Duyarlılık;
- Duyum ve duyguları algılayabilme uyartılara cevap verebilme yeteneği, hassasiyet.
- Duyarlı olma durumu, duygunluk.
- Zayıf bir etkiye karşı, tepki gösterebilme yeteneği.
- Işıktan etkilenme yeteneği.
- Bir cihazın veya yöntemin duyarlık derecesi.
- Bir fotoğrafik plakanın ışıktan etkilenme hızı. Mekanik şokla patlama özelliği.
Toplumsal bir varlık olan insanın olmazsa olmazlarındandır. Yaşadığımız toplumumuzda duygusallık yüceltilse de esas olan duyarlılıktır. Bir tür rahatsızlık olan duygusallık ile duyarlılık birbirine karıştırılmamalıdır.
İnsanı insan yapan özellik, ‘duyma’sıdır. Duyma, kulağın işitmesi değil, kalbin ortak vicdanın sızlayabilme hâlidir.
İnsan duyabildiği kadar insan, duyabildiği kadar anne, baba, eş ve dosttur. Toplumsal olaylara gösterdiği duyarlık kadar iyi vatandaş.
Duyamadığı kadar zarar verici…
Yanlışların düzeltilmesi ve olumsuzlukların ortadan kaldırılması için yapıcı katkı sağlar. Düşünen ve bencil olmayan insan, beğenileri ve eleştirilerini uygun bir dille, uygun bir ortamda ve uygun yerlere iletmesidir.
Kendisini ilgilendirmese bile etrafındaki sorunları gidermek, geliştirmek için sorumluluk almaktır. Bu hal, illa fiziksel bir şeyler yapmak anlamına gelmediğinden sadece fikir üretmek, uyarmak, eleştirmek de duyarlı olan kişinin yapabileceği eylemlerdir.
Sahiplenmektir, olaylar karşısında kafa yormak, çözüm bulmak, uyarmak, önermek ya da üretmektir.
Etrafımızda olup biten ve bize ‘neden’ ya da ‘niçin’ sorularını sordurup oluşmuş yanlışlara verilen tepkidir de aynı zamanda.
Duyarlılık, biraz da insanın duygusallığına, inançlarına olan bağlılığına, aldığı kültüre ve en önemlisi göz ve kulaklarının ne kadar çalıştığına da bağlıdır.
Duyarlı olmak; aklını, beynini, yüreğini, duygularını, düşüncelerini, ideallerini, inançlarını başkaları yararına kullanmak demektir.
Her insanın sahip olması gereken bir özelliktir ama duyarlı olmadığı için kimseye bir şey söylenemez, yaptırım uygulanamaz. Bütünüyle kişinin kendi vereceği içsel karardır.
Bir insan, bir bölgedeki sorunu fark etmemiş, görmemiş, anlamamış olabilir. Birileri tarafından uyardığında gerekli tepkiyi göstermek duyarlılık kapsamındadır.
Konuda en önemlisi: ‘Kafaya takma, düşünme… Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, Boş ver bu dünyayı sen mi kurtaracaksın? Komşunun açlığından sana ne? Ezilirlerse ezilsinler, üzülürlerse üzülsün. Her koyun kendi bacağından asılır her evin tenceresi ayrı kaynar, Sen kendi işine gemini yürütmeye bak. Devletin malı deniz, yemeyen domuz’ anlayışlarından uzaklaşmak demektir.
Şair Eşref: “Bir soğan soyuluyor, yaşarıyor gözler,
bir devlet soyuluyor, aldırmıyor öküzler,” der.
Napolyon Bonapart: “Dünyanın çok acı çektiğini görüyorum. Ama bunun nedeni, kötü insanların uyguladığı şiddet değil, iyi insanların suskunluğu.”
Thomas Szasz: “Hayat çözülmesi gereken bir sorun değildir. Her gün olabildiğince akıllıca, olabildiğince bütün ve olabildiğince duyarlılıkla yaşanması gereken bir şeydir hayat. Katlanmamız gereken bir şeydir. Onun çözümü yoktur.”
La Rochefoucauld, “İyilik ve kötülük büyüklüğüyle değil, duyarlılık derecesiyle bizi etkiler.”
Duyarlılık en yalın en basit haliyle:
Toplu taşıma araçlarında yaşlılara, hamilelere, engellilere yer vermektir.
Düşen birisine yardım ederek kalkmasını sağlamaktır.
Çevremizdeki insanları rahatsız etmeden müzik dinletmemektir.
Çevremizi ağacımızı ortak değerleri korumalı, yerlere çöp atmamak, toplu kullanım yerlerinde sıraya girmek, yüksek sesle konuşmamaktır.
Duyarlılık kişiye farkındalık kazandırır.
Bağımsız düşünmemizi sağlar.
İşbirliği yapabilme özelliğini geliştirir ve de özellikle etik değerlerin hatırlatılmasını ve geliştirilmesini sağlar.
Toplumsal bilincimizi geliştirir ve bizi uyanık tutar.
Duyarlı olmak iyidir ama abartılmamalıdır. Rahatsız edici olmamalıdır. Eğer uyarılacak bir durum varsa uyarı yapılmalıdır ama hala değişen bir şeyler yoksa tekrar tekrar uyarı yapılmamalıdır
“Etme bulma dünyası denilen” yerde çevremize insanlara yurt sorunlarına karşı ne kadar duyarlıysak, bu duyarlılık olumlu veya olumsuz olarak bize geri dönecektir unutmayalım.