sonucu ayaküstü konuştuğum bir “kadın” doktorun yorumu, “kadınların ayrıntıları daha iyi değerlendirdiği” şeklide idi. Devamında ise; bu özellikleri nedeniyle de, hızlı karar vermeyi gerektiren mekanizmalarda, örneğin, devlet yönetiminde yer alamadıkları görüşüne değindi. Bu ilginç saptamaya da saygı duyarken; İndira Gandhi, Benazir Butto, Golda Meir, Margaret Thatcher, Tansu Çiller, Merkel gibi isimleri kaideyi bozmayan istisnalar olarak görüyorum. Pek çok ülkede “kadının adı yok” iken, gerçekleştirdiği devrimlerin yanı sıra, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını da veren, ve kadınlar sosyal yaşamda erkeklerle beraber yürüyerek, birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır” diyen, Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Kadına “eksik etek”, “kaşık düşmanı” gibi yakıştırmalarda bulunan, “kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme”  diyerek, aslında kendi fukara kimliğini belli eden ve kadın erkek eşitliğine bir türlü akıl erdiremeyen dünkü ve bugünkü yobaz takımını da “layık oldukları şekilde” anıyorum. Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.

Saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları

Çerez Bildirimi

Sitemizde, daha yüksek bir kullanıcı deneyimi sunmak ve deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla, Gizlilik Politikası, Çerez Politikası ve KVKK Aydınlatma Metni sayfalarında belirtilen maddelerle sınırlı olmak üzere ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde çerezler kullanıyoruz.