Dicle Sevüktekin

Yavaş şehir projesi

Dicle Sevüktekin

 

 

İtalyanca “citta” (şehir) ve İngilizce “slow” (yavaş) kelimelerinden oluşan “Yavaş Şehir” kavramı ilk olarak İtalya’da oluşturuldu. Bugün de bu oluşumun 16. yıldönümü. Cittaslow ağı, küreselleşmenin şehirlerin dokusunu, sakinlerini ve yaşam tarzını standartlaştırmasını ve yerel özelliklerini ortadan kaldırmasını engellemek için ortaya çıkmış bir kentler birliği.

 

Hızlı yaşamın diğer adı olan “Amerikan tarzı” hayata bir alternatif olarak ortaya çıkan “yavaş şehir” anlayışı, hayatı yavaş, sessiz ve sakin bir şekilde yaşamayı öngörüyor. Proje, yemek kültüründen şehir planlamasına kadar her şeyin yavaşlık, sakinlik ve bir de tarihî mirasa saygı prensipleriyle düzenlenmesini esas alıyor.

 

“Eğer sükûnet bir hareket anlamını taşıyorsa ve kültürel değerlerimize bir katkıda bulunacaksa, ben de başında bulunduğum bakanlığın adını ‘Sükunet Bakanlığı’ olarak değiştirmek istiyorum.” Bu sözler dönemin İtalya Kültür Bakanı GiovannaMelandri’ye ait. Ne de güzel söylemiş. Keşke Sükunet Bakanlığı kurulsa…

 

“Yavaş şehir” ağına katılmak için çevre, tarım ve altyapı politikalarından, geleneksel yemeklere kadar 70 ayrı kriteri başarıyla yerine getirmek gerekiyor. Şehirlerin farklı temalar ile başvurabildiği yavaş şehir ağına, İzmir’in güneybatısında yer alan ilçelerinden biri olan Seferihisar “yerel üreticilerin desteklenmesi” teması ile 2009 yılında tüm kriterleri yerine getirerek katıldı ve Türkiye’nin ilk yavaş şehri seçildi.

 

Projenin hareket noktası “yemek kültürü”. Bunun sebebi, Amerikan tarzı hızlı yaşamın getirisi olan hızlı yemek kültürü yani “fastfood.” Buna karşı 1989’da İtalyan aşçıların öncülüğünde başlatılan ve bütün dünyaya hızla yayılan “SlowFood” (Yavaş, Sakin Beslenme) Hareketi, Yavaş Şehirler Hareketinin de temelini teşkil ediyor.

İtalyanlara göre, yeme-içme alışkanlıkları bir toplumun asıl kimliğini yansıtıyor. Bu nedenle bir toplumun yemek kültürü değiştirilirse herşeyinin değiştirilebileceğine inanıyorlar. Yeme-içme sadece damak tadını etkilemekle kalmıyor; misafirperverliği, karşılıklı sohbet alışkanlıklarını, çeşitli gelenek ve görenekleri de beraberinde etkiliyor.

Sakin Şehirler Hareketine katılmak isteyen bir şehir, Birlik Anlaşma Bildirgesine imza atarak bazı yükümlülüklerin altına giriyor ve harekete üye şehirler yılda bir kez farklı bir şehirde toplanıyorlar.Sakin Şehirler Hareketinin en belirgin özelliği, yerel kimliğin canlandırılması.

Oluşumda yerini alan her bir şehir; Sakin Şehirler Hareketinin ortak logosunun kullanılması, bu hareketin temel hedefleriyle uyum içinde çalışmalar yapan veya yapacak olan kamu veya özel kuruluşlara destek sağlanması, şehrin karakteristik özelliklerinin yanı sıra, yaşanan çevrenin korunması, zenginleştirilmesi ve çevreyle iç içe bir şehir hayatının sağlanması için politikalar belirlenmesi. Caddeler ve parkların çok çeşitli ağaç türleriyle ve çiçeklerle donatılması, şehrin sakinliğini bozan ses ve görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi. Örneğin araç trafiğinin, klakson ve alarmların kontrol altına alınması, bunun için elektrikle çalışan taşıtların veya bisiklet kullanımının arttırılması, binaların çatılarındaki antenlerin ve duvarlarındaki reklam panoların kaldırılması, gıda ürünleri üretiminin tamamen doğal ve ekolojik yollarla gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınmasıgibi pek çok kuralı uygulama alanına koyuyor:

Türkiye’de Cittaslow yani “Sakin Şehir” olan 11 tane bölge var. Bu yerler: Akyaka, Gökçeada, Halfeti, Perşembe, Şavşat, Seferihisar, Taraklı, Uzundere, Vize, Yalvaç ve Yenipazar. Buralara çeşitli kültür turları da düzenlenmekte.

Şimdilik çok zor ama bakarsınız bir gün biz de o huzur ve sakinliği yakalamak için bu kentlerden birine yerleşiriz…

Yazarın Diğer Yazıları