Günün sözü “Kedi evine dönünce, fare deliğe kaçar.”Anonim
Ne kadar da feyyaz bir iklimde yaşamaktayız. Coğrafyacıların da sıklıkla temas ettikleri gibi Türkiye’de her iklim mevcut. Ama her iklimin içine de serpiştirilmiş yığınla operasyon var. 80’li yıllarda operasyon filan yoktu. Evren Paşa’nın postalı bütün siyasi örgütlenmelerin üzerinden geçmiş; devrim hayali kuran solcularla, Turan hayali kuran ülkücüler aynı koğuşlarda gördükleri eziyetler eşliğinde dünya gerçekleriyle karşılaşmışlardı. 90’lı yıllarda bu ülkede vuku bulan operasyonlar genellikle askeriydi. Çok iyi hatırlıyorum; ağabeyim o yıllarda Bingöl’de askerlik yapmaktaydı. Onunla görüşebilmek için ne zaman birliğine telefon etsek bizim birader operasyonda olurdu. O zamanlar henüz yeni yetme bir delikanlı sayıldığımdan bu operasyon kelimesinin ne manaya geldiğine bir türlü anlam veremezdim. 2000’li yıllarda roller bir anda değişti. Askerin postalı artık ezici ağırlığını kaybetmişti. Ya da askerin postalı kimileri tarafından ayağından çıkarılmıştı. Sonra ülkece şok yaşadık. Seksenli yıllarda siyasete,90’lı yıllarda da sivillere operasyon tertip eden ordunun haşmetli paşaları, yeni operasyonlar tertip etmeye ve devletin anayasal düzenini silah zoruyla değiştirmeye teşebbüsten içeri alındılar. Sürekli operasyonlar yapan asker bu sefer kendisi operasyonların hedefi haline gelmişti. Ülke olarak tam “rahatladık galiba” derken bu sefer de başka başka operasyonlar çıktı sahneye. Önce Hükümete ve onun yakın çevresindekilere operasyonlar tertip edildiği iddia edildi. Devletin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başındaki isme yönelik operasyon bunlardan sadece bir tanesiydi. Sonra hükümet, bu operasyonların müsebbibi olarak hedef tahtasına koyduğu bir Sivil Toplum oluşumuna yönelik operasyonlara imza attı. Cemaatin elemanı oldukları savıyla, Emniyet mensuplarına yönelik geniş çaplı operasyonlar başlatıldı. Televizyon ve gazete yöneticileri gözaltına alındı vs.vs. Karşılıklı operasyonlar elan devam ederken ben de bu operasyon furyasının Türkiye’ye kaybettirdiklerinin çetelesini tutacak değilim. Ama bütün bunlardan sonra şunu net olarak söyleyebilirim ki , bize her yer operasyon! Peki ama neden Cumhuriyet tarihimizin neredeyse tamamı bir operasyonlar tarihi de aynı zamanda. Bunun yanıtını herkes kendisi versin. Ağır makineliden kontrol kalemine…
Ağır makineliden kontrol kalemine…
Bir vakitler, galiba 6 sene evvel gazetede yazdığım köşeye garip bir isim koymuştum. O köşenin adı “ağır makineli” idi. Hakikaten tam bir ağır makineli operatörü gibiydik de. Tetiğe bastık mı karşı cenahta kim var, kim yoksa biçiyorduk. Gençlik işte. Bazı arkadaşlar o dönemlerde benim bu köşenin ismine gülüyorlardı. Kimisi “Böyle köşe ismi mi olur, değiştir şunu!” demekteydi. Dedik ya, gençlikte oluyor böyle şeyler. Neyse ki o zamanlardaki hatalarımızdan epey dersler çıkardık. Artık yazdığımız köşenin adı “ağır makineli” değil; kontrol kalemi. Olabildiğince kontrollü yazmaya, kimsenin kafasını gözünü yarmamaya gayret etmekteyiz. Ama yine de zaman zaman elimizin tetiğe kaydığı vakidir. Ne de olsa henüz genç sayılırız.
Mega proje belli oldu
Hafta sonu Torbalı’yı ziyaret eden Orman Ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Torbalı Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez’in ‘mega proje’ sini de açıklamış oldu. Adnan Yaşar ile geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir röportajda, Belediye Başkanı bize yazılmamak kaydıyla bu konudan bahsetmişti. Bu devasa projeyi yakın zamanda kamuoyu ile paylaşacaklarını da sözlerine ilave etmişti. Veysel Eroğlu’nun Torbalı ziyareti sırasında Adnan Yaşar’ın kaba hatlarıyla bize bahsettiği mega projesi de deşifre oldu. Veysel Eroğlu’nun da açıkladığı gibi yıllardır sanayi atıklarıyla acımasızca kirletilen Fetrek, ıslah edilecek. Bununla da kalınmayarak çay hudutlarında, 23 kilometre uzunluğunda 63 metre genişliğinde sosyal bir alan oluşturulacak. Evet, bahsi geçen projenin krokisi bundan ibaret. Ancak, bu kadar geniş hacimli bir projenin üç günde bitirilemeyeceği de aşikar. Böyle bir projeye yarın başlanılsa bile projenin tamamlanması nereden baksanız bir sekiz-on yıl alır. Yine de bu tip bir projenin Torbalı’ya çok başka bir hava katacağı su götürmez bir gerçek.
Başın sağ olsun Emre
Bir baba için en zor anlardan bir tanesi evladını toprağa vermek olsa gerek. Atilla Kaya’nın avukatlık bürosunda çalışan arkadaşımız, Emre Şerefoğlu da ne yazık ki bu anı yaşamak zorunda kaldı. Emre’nin dün üç yaşına basan evladının girdiği ameliyattan sağ çıkamayarak Allah’ın rahmetine kavuştuğu haberini üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayım. Biz ne desek boş..Allah rahmet eylesin…Allah sabırlar versin.