Ülkemizin yetiştirdiği Aydın ve Akademisyenlerin, kendilerini sarmalamış fanatizmin duvarlarını yıkarak tarihi bir yolculuğa çıkmalıdırlar.
Dünya tarihi içinde yaşanmış onlarca medeniyet ve bu medeniyetleri yaşatmış devlet ve imparatorluklar içinde yerini almış ve her çağda mutlaka dünya siyasetinde varlığını göstermiş Türk Milletinin, tarihi gerçeklerini halkımıza doğruları ile anlatmak,
Aydın ve akademisyenlerimizin öncelikli görevi olmalıdır.
Avrupa ve Asya’nın hangi Ülkesine yolculuk yapılırsa yapılsın mutlaka milletimizin bıraktığı bir mirasa rastlanması mümkün olan günümüzde, Milletimize dayatılan sözde Avrupa ve Evrensel kriterlerde ne kadar gayri samimi oldukları gerçeğini milletimize anlatmak,
Aydın ve akademisyenlerimizin öncelikli görevi olmalıdır.
Tarihin her döneminde kurduğumuz, eşi olmayan bir hoş görü ve insana saygının hâkim olduğu devlet ve imparatorluklarımız, güçle kuvvetle ve istila ile değil kendi içinde bölünme ve parçalanma ile yıkılmışlardır. Orta Asya’da ve Anadolu’da kurulmuş nice devlet ve imparatorluklar, bölünmüş parçalanmış, halk birçok ayrı Beyliklerle idare edilmiş, ama esaret altına alınamamıştır. Bu büyük milletin, birlikte yüzlerce yıl yaşadığı kardeş ve karındaş olduğu birçok unsurla beraber büyütüp, imparatorluk haline getirdiği Osmanlı imparatorluğu yine ihanet ve Suiistimallerle parçalanmıştır. Suiistimal ve ihanet içinde olanları milletimize doğruları ile anlatmak,
Aydın ve akademisyenlerimizin öncelikli görevi olmalıdır
Milletimiz, dünya tarihinde benzeri olmayan bir istiklal mücadelesi vererek, dünya tarihindeki tüm medeniyetlere beşiklik etmiş Anadolu’muzda, Türkiye Cumhuriyetini kurmayı ve dünya sahnesinde yerini almayı başarmasının, neden ve niçinler’ini doğruları ile milletimize anlatmak,
Aydın ve akademisyenlerimizin öncelikli görevi olmalıdır.
Her devirde olduğu gibi, son 100 yıl içinde ve Cumhuriyet tarihimiz de her türlü acıya ve sıkıntıya katlanan milletimiz, her türlü provokasyonları ve sinsi oyunları bozarak, büyük acılara katlanıp, açılan yaralarını tedavi ederek bu günlere kör, Topal gelebilmesinin, neden ve niçinler’ini doğruları ile milletimize anlatmak,
Aydın ve akademisyenlerimizin öncelikli görevi olmalıdır.
Bu günün dünyasında, bu kadar çok bölünmüş, ayrı Devlet, Cemaat ve Azınlık olarak yaşayan, MÜSLÜMAN TÜRK MİLLET’İNİN dışında başka bir Millet bulunmadığının, neden ve niçinler’ ini doğruları ile milletimize anlatmak,
Aydın ve akademisyenlerimizin öncelikli görevi olmalıdır.
Yıllarca, milletin değerleri ile çok oynanmanın ve ayağa düşürme çabalarının sonucunda, çare olarak sunulan ve hassas bir ortamda, cehaletin esareti içinde hazırlanan birçok senaryonun, neden ve niçinler’ ini doğruları ile milletimize anlatmak,
Aydın ve akademisyenlerimizin öncelikli görevi olmalıdır
Milli değerleri ve Vatanı için canını vermeye hazır, bilimsel gerçeklerden bihaber, eğitilmeyen ve bilgilendirilmeyen gençliği bol bir ülkede yapılan ve yaptırılan birçok sorumsuz işler bahane edilerek, milletin vazgeçemeyeceği değer yargılarını değiştirmeye cüret edilmesinin, neden ve niçinler’ini doğruları ile milletimize anlatmak,
Aydın ve akademisyenlerimizin öncelikli görevi olmalıdır.
Aydın ve Akademisyenlerimizin, fanatizmin esaretinden kurtulup, süratle öze dönüşün projelerini hazırlayıp milletimizin cehalet zincirini kırmasına öncü olamayışlarının neden ve niçinler’ini milletimize anlatmak öncelikli görevi olmalıdır.
Sonuç olarak, Büyük Müslüman Türk Milletinin, değer yargılarının örtüştüğü bütün etnik kökenleri kendisine kardeş bilip, Kürdüyle, Çerkez’iyle, Arnavut’uyla, Arabıyla, Rumuyla, Ermenisiyle ve her çeşit unsuru ile bir bütün olduğunu, Mevlana’ya ve Hacı Bektaşi Veliye yolculuk yaparak, orta çağın karanlık dehlizlerini aydınlatıp insanlığı yeni bir çağ ile buluşturan tarihimizin ibret sayfalarını geleceğe sunup, halkın ruhuna ve vicdanına uygun fikirler üretmek,
Aydın ve akademisyenlerimizin öncelikli görevi olmalıdır.
Türk Milletinin Milli Şairi (Arnavut- Mehmet Akif)’in “Tarih tekerrür ediyor, hiç ibret alınsaydı tekerrür eder-miydi?” sözünden ibret almak da hepimizin öncelikli görevimiz olmalıdır.
Bu büyük Millet, “Leş’in kirletemeyeceği bir derya-Leş’e konmayacak kadar da Şahin” olduğunu tarihe yazdırmış bir millettir. Milletin talihsizliği, tarihini okuyacak ve okutturacak çoğu aydın ve akademisyenin vurdumduymazlığı, keşmekeşliği ve dışa bağımlılığıdır.
HOŞÇA KALINIZ.