1968 yılında Abraham Maslow adındaki bilim insanı, ihtiyaçlarımızı beş grupta toplamış ve onları öncelik sırasına göre sıralamıştır. Ona göre, ihtiyaçlar bu öncelik sırasına göre adım adım ortaya çıkar. Önce birinci basamaktaki ihtiyaçları hissederiz; sonra ikinci basamaktakini, sonra bir sonrakini… Sıra sıra, her bir basamaktaki ihtiyaçlar karşılandıkça, bir sonraki basamakta yer alan ihtiyaçlarımız da gün yüzüne çıkar. Bir başka deyişle, Bir önceki basamaktaki ihtiyaçlarımız belli ölçüde doyurulmadan bir sonraki basamaktaki ihtiyacı hissetmeyiz. Gelin bu ihtiyaçlara daha yakından bakalım.
İhtiyaçlarımız beş temel basamakta sıralanmıştır:
- Birinci basamakta en temel ihtiyaçlarımız yer almaktadır. Bunlar her türlü fiziksel ihtiyaçlarımızdır. Bu temel fiziksel ihtiyaçlarımız belli ölçüde doyurulmadan ikinci basamağa geçmek mümkün olmamaktadır. İstisnai durumlar hariç karnı aç olan biri açlığını gidermek dışında başka bir şey düşünemez.
- İkinci basamak güvenlik ihtiyacımızın basamağıdır. Birinci basamakta az çok karnını doyuran insan, ikinci basamakta başını sokabileceği bir yer arar; kendisini tehlikeli gördüğü her şeyden korumaya çalışır. İnsan kendisini güvende hissettiğinde üçüncü basamaktaki ihtiyaç ortaya çıkar.
- Üçüncü basamakta sevgi ve ait olma ihtiyacı vardır. Karnı tok, sırtı pek olan insan yakınlık arayacaktır. Arkadaş, dost, eş, çocuk, aile… İnsan sevilmek ve sevmek ister; bir gruba ait olma ve yakınlığını sürdürme ihtiyacı vardır. Seven, sevilen insan dördüncü basamaktaki ihtiyaca hazırdır.
- Dördüncü basamakta saygı ihtiyacı yer alır. Karnını doyurmuş, güvenliğini sağlamış, sevmiş, yakınlık hissetmiştir. Bunlar da yetmez insana. İhtiyaçlar devam eder. İnsan bu kez de varlığıyla ve yaptıklarıyla değer görmek, takdir edilmek Kendisine saygı duymaya ve başkalarının da kendisine saygı duymasına ihtiyacı vardır.
- Beşinci basamak, ihtiyaçlarımızın son basamağıdır. Bu basamakta kendini gerçekleştirme ihtiyacımız yer alır. Kendimizi gerçekleştirme ihtiyacımız, gerçekte kimsek o olmak, sahip olduğumuz bütün potansiyeli iyi yönde kullanabilmek; bir başka deyişle varlığımızı bütünüyle ortaya koyabilmektir.
Hangimiz, hangi basamakla uğraşıyor olursak olalım, yaşamımız devam ettiği sürece ihtiyaçlarımız bitmez. Bazılarında takılı kalmaz; içimize kulak verirsek ihtiyaçlar bizi geliştirir. İhtiyaç hissettikçe güdülenir, onları karşılamaya yönelir, ihtiyaçlarımızı karşıladıkça doyum hissederiz; ta ki yeni bir ihtiyacımız ortaya çıkana kadar.
Anlam veremeyiz bazen bazı insan davranışlarına… Nasıl sorumsuz davranabildiklerine, saygınlıklarını ikinci plana nasıl atabildiklerine, sevgi hissedemeyişlerine; hatta bazen her şeyi ikinci plana atarak karnını doyurmak için ona ait olmayan bir şeyi alabildiğine. Hak verelim vermeyelim, ama unutmayalım ki insan karnını doyuramazken saygınlık düşleyemez. Sevgi görmeden değerli hissedemez. Kendini güvende hissetmeden ondan varlığını bütünüyle ortaya koyması beklenemez.
Bir dünya olsa ki… Kimse aç olmasa, sıcacık olsa bütün yuvalar… Tanımadığımız insanları bile sevsek örneğin; üzülsek canları acıdığında, değer versek kendimize de, başkalarına da, yaptıklarımızı beğensek, güvende hissetsek her birimiz… Gönlümüzce gezmek istiyorsak para sıkıntısı çekmeden gezebilsek, müziğin hangi dalıyla ilgileniyorsak bütün yeteneğimizi kullanıp onu geliştirebilsek, sevdiğimiz işi doyasıya yapabilsek, korku duymadan olduğumuz gibi yaşayabilsek, kendimizle ve dünyayla sımsıkı bağlar geliştirebilsek… Bir dünya olsa ki… Her birimiz bütün varlığımızla kendimizi gerçekleştirebilsek… Coşkuyla, neşeyle gülebilsek…