Benden 7 yaş büyük ağabeyim askerden izne gelmişti. 1992 yılıydı ve Güneydoğu tıpkı bugün olduğu gibi acayip karışıktı. Ağabeyim de, Komando olarak o bölgede askerliğini yapmaktaydı.Ben de, o aralar 14-15 yaşlarındayım. Başımızda kavak yelleri esiyor. Kendi kendimize de olsa çevremizdeki dünyayı anlamlandırma çabasındayız. Müzik tarzında bile arayış içerisindeyiz. Bir gün ben odaya kapanmış Ahmet Kaya dinlerken içeri giren ağabeyim ,“Ulan biz dağda bunlarla savaşıyoruz, sen bunları dinliyorsun! Çabuk kapat o teybi ”dedi. Teybi kapattım elbette. Ama ağabeyimin ne dediğini o an için anladığımı söyleyemem. Ahmet Kaya’yı “bölücü” olarak adlandıran çok kişi oldu bu ülkede. O mesele hala da bir muammadır aslında. Ahmet Kaya bölücü müydü, değil miydi? Şarkılarının hitap ettiği kesim neydi? Bunlar bugün bile tartışılır. Bence Ahmet Kaya’nın siyasetteki iz düşümü HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tır. Demirtaş da tıpkı Ahmet Kaya gibi bölücü olup olmadığı konusunda kafa karışıklığına neden olan bir sima. Ben onun Türkiye’nin mevcut konjonktürü açısından çok iyi dizayn edilmiş bir aktör olduğunu düşünüyorum. Demirtaş, kimi hassas konularda kesinlikle ve kesinlikle direkt konuşmaktan kaçınıyor. Yeri geldiğinde tıpkı Ahmet Kaya gibi bir “demokrasi havarisi” kesiliyor. Yeri geldiğinde de bu ülkedeki diğer unsurları öteleyip, “Ezilen Kürt halkının sesi”oluyor. Demirtaş, hep flu ifadeler kullanıyor. Türkiye’nin birliğinden yana mı, yoksa bölünme taraftarı mı? PKK’yı savunuyor mu, yoksa şiddeti ret mi ediyor? Sanırım Selahattin Demirtaş, Makyavelizm’i iyi analiz etmiş. Buradan iyi bir Ahmet Kaya şarkısı çıkar gibi. Ağabeyim de gelip teybi kapatır.
Büyük düşünür olur mu?
Büyük düşünür diye bir niteleme bulunuyor. Sanırım bizim dilimize özgü bir niteleme bu. Kimi zaman, “Büyük bir düşünür şöyle demiş” diye başlayan cümleler kurarız. Kimdir büyük düşünür? Büyük düşünür derken, boyu iki metrenin üzerinde olan bir düşünürü mü kast ederiz? Yoksa büyük düşünmeyi kendisine ilke edinmiş ve asla küçük düşünmeyen birisi midir büyük düşünür? Mesela meyhaneye gittiğinde “Bana bir büyük rakı” diyen düşünür müdür bu? Bırakalım şimdi bu mugalataları… Büyük düşünür diye bir kavrama katılmadığımı belirteyim. Eğer büyüklükle kast edilen şey düşünürün ünü ise ona da katılmadığımı belirteyim. Düşüncenin büyüğü küçüğü olmaz efendiler. Su mu bu? (Suyun da büyüğü küçüğü olmaz ama tuvaletçilik jargonunda pekala küçük su ve büyük su tabirleri kullanılır ve küçük su, küçük olduğundan olsa gerek daha az maliyet yükler kişiye) Büyük olarak adlandırılan nice düşünürlerin sadece artistik formlara büründükleri için öyle adlandırıldıklarını düşünüyorum. İnsanlar büyük düşünür derken genel olarak kamuya mal olmuş piyasa düşünürlerinden bahsediyorlar. Ben, büyük düşünür yerine ‘sıra dışı düşünür’ kavramını öneriyorum. Böylesi daha sıra dışı…
Bu ülkede terör biter mi?
Reel açıdan bakacak olursak bu tam bir ütopya. Fantastik açıdan bakacak olursak, “Niye olmasın?” diyebiliriz. Dünyadaki petrol rezervlerinin bile bir gün tükeneceği söyleniyor. Petrol bile tükeniyorsa terör de tükenir elbet. Bakın Nijerya’da “Boko Haram” isimli bir terör örgütü türedi son zamanlarda. Okulları basıp çoluk çocuk demeden katliam yapan bir örgüt bu. Ne gariptir ki, bu terör örgütü Afrika’nın en büyük petrol üreticisi olan Nijerya’da çıkıyor piyasaya. Hem de Nijerya’da petrolün çıkmasından hemen sonra. Soru şu: Nijerya’da zengin petrol sahaları bulunmasaydı bu terör örgütü piyasaya çıkar mıydı? Tartışılır. Terör ,Türkiye gibi ülkelerin ağzındaki gemdir. Kimi dönemler değişen koşullar veçhesinde bu gem gevşeyebilir. Ama hep oradadır ve kimi zaman da binici gemi azıya alır. Bu tür gemler o ülkelerin hızını ve yönünü tayin edebilmek içindir. Terörün bitmesi demek atın gemden kurtulması demek. Biz bunun için uğraşmalıyız. Sonrasında terör kendiliğinden biter zaten.
Bisiklete sadece turistler biner
Bisiklete binmediğim gün yok. Kimileri için yürümek ya da otomobile binmek neyse benim için de bisiklete binmek o. Bisiklet o kadar pratik bir araç ki.. Herhalde bu yüzden onu çok seviyorum. Yalnız zaman zaman ilginç durumlarla karşılaştığım da oluyor.Bisiklete binmişsem ve sırtımda çanta,gözümde de güneş gözlüğü varsa çoğunlukla turist muamelesi görüyorum. Ara yollardan geçerken, “Hello!”diyerek el sallayan çocuklarla karşılaşıyorum. Bazen daha garip hitap şekilleri de oluyor. Mesela geçenlerde yine bir ara sokaktan geçerken beni turist sanan bir genç, “Excuseme, Yol kapalı, yol kapalı!” dedi. Yarı İngilizce yarı Türkçe olan bu cümlenin Türkçe meali şöyle, “Affedersiniz, yol kapalı, yol kapalı” idi. Aslında şöyle deseydi o genç, “Excuse me! No way, noway” O vakit kendisini anlayabilirdim. Bütün bu yaşadıklarım bana öğretti ki, bizim buralarda bisiklete biniyorsanız ve gözünüzde güneş gözlüğü sırtınızda da çanta varsa emin olun ki, potansiyel turistsiniz. Hem de İngiliz turist.