Günün sözü “Gaz verenler akıl verse, tımarhanelere gerek kalmaz.” Kubilay Kaplan
Sürekli olarak ilçe gündemini yazdığımdan mıdır,nedir rüyalarım bile acayipleşti şu sıralar. Sizlere geçen gece gördüğüm bir rüyayı nakledeyim istiyorum.Böylece belki bana hak verirsiniz değerli okuyucular.Rüyamda; TorbalıJandarma Komutanlığı’nın hemen önünde uzanan İZBAN üst geçidine doğru ilerlemekteyim. Ama köprüye doğru yaklaştıkça şaşırıyorum. Çünkü insanlar, artık o köprüden yürüyen merdivenler vasıtasıyla geçiyorlar. “İşte!” diyorum “sonunda bu işe aklı başında bir çözüm getirilmiş.”Böyle düşüncelerle ben de gıcırgıcır görünen yürüyen merdivene atıyorum kendimi. Merdiven yürüyor, yürüyor,yürüyor…Bu yolculuk bana, hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. “Merdiven tırmanmak sanki daha kolaydı” diye geçiriyorum aklımdan. Ben, aklımdan böyle düşünceler geçirirken nihayet yürüyen merdivenin sonuna geliyorum. Merdivenden iner inmez ortaçağın karanlıklarından fırlamış izlenimi uyandıran ve elinde sağlam bir meşe odunu taşıyan bir sima ile karşılaşıyorum. Elinde sopa taşıyan o adam bana dik dik bakıyor. Dayanamayıp “hayrola birader birisine mi benzettin?”diyorum.Sopalı adam eliyle,yürüyen merdivenin bitiş noktasındaki şeffaf bir kutuyu gösteriyor.Kutunun içinde bozuk paralar var.Adam önce kendisini tanıtıyor, “Benim adım; Deli Dumrul. Seni birisine benzetmedim ama bu kutuya bir lira atmazsan fena benzeteceğim”diyor. Ben “nedenmiş o?”diyerek dıravdan bir soru fırlatıyorum. Kendime fazla güvenip biraz da dikleniyorum eli sopalı bu adama. O ise sakin sakin konuşuyor şimdi ve diyor ki, “Bak aslanım,ben bu köprüyü buraya taaa Orta Asya’dan getirdim.Oradaki teknoloji sizin buralardaki teknolojiyi sollamışa benziyor.Baktım ki, sizin ahalinin feryat figanı gökleri tutmuş;dayanamadım getirdim köprüyü buraya kurdum. Başına da kendim durdum. Ama bu köprüden geçmenin de bir bedeli var.Sonuçta biz de burada mesai harcıyoruz değil mi?” Ben,adamın söylediklerine metelik vermiyorum elbette. “Haydi oradan,üç kağıtçı seni!”diyerek yoluma devam ediyorum.İşte tam o esnada kafama iniyor meşe odunu ve beynimin koridorlarında bir “tınnnnnn!”sesi yankılanıyor.İşte o , “tın”sesiyle birlikte rüyadan daha doğrusu,kâbustan uyanıyorum.Bu rüyanın etkisi sabahın ilk saatlerinde peşimi bırakmıyor. Evim rüyama konu olan İZBAN köprüsüne yakın olduğundan pencereden başımı uzatıp o tarafa doğru bakıyorum. Gördüğüm manzara karşısında biraz rahatlar gibi oluyorum. Çünkü o tarafta ne Deli Dumrul var ne de yürüyen merdiven…
Tüfek, mikrop ve çelik
Mevlana Celaleddin Rumi’nin sevdiğim bir sözüdür. Diyor ki Mevlana, “Dünyada susamışların suyu aradığı gibi; su da susamışları arar.” İşte ben de geçenlerde yıllardır okumayı arzu ettiğim bir kitabı tam karşımda bulunca bu söz geldi aklıma. Hep okumayı arzuladığım o kitap, Torbalı Halk Kütüphanesi’nde tesadüfen karşıma çıkıverdi. JargoDiamond’un “Tüfek, mikrop ve çelik” ismini taşıyan ve dünyanın çeşitli bölgelerinde sürdürülen 25 yıllık bir araştırma dizisinin sonucu olan kitap, değişik coğrafyalardaki insan topluluklarının neden birbirinden farklı gelişme çizgilerine sahip olduğu sorunsalı üzerinde duruyor. Amerikan yerlilerinin neden Avrupa kıtasını keşfetmediklerini ya da Avrupalıların neden Amerikan yerlilerini boyunduruk altına aldıklarını antropolojik, ekolojik, coğrafi, dini hatta jeolojik çıkarsamalar yaparak ele alıyor. 700 sayfalık bu kitabı insanlık tarihini realist bir biçimde anlamak isteyen herkesin okumasında fayda var.
Muratbey’den tam destek geldi
Geçtiğimiz günlerde bu köşede yayımlanan bir yazımızda Torbalı Belediyesi’nin yeni yapılacak bina yeri için arayışta olduğunu belirtip biz de kendi zaviyemizden önerilerimizi dile getirmiştik. Ve demiştik ki, “Yeni belediye binası için uygun yerlerden bir tanesi, Muratbey Mahallesi’nde bulunan ve TOKİ’ye devri söz konusu olan 7 Eylül Stadyumu’nun bitişiğindeki arsa olabilir.” Yazının burada yayımlanmasından sonra tanıdık, tanımadık Muratbey sakinlerinden epey telefon geldi. Doğrusu böyle bir şeyi ben de beklemiyordum.Ama Muratbey Mahallesi sakinleri,genellikle Tepeköy ve Ertuğrul Mahallelerine yapılan bu tür binaların Muratbey’e daha çok yakışacağını düşünmekteler. Biz de bahsi geçen arazinin belediye binası için en uygun yer olduğunda diretmekteyiz.
MHP’nin “Dalgıç “aday adayı
Torbalı’da Ak Parti ve CHP teşkilatlarının aday adayları belli. Ancak MHP’de, henüz başvurular sürdüğü için Torbalı’dan kimin milletvekilliği için aday adayı olacağı hususu netlik kazanmadı. Geçtiğimiz hafta bu köşeden, ilçenin tanınmış simalarından Hasan Kudayyılmaz’ın MHP’den milletvekili aday adayı olduğunu duyurmuştuk.Tıpkı Kudayyılmaz gibi bir inşaat mühendisi olan HalitDalgıç’ın da milletvekilliği için Torbalı’dan, aday adaylık başvurusunda bulunacağı dile getiriliyor. Bildiğim kadarıyla Halit Dalgıç, Torbalı’nın tanınmış ailelerinden Dalgıçlar’ın bir ferdi. Genç bir arkadaşımız ve MHP’li kimliğiyle öne çıkan işadamı Fikret Dalgıç’ın oğlu. Neden olmasın?