13 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidar var. Hangi köşeye uzansak her köşeden bir şikâyet dinliyoruz. O kadar çok muhalefet eden var ki; sanki seçim olsa iktidar partisi sıfırlanacak. Ama benim milletim o kadar derin bir ruh ve vicdana sahip bir millet ki; Tarih boyunca kendini öyle veya böyle korumasını bilmiştir. 1 Kasım seçimlerinde de bunu ispatlamıştır. Kendisini akılsız ve boş göreni asla affetmemiştir.
Kim ne derse desin, ben bir Türk, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Müslüman Türk Milliyetçisi olarak toprak ve Irk Milliyetçiliğine her zaman karşı oldum. Eğer biz bu bilgi çağında dünyada yoksak, en yakın komşularımızın ve İslam dünyasının sorunlarında yoksak, eğer kültürümüzü ve zenginliğimizi dünyaya kendimiz taşıyamıyorsak iyice küçülmeye ve sonunda da yok olmaya mahkûmuz demektir. Benimde kendime göre sıkıntılarım ve çekincelerim olsa da ülkemin geleceği, Ortadoğu’nun bu günkü durumunda çok daha önemlidir.
Şemsiyesiz dışarı çıkıp sağanak yağmur altında kalmak aptallık değilse, kendine ihanettir.
Düşünüyorum;
13 yıldır ülkeyi yöneten zihniyete karşısınız, yönetimini beğenmiyorsunuz, hırsızlıkla, yolsuzlukla, bölücülükle suçluyorsunuz. Ülkenin yönetiminden gitsin diye halka 5 dönemdir seçimlerde yalvarıyorsunuz. Milletin çoğunluğu 7 Haziran 2015 Genel seçimlerinde, “Size bir fırsat verdik gelin yönetin ülkeyi” diyerek elinize bir kor uzattı, ama siz o koru tutmaya korktunuz. Yakan ateşini gördünüz ama aydınlatan ışığını göremediniz veya görmek işinize gelmedi.
1 Kasım da bir daha o el uzanmadı. En büyük ceza da Sayın Bahçeli’nin partisine kesildi.
Ne yaptı Sayın Bahçeli; Üç Partinin bir araya gelip hükümet kurma iradesini yok etti. Suriye cehenneminden korkuluyordu, Emperyal güçlerin ülkeyi böleceği, AK Parti’nin ülkeyi ekonomik ve sosyal olarak batışa götüreceği haykırılıyordu. En çok da Devlet Beyin iddialarıydı…
Peki, ne oldu 7 Hazirandan sonra;
Biri Türk milliyetçiliği biri de Kürt milliyetçiliği iddiasında bulunan iki parti, PKK ve Ülkücüleri, yukarıda saydıkları felaketlerden çok daha ülkemiz için tehlikeli gördüler ki; CHP’nin yaklaşımlarına kulaklarını tıkadılar.
Sayın Bahçeli, daha seçim akşamı 1 Kasım seçimlerini hararetle işaret etmiştir. Meclis Başkanlığı’nı 3 parti seçip meclisi çalıştırma imkânları varken bunu da engellemiştir.
Şayet Sayın Bahçeli’nin dünkü gurup konuşmasında söyledikleri doğru ise, PKK ülkemiz için 3. sınıf bir tehlikedir. Başbuğumuz, Sayın Erdal İnönü’nün hükümetine, PKK’ya rağmen güvenoyu veren bir liderdi. Hiçbir zaman kavgayı, değil diyalogu önceleyen bir siyasetçiydi. MHP kendi içinde, 7 Haziran ve 1 Kasım arasında yıllardır kendilerini her yer ve zamanda ispatlamış değerli yönetici ve milletvekillerini diskalifiye etmiştir. Ülkücü kardeşlerim bunları nereye koyabilirler.
Sayın Bahçeli’nin söyledikleri doğruysa, birilerinin koltuğu, ülkenin geleceğinden çok mu? Daha önemlidir.
Millete rağmen politika yapılamayacağını, milletin ruh ve vicdanını tanımayanların siyasette başarılı olamayacağını ömrünü köyde geçirmiş 70’lik Mehmet emmi bile biliyor, ülkeyi yönetmeye talip olanlar ya anlamıyor ya da anlamak işlerine gelmiyor.
Salı günkü MHP’nin gurup toplantısında konuşulanlar inanıyorum ki; ülke insanımızın yüzde 65’ini ziyadesiyle üzmüş, kalan yüzde 35’ini de düşündürmüştür.
Gel de sen düşünme, şeytan bunun neresinde?
Ülkemizin Cumhurbaşkanına ve Başbakanına söylenecek siyaseten hiçbir söz ve eleştiri de bırakmamışlardır.
Pazarınız bereketli olsun beyler. İşe bak ne kadar enteresan, 2007 yılında Kongreye sokmadığı Sayın Ümit Özdağ silahını kullanmayı düşündüğü bile söylenen bir Bahçeli görüntüsü kaldı ortada.
Dürüstlüğü, Bey efendiliği, Devlet adamlığı vb. sıfat hakları bende saklıdır. Ama siyasette, ülkeyi ve dünyayı okumada, halkın ruh ve vicdanına girebilmede puanı epey düşük olan bir Genel başkan.
Halkın deyimiyle “Kel başa şimşir tarak”
Bu davanın liderinin iki evladını ve eşini MHP’nin içinde tutamayan bir Genel Başkanın Ülkücülere ve Milliyetçi harekete lider olamadığı halkın dilinde pelesenk olmuştur.
Futbol deyimi “Atamayana atarlar” halkın dilinde
Sayın Erdoğan’a ve AK Parti’ye hakaret ederek oy alınamayacağını 1 Kasım’da anladığını düşündüğüm Sayın Bahçeli’nin, önceki günkü grup konuşması beni iyiden iyiye hayal kırıklığına uğratmıştır.
Adalet, Anavatan, Doğru Yol Partililer, 1961’e rağmen Alparslan Türkeş’i sevdiler, çocukları ve torunları ise o mübarek insanı Başbuğ yaptılar. Ateistlerin ve aşırı solcuların dışında kalan CHP’liler de Milliyetçi Hareket Partisi Genel başkanı Türkeş’e her zaman saygı duyup güvenmişlerdir.
“Babasına söverek evladını kazanamazsın” Bu bir Türk Atasözüdür. Tabi ki; anlayana…
ALLAH’A EMANET OLUNUZ