Bu konuya nereden temas etme ihtiyacı hissettim? Elbette Selman Günaydın’ın AK Parti İl Başkan Yardımcılığına getirilmesinden söz ediyorum. Sevgili Selman henüz çok genç… Ona tevdi edilen görev ise çok büyük. AK Parti İzmir il yönetimindeki imza yetkisine sahip 2 kişiden biri artık. Partili partisiz herkesin takdir edeceği bir durum bu. Kendisini tebrik ediyorum.
Aslında son dönemde bu tür gelişmelere alıştık. Atilla Kaya’dan sonra Torbalılılar bir bir önemli mevkilere gelmeye devam ediyor. Hem siyasette hem bürokraside sevindirici haberler alıyoruz. Kaya ve Selman Günaydın’ın yanı sıra Ömer Günaydın için de bir parantez açmak gerek. Selman Günaydın’ın abisi olan Ömer Günaydın’ı tanımayan yoktur. Atilla Kaya’nın başdanışmanıdır kendisi.. Kolay değil, müthiş bir enerji ve fedakarlıkla çalışıyorlar.
Cenk Sarıgöl de ilçenin göğsünü kabartanlardan. Uzun yıllardır TBMM çatısı altında önemli görevlerde bulunan Sarıgöl, kısa süre önce Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Bakanlık Müşavirliğine atanmıştı.
Milletvekilliğine seçildiğinde “Torbalı’nın evlatları, üst düzey bürokrat olacak” söylemi ile ilçede heyecan yaratan AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya’nın ifadeleri bir bir hayat bulmuştu. Bu ifadelerden kısa süre sonra TÜRKSAT Genel Müdürlüğü’ne Torbalılı Cenk Şen atanırken, kısa bir süre sonra da Çaybaşılı Şerif Kaçmaz, İzmir PTT Baş Müdürlüğü görevine atanmıştı. Geçtiğimiz yıl güzel bir haber de Manisa’dan gelmişti. 1959 yılı Özbey doğumlu olan; ilk, orta, lise eğitimini Torbalı’da tamamlayan PTT Manisa Başmüdür Vekili Bilal Özlü, PTT Manisa Başmüdürlüğüne atanmıştı.
Mücadele ailede başlar
İlçemizde son yıllarda artan uyuşturucu bağımlılığı insanları hiç tahmin edemeyecekleri bir kötü sona sürüklüyor. Özellikle uyuşturucu madde kullanım yaşının düşmesi tehlikeyi gözler önüne seriyor. İlçede de son dönemlerde görülen uyuşturucu vakaları özellikle aileleri ciddi anlamda tedirgin ediyor. Bu tuzağa düşmemek için ailelere önemli görevler düşüyor. Aileler çocuklarını küçük yaşlardan itibaren sürekli izlemelidir. Ama bunu çocuğa yansıtmadan ve sıkmadan. Aksi takdirde çocuklar ters tepki verebilir ve daha da uzaklaşabilir. Arkadaş çevrelerini araştırıp kimle arkadaşlık edip etmeyeceği konusunda oturarak anlatılmalıdır. Öğüt vermek yerine arkadaş gibi konuşmalı ve anlamaları sağlanmalıdır. Maalesef aileler zor kullanarak üstesinden gelmeye çalışıyor ancak bu son derece yanlış.
Duygusal çocuklar bu süreçte daha fazla kırılgan ve meyilli olabiliyor. O yüzden yaklaşırken hassas olunmalı. Tedavisi uzun bir süreç ve bağımlı olan kişi tedaviyi istemesi gerekir.
Aynı zamanda tedavi olup tekrarda aynı çevreye bırakılan insanlar yine kullanıma başlayacaktır. Tedavi ile birlikte psikolojik destek almak şart. Aileler lütfen çocuklarına destek olsunlar ve onları bu süreçten kurtaracakları kişinin yine kendileri olduğunu bilsinler.
İnternete ulaşamama korkusu
Özellikle gençler arasında daha sık karşılaşılan cep telefonundan mahrum kalma korkusu, yani nomofobi ile internetsiz kalma korkusu olarak tanımlanan “netlessfobi” günden güne artıyor. Batı’da intiharlara yol açan, Türkiye’de de giderek yaygınlaşan nomofobi ile netlessfobi, akıllı telefon ve internete ulaşma imkânlarının artmasıyla endişe verici bir boyut kazandı. Akıllı cihazların yoğun ve kontrolsüzce kullanılmasının sosyal ve psikolojik anlamda olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bağımlı olmuş bireylerde cep telefonundan ve internetten uzaklaşmanın endişeye yol açıyor. Hastalık beyni tembelleştirip hayal kurmayı da engellerken birey uzun vadede hayal kurmayı unutuyor. Hayal endüstrisi dediğimiz sinema, televizyon gibi unsurlar, fazla muhatap olmaktan dolayı kişide hazır ilgi alanları oluşturuyor. Birey bu defa önüne hazır geleni tüketmeye alışıyor, böylece çalışmayan tembel beyinler ortaya çıkıyor. Yaşın ilerlemesiyle birlikte olumsuz sonuçlar doğurarak Alzheimer gibi sonuçlar doğurabilir. Özellikle erkek çocuklar bilgisayar başında oyun oynayarak çok vakit geçiriyor.
Aileler bu konuda çocuklara telkinde bulunsunlar yoksa önüne geçilemeyecek sonuçlar doğurabilir.