Feyzullah Turan

BARIŞA VE HUZURA YELKEN AÇMALIYIZ

Feyzullah Turan

 

Ülkemizin, huzurlu ve mutlu yaşanan bir ülke olmasını arzulayan, siyasilerin ve devlet bürokrasisinin öncelikli yapmaları gereken en önemli şeyin dünyada ve ülkemizde ayrıştırıcı, ikiyüzlü söz ve davranış sergileyen orta oyuncularını iyi tanıyıp, oyuncusuz sahada boş galeye şut atmaktan vazgeçmelidirler.

 

65 yaşımdayım ve yaklaşık 45 yılı aşkın, ülkemizin ve milletimizin sorunlarına, bürokraside, sivil toplumlarda ve siyaset içinde sürekli ilgili duyarak yaşadım. Devlet, siyaset ve sivil toplum ilişkilerini çok fazla iddialı olmasam da çok yakından tanıyan biri olarak, bu üçlünün hiçbir dönemde ülkemiz, milletimiz ve devletimiz için bir yere birlikte yumruklarını vurmadığını, sürekli birbirine çelme takmakla ve biri birinin önüne geçmek, birbirlerini provoke etmek için her türlü dolabı çevirdiklerini gördüm ve şahit oldum.

 

1800’lü yıllarda başlayan, bu başıbozukluk maalesef zaman zaman düzelme yoluna girdi sanılsa da bu güne kadar toparlanamamıştır. Kırım, Çanakkale ve İstiklal harbi yılları, Anadolu’nun yüz binlerce öksüz ve yetimi kucakladığı en acılı yıllarıdır.

 

Yaklaşık 15 yıldır bir fiil siyasetin içinde olan bir siyasetçi olarak, ülkemin ve milletimin menfaatlerini her zaman ön planda tutarak yaşananları gözledim. Her zaman şunu söyledim ve partimin politikaları da aynı yönde cereyan etmiştir.

Siyasi irade, o iradeyi Milletten almaktadır. Bırakalım Milli İradeyi elinde bulunduranlar yanlış da yapsa eleştirelim ama sabır ve saygı gösterelim” Ama, aksine sürekli yanlışlar yapıldı. Eleştiri adına, sokakta sarhoşların bile birbirlerine hitap şeklinden daha ağır ifadeler kullanıldı. Milli ahlakımızda ve kültürümüzde olmayan usullerle birbirlerini alt etmeye çalıştılar.

 

AK Parti 2002 yılında iktidara geldiği günden itibaren, her kesin malumu olduğu çevreler tarafından şamar oğlanı haline getirilmek istendi. Milletin büyük bir çoğunluğunun Cumhuriyetle birlikte çok acılar çektiği ve bu acıları çektirenlerin CHP ve sol zihniyetlerin olduğu, milletin beynine öyle kazındı ki; nesilden nesile daha da aciz-ite edilerek aktarıldı.

Üstüne üstlük, bu acıların büyük bir bölümüne, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ülkenin yetiştirdiği çok değerli insanları ve hukuk da alet edilmiştir. 27 Mayıs 1960 İhtilalını, Rahmetli Başbuğ hayatı boyunca milletin çoğunluğuna anlatamamıştır.

 

2002 yılında AK Parti iktidara geldi ve bu güne kadar da AK Parti hükümetleri Devleti yönetmektedirler.

Konuştuğumuz zaman “Evet Ülkeye çok büyük hizmetler de yapmışlardır” sözleri ile başlayıp her defasında vur abalıya misali her türlü iftira ve baskı uygulanmış, hukuk ve asker zorlanmıştır. Türk bayrakları ellerdeÇankaya’ya İMAM istemeyiz” sloganları atılmış, Mecliste Milletvekilleri o günün derin güçleri tarafından tehdit bile edilmiştir.

 

Bu gün sizlere yapılanlar yanlış olabilir, ama dün sizler nerelerdeydiniz. Dün onlara karşı koyanlar, AK Parti’yi alkışlayanlar bu gün siz nerelerdesiniz. O günlerde biz en ön safta korkusuzca her türlü güce karşı AK Parti’ye yapılan bu haksızlıklara, üç santimlik boyumuz, ummanlar kadar derin ve geniş, cesur yüreklerimizle karşı koyduk. Şehit liderimiz bunun en açık örneğidir. Ama AK Parti’nin yürüttüğü politikalarının da yanlışlarını her zaman söyledik. o günlerde girdikleri yolun çıkmaz bir sokak olduğunu kendilerine lisanî bir dil ile anlattık, söyledik ama dinletemedik.

 

Bu gün gelinen noktada, kardeş olduğumuz komşularımızla iyi ilişkiler yürütemez, yıllardır haçlı zihniyeti ile Anadolu’muza bakanlara söz geçiremez, bu gün paralel dediğiniz ama devletin tüm kadrolarını doldurduğunuz yol ve kan kardeşlerinize söz geçiremez, Milletin yüzde 50’ sinin nefretini durduramaz durumdasınız.

 

İllaki düşünüyorsunuzdur ve “Biz neden böyle olduk” demektesinizdir. Doğruları bulduğunuz halde kabullenmekte zorlanıyorsunuz. Haklı da sayılırsınız. “Damdan düşenin halinden ancak damdan düşenler anlar”

 

Bu günkü tablo öyle acı bir tablo ki; deyim yerinde ise ÇORAP ESKİSİ gibidir. Dünkü dostlar düşman, düşmanlar dost olmuştur.

Ülkemiz hiç bu hale gelmemişti. Kim doğru derseniz, onu bilemem, ben her zaman haddimi bildim. Her zaman büyük resme bakarak konuştum ve yazdım. Hiçbir zaman da iki kardeş arasına asla girmedim.

 

Paralelci olmadım ama en yakınlarımız sözde paralelci, Ak partili olmadım ama öz kardeşlerim AK Partili, CHP’li hiç mi hiç olmadım ama TURANLAR ailesinin tek CHP’li ferdi olan eğitmen bir babanın oğluyum. Gençliğimizde birimiz Ülkü Ocaklarında birimiz DİSK gibi bir sendikada sözde o günlerde savaş veren iki kardeşten biriyim. O günün DİSK yöneticisi ağabeyim bu günün ateşli bir AK Parti ve Sayın Erdoğan hayranı ve savunucusu. Oğlu ise CHP İl yöneticisi.

Ben hiç riyasız hepsini de çok seviyorum.

Anadolu insanının 4/3’ü bu durumdadır beyler. Bu kilimi yakmak isteyenlere izin vermemeliyiz.

 

Ortak akla itibar etmeliyiz. Bu ülke hepimizin ve başka da huzurlu yaşayabileceğimiz bir yerimiz, vatanımız yoktur. Ben iki aydır New York’ta torunlarımla sözde hasret gideriyorum ama ülkemde 3 katı daha fazla olan torunlarıma ve çocuklarıma hasretim. 15 Ocak’ı iple çekiyorum. Torbalı ilçemizin söz misali en kötüsü bile burnumda tütüyor.

 

İnatlaşma kin, nefret ve kan davası tarihimizde hiçbir şeyi çözmemiştir, bu günde çözmeyecektir. 17-25 kartıyla masanın etrafında fır dönenler, o masaya oturmamalıdırlar. Devletle kumar oynanmaz, Milletle aşık atılmaz.

 

Barışa ve huzura yelken açmalıyız.

Cumhurbaşkanımız bu meşaleyi yakmalı, TOROS yaylarındaki çobanımızdan, dünyanın her köşesindeki evlatlarımıza kadar aydınlatmalıdır.

Dimyat’a Pirince giderken evdeki Bulgur’dan olmayalım

ALLAH’A EMANET OLUNUZ

Yazarın Diğer Yazıları