Kubilay Kaplan

Baharin gelisi

Kubilay Kaplan

HAFTANIN yorgunlugunu atmak, biraz da insanlardan uzaklasmak için sabahin erken bir vakti attim kendimi daglarin kucagina.
Içimde fisildayan uysal bir ses “Deli adam! Bugün senin tatilin uyusana biraz” diyordu.
Hep tabiata asik tarafimsa “ne yapacaksin uyuyup ta, simdi tam zamanidir bahar’in saçlarina dokunmanin, kalk daglara gidelim” diyordu.
Bu iki ses bir ara dimagimda çarpistilar sonra “kalk gidelim” diyen ses digerine galip geldi.
Karar verilmisti, gidecektik.
Bir sirt çantasi, biraz su, biraz azik ve bir fotograf makinesi düstüm yola.
Dagin eteginde beyazli kirmizili laleler karsiladilar beni ilik bir bahar tebessümüyle.
Son yagmurlardan sonra çimenden bir hali serilmisti yollara.
Heyecanli ve dinç adimlarla tepeye dogru yürümeye basladim.
Tepeye çikan patikayi takip ettikçe küçülmeye basladi asagidaki dünya.
Ilerideki karayolunda akan arabalar telasli ugurböceklerini andiriyordu.
“Iste sonunda özgürüm, birkaç saatligine olsa da tamamen hür’üm” diye düsündüm.
Kendimi bir kaya parçasi, bir agaç, akan bir su gibi duyumsuyordum.
Tabiat denizinin tam içine düsmüs ve o denize gark olmus gitmistim.
Deniz ve ben bir olmustuk artik.
Durup durup fotograflarini çektim agaçlarin ve lalelerin.
Yagmur suyunun sisirdigi kaya içlerine yuvalanmis su kaynaklarindan oluk oluk akan tatli ve serin suyu içtim kana kana..
Bir su birikintisine düsmüs, kurtulmak için debelenip duran bir kara fatma’yi kaldirip koydum topragin üzerine..
Tirtikli ayaklari yere eger degmez saga sola yalpa vurarak agir aksak yürümeye basladi otlarin ormaninda.
O da görmeliydi topraktan kabaran gücün nelere kadir oldugunu..
O da görmeliydi erken baharin efsunlu güzelliklerini.
Kara fatma’nin bir bahar daha yasamasina yardimci oldugum için,tabiatin bu küçük parçasina, küçük bir iyilik yaptigim için daha bir hevesle yürüdüm dagin bagrina..
Yarim saat yürüdükten sonra tepenin kuzey kismina konuslandirilmis bir yörük çadirinda bir çay molasi vermek icap etti.
Bu daglarda dogan ve bu daglarda ömür süren yasli bir kari kocaya konuk oldum.
Zaten yolum ne zaman bu taraflara düsse yanlarina ugrayip hallerini hatirlarini sorardim.
Sac ayaginda yanan çam odunlari kaynatiyordu çayimizi.
Ben onlara asagidaki dünyanin havadislerini anlattim onlar bana yukarinin hallerinden bahsettiler.
Bir hafta önce yagan deli yagmurdan, çadirin diplerine kadar sokulan tilkilerden, domuzlardan, keçilerin basina gelen tatsiz hadiselerden bahsettiler.
Asagiya pek inmeyen bu insanlar zamanin bir kisminda donmus gibiydiler, tabiatin bagrinda yasamis olmalari onlarin insan tarafini daha bir meydana çikarmisti.
Sözleri, sohbetleri hatta düsünüs biçimleri bile farkliydi.
Çam agaçlarini yarip, üzerimize üzerimize esen serin rüzgar da sohbetimize katiliyor gibiydi.
Etrafimdaki güzelliklere bir kere daha baktim.
Tabiat beni kendime getirmisti.
Atesin basinda oturan yörüklere “Nihayet Bahar Geldi” dedim.

Yazarın Diğer Yazıları

Çerez Bildirimi

Sitemizde, daha yüksek bir kullanıcı deneyimi sunmak ve deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla, Gizlilik Politikası, Çerez Politikası ve KVKK Aydınlatma Metni sayfalarında belirtilen maddelerle sınırlı olmak üzere ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde çerezler kullanıyoruz.