Büyüklere karşı saygılı olmasını beklediğimiz çocuklarımıza acaba biz yetişkinler, anne ve babalar saygı gösteriyor muyuz? Saygı göstermeyi sadece yaş ve mevki olarak bizden büyük olanlara gösterilir diye bir bilince mi sahibiz? Sizce insanlar hangi yaşta olursa olsun, hangi bilgi ve beceriye sahip olursa olsun saygı görmeyi hak ediyor mu? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Saygı dediğimizde ben bunu iki bölümde ele alacağım.
.1- Bireyin, kendisine gösterdiği saygı ( Benlik saygısı yada öz saygı)
2- bireyin, diğerlerine gösterdiği saygı.
Saygı, bizim kendimizle kurduğumuz ilişki ve diğerleri ile kurduğumuz ilişki açısından çok önemlidir. Hayatımızın mutlu, üretken, sağlıklı ve başarılı geçmesi için temel olan yapı taşlarından birisidir. Bireyin kendisine gösterdiği saygıya biz, benlik saygısı ( öz saygı) diyoruz. Nedir benlik saygısı, nasıl oluşur ve gelişir?
Benlik Saygısı: kişinin kendini değerli, etkili, yeterli, başarılı hissetmesi, kendini sevmesi ve kabul etmesidir. Kendisini beğenilmeye ve sevilmeye değer görmesidir. Değerlilik, yeterlilik, yapabiliyor olma duyguları benlik saygısının temel ögeleridir. Benlik saygısının temelleri çocukluk döneminde atılır, çocuğun sağlıklı bir gelişim göstermesinde önemlidir. Bir çok aile çocuklarının sağlıklı benlik saygısı olmasını ister. Ülkemizdeki eğitim kurumlarının amaçlarında da, öğrencilere benlik saygısı kazandırmak ve artırmak yer alır.
Benlik saygısının temellerinin bebeklik ve erken çocukluk döneminde atılmaya başlandığını söyleyebilirim. Yaşamın ilk yıllarında bebekler, gülümsediklerinde ve çığlık attıklarında, yetişkinlerin kendilerine anlaşılır şekilde tepki verdiğini gördüğünde, sevildikleri ve değer verildikleri hissini öğrenirler. Çocuklar, sevgi hislerine, kendilerine bakıldığı için kabul edildiklerini, sevildiklerini öğrenirler. Genç çocuklar temel ihtiyaçlarını karşılayan ve kendilerinden hoşlanan ailelerine ve diğer yetişkinlere güvenmeyi öğrendiğinde, çocuklar kademeli olarak arzulanma, değer görme ve sevilme duygularını hissederler. Benlik saygısı kavramı öğrenilmiş bir yaşantıdır, yaşam boyu devam eder. Kişinin kendisi hakkındaki yargısı, başkalarının onu olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirmesinden çok daha önemlidir. Benlik saygısı yüksek olan kişilerin;
-Fizik sağlıkları daha iyidir.
-Sosyal ilişkilerden zevk alırlar
-Bağımsızlığa değer verirler.
-İletişim becerileri daha iyidir.
-Yaşamlarının kontrolüne sahiptirler
-İş yaşamında çoğunlukla başarılı kişiler olurlar.
Küçükken anne-baba ve kardeşlerin, daha sonra öğretmenlerin ve arkadaşların tepkileri benliğin oluşumunda çok belirleyicidir. Bizim için önemli kişilerin bizi beğenip beğenmemeleri, bizimle övünmeleri yada bizden utanmaları, bu kişilerin hakkımızda söyledikleri benliğin alacağı şekli etkiler. Hiç kuşkusuz ki benlik saygısı, bireyin en fazla değer verdiği anne ve babası tarafından değer görmekle ilişkilidir. Anne ve babasının ittiği ,değersiz bulduğu, umursamadığı bir çocuğun kendisine saygı beslemesi beklenemez. Benlik saygısı düşük olur. Bu kişide çevresindekilerin onu sevmediği ve değer vermediğine inanır. Yaşadığımız her yaşantı, başımızdan geçen her olay benliğe bir şey katar. Yani benlik saygısı anne-baba etkisi, sosyal, psikolojik, fiziksel görünüş, çevresel ve kültürel faktörlerden etkilenir.
Mükemmellik beklentisi içinde olan, çocuğa sınırlar koymayan yada koyduğu sınırlar konusunda tutarsız davranan, çocuğu dinlemeyen, çocuğun davranışı ile ilgili olumlu geri bildirim vermeyen, çocuğu reddeden, çocukları belli bir kalıba sokmaya çalışan, ertelemeyi destekleyen ve izin veren anne babaların, çocuklarda düşük benlik saygısına neden olduklarını araştırma sonuçları göstermektedir.
Çocuklar kendilerini sevenleri değil; kendilerine saygı duyanlara saygı duyarlar. Çocukluk döneminde başlayan bu saygı duyma davranışı yetişkin olduğunda da devam eder. Saygı göstermediğimiz bir çocuktan saygı bekleyebilir miyiz? Çocuklara saygı göstermek, bir durum karşısında aynen bizim gibi hissedip düşünemeyebileceğini, bizden farklı kendine özgü duygu ve düşünceleri, ihtiyaçları olabileceğini kabul etmektir. Kendi ihtiyaçlarımızı hemen dayatmak yerine, her iki tarafı da memnun edecek ortak nokta bulma konusunda istekli olduğumuzu hissettirebilmeyi kapsamaktadır. Bir çocuğa saygı gösterilip gösterilmediğini anlamak için beden diline, ilişki kalitesine, kullanılan sözlere, bir problem olduğunda bunun nasıl çözülmeye çalışıldığına bakılabilir.
Olumsuz içerikli sözlerde çocukta saygı hissinin gelişmesini engeller. Çocuğu eleştirmek, küçümsemek, dalga geçmek, küçük bir başarısı ile övünüyorken bunun önemli olmadığını hissettirecek ifadeler kullanmak, normalde düşünüp yapabileceği günlük işleri o yapamazmış gibi her defasında söylemek, bir problem olduğunda önce bunun nedenlerini anlamaya çalışmak yerine, kendi isteklerini ve düşüncelerini dayatmak; çocukta anlaşılmama, değer görmeme, duygu ve ihtiyaçlarına saygı duyulmadığı hissini yaratır.
Sevdiğiniz bir arkadaşınıza nasıl değer veriyor ve saygı duyuyorsanız, çocuğunuza da aynı şekilde davranabilirsiniz. Çocuğunuzla ilişkinizde “Lütfen, rica ediyorum, özür dilerim, teşekkür ederim, üzgünüm” gibi ifadeler kullanmanız aradaki saygıyı artırır. Unutmayın ki çocuğunuza saygı göstermeniz çocuğunuzun da size saygı göstermesini sağlayacaktır. Çocuğunuz almadığı bir şeyi başkalarına da veremez. Ailede kazandığı saygı görme ve saygı gösterme bilincini, yaşamının her döneminde çevresine, diğer bireylere göstererek yol alır.