GERÇEKTEN de insan hayati de-nilen olgu çok enteresan… Bence insanin en zayif tarafi iki dakika son-ra meydana gelecek hadiseleri kestir-me yeteneginden mahrum olmasi.
Otoyolda arabasiyla sakin sakin seyir eden bir adami düsünün.
Adamin gelecek hakkinda planlari olsun ve üzerine gelen gelecege ümitle bakan bir adam olsun bu adam.. Aradan iki dakika geçmeden adamin arabasinin lastigi patlasin ve adam yol kenarindaki sarampole yu-varlanarak Hak’kin rahmetine kavus-sun… Eeee. Ne oldu gelecek hakkin-daki o fevkalade planlar?
Iste insanin en zayif tarafi.
Gelecegin nasil gelecegini asla bile-memesi…Tabi bu bahsettigim olgu, ayni zamanda insan hayatinin da ga-rip bir tesellisi.. Yani gelecegin bilin-mezlerle dolu olmasi en ümitsiz in-sanlarin bile gerçek bir tesellisi ola-biliyor.
Müebbet hapse mahkum bir kimse, gelecekte dogabilecek bir af ihtima-line siki sikiya sariliyor ve belki de o adamcagizi o küçük ve ciliz gelecek ihtimali hayatta tutuyor.
Ya da issiz bir insan ileride iyi bir isi olabilecegi ihtimaliyle avunup, haya-tina devam edecek ümidi bulabili-yor…
Demek ki, gelecegin nasil gelecegini bilmemek hem çok tehlikeli hem de çok keyifli olabiliyor..
ÇAKAL SALIH ILE YOLA ÇIKARSAN…
ÇAKAL Salih, benim en kral arkada-sim.
Yaklasik 17 yildan beri süren dostlu-gumuz kardeslikten de ötede.
Peki kim bu Çakal Salih?
Pamukyazi Köyü’nde dogup halen orada yasayan ve dedesinin lakabini, yani ÇAKAL lakabini onurla tasiyan bir kisi.
Hiç insan, çakal lakabindan gurur duyar mi?
Çakal Salih, bu lakaptan gurur duyar. Hem avciligiyla meshur dedesinin lakabidir hem de Çakal Salih bu la-kap sayesinde etrafinda yaman bir adam olarak taninir.
Neyse dedik ya Çakal Salih en kral arkadasimiz..
Geçtigimiz günlerin birinde Çakal’in kendisi gibi enteresan arabasina atla-yip uzak bir yere balik avlamaya git-mek üzere yola çiktik.
Vakit gece oldugu için ve gittigimiz yere sik gitmedigimizden Çakal Salih yolu kaybetti.
Neticede 1 saatlik mesafeyi 3 saatte aldik.
Çakal Salih yoldaki levhalara filan bahane buldu. “Vakit gece oldugu için böyle oldu” dedi ama yemez-ler… Neticede kabahat Çakal Salih ile yola çikan kiside. Yani bende… Yal-niz bir daha olsa bir daha yaparim.
Kaybolmadiginiz yolculuk da pek bir seye benzemiyor.
TORBALI VE BALIK NE ALAKA?
BU arada yeri gelmisken Torbalili-larin çok bariz bir niteligine de de-ginelim.
Burada yasayan insanlarin yüzde sek-seni balik avina gitmeye bayiliyor.
Mesela size bir örnek vereyim.
Denize nazir Selçuk’ta bile topu topu 4 tane balik avi malzemesi satan me-kân varken Torbali’da bu sayi ona yakin.
Hafta sonlari Ege ve Akdeniz sahil-lerini turlayan bir arastirmaci, bura-larda anket filan yapsa görecektir ki sahillerde balik tutan sahislarin yüzde yetmisi Torbalililardan olusuyor.
Peki Torbalililar neden balik avina bu kadar düskün?
Bunun nedeni üzerinde çok çesitli spekülasyonlar oldugunu biliyorum, ama bence birinci neden Torbalili-larin, Torbali’dan uzaklasmayi sev-meleri… Torbali ne kadar uzak o ka-dar iyi… Bir de olta suyun içindeyse… Hem Torbali hem dünya uzaktir size…