GENÇ siyasetçilerimizden olan ve CHP İlçe Başkanlığı için yarışan Övünç Demir’in dün gazetemizde yayımlanan açıklamaları hayli ilginç motifler taşıyordu. Ben, o açıklamalardan Övünç Demir’in hedefe kıyıdan yürüme taraftarı olduğu sonucunu çıkardım. Demir’den soyadını andırır demir gibi açıklamalar bekliyordum oysa. Ancak gelen açıklamalar demir gibi olmayınca bakır ile idare etmek zorunda kaldık. Yalnız Övünç’ün açıklamaları kıyıdan köşeden de olsa“ mücadeleye devam!” sinyali veriyordu. İki sene sonraki CHP İlçe Kongresi’nden bahsetmesi ve ondan sonraki yerel seçimlere gönderme yapması bu şekilde okunabilir. Gelelim benim çok takıldığım ve bana bu yazının başlığını “iyi misin Övünç?” olarak tayin ettiren noktaya. Övünç Demir, içindeki bütün taşları CHP İlçe Kongresi’nde dökeceğini, asıl söyleyeceklerini orada irad edeceğini beyan etmiş. Ancak bunun için bir şartı var: Övünç, konuşmasını basına kapalı yapacakmış. Bana kalırsa bu söylem biçimi, Torbalı İlçe Teşkilatı’nda; değişime, şeffaflığa ve demokrasiye vurgu yapan Övünç Demir’e hiç yakışmadı. Sadece yazının başında belirttiğim gibi Övünç Demir’in hedefe kıyıdan yürüme taraftarı olduğunu açık etti. Övünç, basına kapalı konuşacağım derken şunu kast ediyor, “Hesaplaşacağımız çok nokta var; ama bunlar kendi aramızda kalacak.” Olmadı Övünç! Tamam henüz çok gençsin, tecrübesizsin ama bu tür konularda son derece dikkatli davranıp istişareye açık olman gerekir. Yoksa amatörlüğü aşman çok zor.
MHP’den umulmadık hamle
Haziran’daki seçime tek bir aday ile çıkan MHP Torbalı İlçe Teşkilatı Kasım ayında yapılacak erken seçim için farklı bir strateji uyguluyor. Necip Ateşoğlu’nun Torbalı’dan Milletvekili aday adayı olarak çıkarılması bunun bariz bir göstergesi. Geçtiğimiz akşam, Ateşoğlu ile İlçe Başkanı Yurdadoğ Mutlu ve beraberindekileri kazara bir mekanda görmemin ardından aday adaylığı açıklaması geldi. Gerçi MHP’liler herkesin kendilerini rahatça görebileceği bir yerde konuşmaktaydılar, yani kimseden gizli bir şey planladıkları yoktu. Ancak yine de Necip Ateşoğlu’nun aday adayı olarak açıklanması bence bir sürpriz. Üstelik Torbalı teşkilatından bir başka bir milletvekili aday adayı Halit Dalgıç cephesine yapılan açık bir gönderme. MHP İlçe Başkanı Yurdadoğ Mutlu ve ekibi “Halit’in alternatifi çok” mesajı veriyor olmasınlar?
Torbalı’nın inciri Torbalı’da kalsın (mı)?
Tamam, Torbalı’da bir domates festivali koca bir ütopya. Ziraat Odası Başkanı Yılmaz Girgin’in de, dediği gibi “Festival yapacak olsak domatesin haline oturup ağlardık!” Üstelik ilçede yaygın olarak yapılan domates tarımı da, bıçak sırtında. Domates, bu sezon ağır yara aldı; yarın öbür gün salasını duyacağız. Buyurun cenaze namazına! Ancak Torbalı’da domatesten çok daha değerli tarım ürünleri var. Dağ köylerinde yetişen ve köylülerin “tadından yenmez” dedikleri bardacık incirimiz var mesela. Torbalı şehir merkezinin muhtelif yerlerinde sepetler içinde incire satan köylüler sizin de dikkatinizi çekmiştir. Bu taze mahsul kapış kapış gidiyor. Çapak Mahallesi’nde kurulan incir borsası da cabası. İncir sezonunda Çapak’ a gelen toptancılar Torbalı incirini kilosu 3-4 liraya alıp başka yerlere kilosu 8-9 liraya pazarlıyor. Toptancılara incir veren köylüler parayı peşin aldıkları için mutlu. Ama o incirler Torbalı’dan değerini katlayarak ayrılıyor. Torbalı’nın inciri Torbalı’da kalmıyor yani. Bizim köylülere can suyu oluyor; yabancı tüccarlara servet. Bu incir potansiyelimizi artırıp var olan bu zenginliğimizi değerlendirmemiz gerekiyor. Ancak festival bu konuda yapılacak son iş. Onu şimdiden belirteyim. Önce planlama ve organizasyon, sonra verim alma, en son festival. Torbalı’nın inciri Torbalı’da kalsın diye..
Sosyal medya çağı
Moğol imparatoru Cengiz Han ve ordusunun 1200’lü yıllarda 45-50 milyon kişiyi katlettikleri bilinir. O günün şartlarında ve dünyanın o zamanki nüfusu düşünüldüğünde korkunç bir rakam. 1300’lü yıllarda Asya ve Avrupa’yı kasıp kavuran veba salgınında o zamanlar dünya üzerinde yaşayan üş kişiden biri ölmüştür. İspanyollar Güney Amerika’ya ayak bastıklarında burada 60 milyon insanın yaşadığı söylenir. İspanyollarla birlikte kıtaya taşınan çiçek hastalığının sonuçları korkunç olmuştur. Aynı yerde elli yıl sonra sadece bir milyon Kızılderili sağ kalabilmiştir. Yani, orada yaşayan her 60 kişiden 59’u ölmüştür. Bu örnekleri şunun için verdim: Dünya en başından beri kötülüklerin, ölümlerin ve katliamların eksik olmadığı bir gezegendir. Ancak bizler çağımızda bu kötülükleri canlı yayınlarda izleme bedbahtlığına düçar olduk. Sahile vuran bir mülteci bebeğin görüntüsüne bütün dünya tanık oluyor artık. Daha iyi ya da daha kötü bir dünyada değiliz. Sadece daha görünür bir dünyadayız.