Azat Kaya

ESNAF/TİCARET/MESLEK ODALARI VE EMEKÇİ ÜYELERİ

Azat Kaya

 

Kıymetli okurlarım;bu haftaki yazımızın konusunu başta meslek odaları olmak üzere esnaf odaları ve ticaret odalarının genel yapıları ve organizasyonel yapıları ile ilgili temel bazı eleştiriler oluşturmaktadır.Yazımızın bundan sonraki kısmında tüm bu meslek,esnaf ve ticaret odalarından anlatım kolaylığı ve yalınlığı açısından genel olarak ODALAR biçiminde bahsedeceğiz.

Hemen hemen bütün iş ve meslek gruplarının bağımsız meslek örgütleri olarak ODALAR yazımızın konusuna girmediği için ayrıntısına girmeyeceğimiz yasal mevzuat uyarınca kurulmuşlardır ve bu minvalde faaliyet yürütmektedirler.Mükellef olan kimseler de ister gerçek ister tüzel kişi olsunlar; nasıl Vergi İdaresine başvurmak,belediyelere başvurmak zorunda iseler kendi alanlarındaki ODAYA da başvurarak kayıt olmak zorundadırlar.Anayasanın135.Maddesinde  Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.’ biçiminde tanımlanmıştır.Temel olarak öne çıkan üyelerin ortak ihtiyaçların karşılanması, faaliyetlerin kolaylaştırılması, mesleğin gelişimi, HALK ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak,disiplin ve ahlakı korumak olarak sıralanan amaçları yerine getirmek gibi bir görevi Anayasa ile yüklenen Odalar ile ilgili olarak bu hususlar epeyce tartışmalı iken dikkat çekmek istediğimiz esas husus Odalarda görev alan yönetici kadro ile ilgili maddi çıkar durumudur.Sizler yazımı okurken ben 14.05.2016 Cumartesi günü mesleki olarak bağlı bulunduğum Odanın 22.Olağan Genel Kurulunda olacağım.Bağı bulunduğum ODA dahil olmak üzere neredeyse bütün Oda Ve Sendikalarda üye menfaatlerinin korunması ve ilgili mesleğin geliştirilmesi şöyle dursun Kurumlar Yönetim,Denetim ve Disiplin Kurullarına HUZUR HAKKI adı altında bildiğimiz MAAŞ’larını ödeyebilmek için çabalamakla meşguller.20-30 binleri bulan Başkan Maaşları,yine on binleri bulan yönetim kurulu üyeleri maaş ve ödentileri ODA faaliyetlerinde amaçların tersyüz olması anlamına gelmektedir.Bununla beraber HALK ile yanyana durulacağına daha ziyade sermaye grupları ile ve devlet erki ile işbirliği içerisinde olan ODALAR ‘beslendikleri’ damar olan üyelerinden her geçen gün biraz daha uzaklaşmakta ve dolayısıyla yabancılaşmaktadırlar. Bütün bunları derken gözden kaçırılmaması gereken bir diğer husus ta mevcut yasal mevzuatın da biraz bu duruma yol açtığıdır.Şöyle ki herhangi bir ODAYA Başkan ve ya Yönetim Kurulu Üyesi olan birisi kendi işini neredeyse bırakmak zorunda kalmaktadır.Dolayısıyla sistemin değişmesi ve Odaların Yönetim Kurulları eliyle değil kesinlikle Meclisler eliyle yönetilmesi ve Yürütme Kurulu olacaksa dahi 3 yıllık değil 2-3’er ya da en fazla 6’şar aylık dönemler halinde ve kesinlikle PARASIZ olmalıdır.Oda faaliyetlerinde katlanılan maliyetler hariç hiçbir ad ve namla yöneticilere herhangi bir para ödenmemelidir.Belki o zaman işin içinden PARA çıkacağı için  gerçekten HALKTAN ve ÜYELERİN MENFAATİNDEN yana bir mücadele verir hale gelinebilecektir.6 ayı aşan süreler kesinlikle kurum kolektif anlayışına değil kişi kültüne bağlı bir mekanizmayı hakim kılacak ve beraberinde iktidarcı muhteris anlayışı dolayısıyla statükoculuğu getirecektir. Sendikalarla ilgili eleştirilerimizi bir başka yazıya bırakarak aşağıdaki kısa bilgilerle yazımızın daha iyi anlaşılacağını umarak bu haftaki birlikteliğimizi sonlandırıyoruz.Sağlıcakla kalın.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları