Dolayısıyla bir zatın dediği gibi- iman bir tuba (cennette bir ağaçtır) ağacının çekirdeğini taşıdığı halde, küfür ve inkar zakkum ağacının tohumunu saklıyor. Gerçek sadet ve selamet ancak imanda ve İslamdadır.
Kişi için bu kadar önemli olan iman nedir? Tarifi nasıldır? Sorunun cevabına gelince; iman sözlük anlamı bir şeye yönelmek, bir şeye kast etmek, bir şeyi tasdik ve doğrulamaktır. Dindeki anlamı ise şöyledir; Allahın varlığına ve birliğine inanmak, son peygamber ve aynı zamanda sevgili peygamberimiz Hz. Muhammedin (AS) bize bildirdiği, bize haber verdiği bütün emir ve yasakların hak ve gerçek olduğunu kabul edip, bunu kalbi ile tasdik, dili ile ikrar etmek (söylemek) tir.
Yani lailahe illallah Muhammedün Resülullah, cümlesini kelime-i tevhid tasdik etmekten ibarettir.
Zaten Müslüman olmak isteyen bir şahsa, ilk öğretmemiz gereken şeyde budur. Aynı zamanda İslam binasının anahtarı bu kelimedir. Cennete giriş vizesi de budur. Dolayısıyla kişi hem Allahın varlığına ve birliğine inanacak, hem de Allah’ın kulu ve son elçisi Hz. Muhammet (AS) Mustafa’ya iman edecektir. Bunlardan birine iman edip, diğerine inanmamak geçerli bir iman olmadığı gibi, mümin ve Müslüman olarak nitelendirmekte mümkün değildir. Zira ileriki haftalarda sırası gelince anlatacağım gibi Cenabı Hak Kuranı Kerimde bunu şart koşuyor. Mesela bir ayeti kerimede
“Deki eğer Allahı seviyorsanız bana uyunuz.”
Aliimran 31 onun için son zamanlarda bazı zevatların bir kimse Allaha ve ahiret gününe iman ettikten sonra cennete girer Hz. Muhammed’e iman etmek şart değildir, sözü doğru değildir. İslam nazarın da hiçbir değeri yoktur. Onların kendi şahsi görüş ve kuruntularıdır.
Soru; imanın sahih ve makbul olmasının şartları nelerdir?
Cevap: a) İman ümitsizlik halinde olmamalıdır. Önceden iman etmemiş olan bir insanın, ölüm anında azabı görünce inanmasının hiçbir faydası yoktur. Firavunun denizde tam boğulmak üzere ikan “bende Musa’nın ve Harun’un Rabbine inandım.” Demesi gibi.
- b) Amentü cümlesinde geçen imanın şartlarının tümüne inanması gerektirdiği gibi, kurandaki tüm emir ve yasaklarına da inanması gerekir. Dinin tüm emirlerine inandığı halde, namazın farziyetini inkar eden veya içkinin haram olduğunu kabul etmeyen bir kimse, mü’min ve Müslüman sayılamaz. Yani iman bir bütündür. Tecezzi ve parçalanmayı kabul etmez.
Kur’an’da “siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz. Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvalık, kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.” (bakara 85)
- c) Dinin hükümlerin hepsinin güzel olduğunu kabul etmelidir. Dini hükümlerden birini beğenmemek veya hafife almak, imanın yok olmasına sebep olduğu gibi iki dünyada da rüsvalık söz konusudur. Rabbim hepimizi inananlardan eyleyip cennetine dahil etsin.