TEMMUZ ayına kadar bu gazetenin arka sayfasında günlük yazılar kaleme almaktaydım. Hemen her gün farklı konularla alakalı yazılarımız Büyük Torbalı okuyucuları ile buluşuyordu. O dönem, İlçe dışından olmasına rağmen çok enteresan bulduğum bir konuyu da, okurlarımızla paylaşmıştım. Tire Devlet Hastanesi’ndeki bir doktorun alkol almadan hiçbir ameliyata girmediğini yazdım. Dikkatli ve aklı başında meslektaşlarımız bilir; bu gibi netameli konuları yazarken çok temkinli olmak deyim yerindeyse kılı kırk bir yarmak gerekir. Yoksa başınız fena halde derde girer. Çok yüklü miktarda tazminat ödemekle yüz yüze gelebilirsiniz. Ben de, Tire Devlet Hastanesi’nde cereyan eden o garipliği yazmadan önce oldukça detaylı bir araştırma yaptım. Dışarıdaki kişilerin tanıklığıyla yetinmeyerek hastane içinde çalışan iki kişinin de, bilgisine başvurdum. İyice emin olduktan sonra da,olayı gazeteye taşıdım.Yazının burada yayımlanmasından bir ay sonra Torbalı Cumhuriyet Savcılığı’ndan telefon ettiler. Savcının ifademi almak üzere beni adliyeye beklediğini söylediler. Savcılığa gittiğimde Tire Devlet Hastanesi Başhekimi’nin Büyük Torbalı’da çıkan o köşe yazısı nedeniyle beni şikâyet ettiğini öğrendim. Aynı Başhekim’in, ameliyata alkollü giren doktorla alakalı olarak hastanede soruşturma başlattığını da, savcılıkta öğrendim. İş epey ilginçleşmeye başlamıştı. Ben, köşe yazısını bir doktor ile alakalı yazmıştım. Şikâyete doktor değil de, Başhekim gelmişti. Üstelik aynı Baş Hekim şaibe altındaki doktorla alakalı olarak idari soruşturma başlatmıştı. Savcı Bey, sağ olsun savunmam esnasında bana karşı son derece anlayışlı bir tavır sergiledi. Zaten o da, durumun garabetini anlamıştı. Dün ev adresime, kovuşturmaya yer olmadığına dair bir evrak geldi. Yani Savcılık, olayın mahkemeye intikalini gereksiz görmüş ve takipsizlik kararı vermiş. Bizim soruşturma böyle kapandı da, Tire Devlet Hastanesi’ndeki soruşturma acaba nasıl neticelendi? Sayın Başhekim arayıp bu konuda bize açıklama getirirse fena olmaz.
Fabrikalar işçiye ne yediriyor?
Yemek sektöründe (catering) çalışan bir arkadaşlarımla sık sık muhabbet ediyorum. Bu muhabbetler bana, sektör hakkında enteresan ipuçları veriyor. 200-300 işçinin çalıştığı yerlerde işletmelerin yemeği ucuza getirmek için neleri gözden çıkardıklarını öğrenmek doğrusu çok hoş bir deneyim değil. Mesela bu arkadaşım geçenlerde epey hacimli bir firma ile yemek konusunda pazarlık etmiş. Tablot başına 4 lira gibi bir fiyat sunmuş. Ancak o büyük firma 3 liraya söz kesmek istiyormuş. Bizim arkadaş, “Maliyeti kurtarmaz, hem haftada iki gün etli yemek istiyorsunuz hem de bu fiyata istiyorsunuz, bu imkânsız” demiş. Bunun üzerine fabrikanın ileri gelenleri “Yemeğin içine ne kattığın bizi ilgilendirmez; sen bize bu fiyattan ver yeter.”demişler. Arkadaşın bana söylediğine göre o fabrikanın müdürleri vs. fabrikanın yemekhanesinde asla ve kata yemek yemezlermiş. Ne kadar ilginç değil mi? Sakın bunun nedeni fabrikaya giren yemeğin içindeki malzemeden haberdar oldukları için olmasın?
Torbalı domatesi için yolun sonu mu?
Geçtiğimiz günlerde Torbalı Ziraat Odası Başkanı Yılmaz Girgin ile ve Çiftçi Malları Koruma Derneği Başkanı Mehmet Soykan ile görüşme imkânımız oldu. Laf dönüp dolaşıp domatese geldi. Yılmaz Başkan’a domates festivali meselesini sordum. Kendisi de gayet açık bir şekilde “Torbalı’da domates festivali yapsaydık domatesin haline hep birlikte ağlardık. Bu sene mevsimsel şartların yardımıyla ve çiftçinin damlama sulamaya geçmesiyle rekolte yüzde yüz arttı. Ama fabrikalarda bu kadar domatesi işleyecek kapasite yok” dedi. Yılmaz Başkan, gelecek sezondan itibaren domatesin makinalarla toplanacağını bunun da beraberinde domatesi işleme konusunda büyük sıkıntılar getireceğini ön görüyor. İşçilerin beş günde topladığı domatesin üç saatte toplandığını düşünün. Haliyle fabrikaların önünde büyük kuyruklar oluşacak, dolayısıyla domatesin çoğu işlenemeden dökülecek. Mehmet Soykan ise, “Domatesin tokat yemesinden daha doğal bir şey yok. Ovada yer gök domates, müthiş bir arz fazlalığı var. Torbalı’daki fabrikaların işleyebileceğinin çok üzerinde domates ekildi.” dedi. Evet; ilçedeki domates üretimi bu sezon sağlam bir darbe yemişe benziyor. Ancak asıl felaket önümüzdeki yıllarda kendisini göstereceğe benzer. Önlem almak ve çiftçiyi uyarmak gerekiyor.
Galatasaraylılar Bekir’i arıyor!
Torbalı’da Galatasaraylılar Derneği kurulmuş, Bekir Özel isimli genç bir arkadaş da “Başkanlığı ben yaparım.” demiş. Lig bitiyor ama Galatasaray Derneği’nde henüz bir numara yok. Fanatik taraftarlar sürekli bana mesaj gönderip, “Bizim derneğin Başkanına ulaşamıyoruz; kendisi bizlere sezon başlamadan bir dernek lokalimiz olacağını söylemişti. Fenerbahçe’ye transfer olmuş olabilir mi?” diyorlar. Valla, ben medyada öyle bir transfer haberi görmedim. Yalnız, Bekir Özel’in bu saatten sonra meydana çıkıp konuya açıklık getirmesi şart. Torbalı’daki aslanlar öfkeli ve kırgın.