Kubilay Kaplan

TELEFON KUYRUĞUNDA BEŞ DAKİKA

Kubilay Kaplan

HATTIMA dakika yüklemek amacıyla bir şubeye gittim. Benden önceki beş kişinin hemen bitişiğinde yerimi aldım ve beklemeye başladım. Hey Allah’ım… Orada geçen diyaloglardan ne hikayeler çıkar. Kıyafetlerinden ve tavırlarından köylü olduğu belli olan kadının bir tanesi görevliye şöyle diyordu, “Ne bu be kızım! Benim telefon faturası elektrik faturasından fazla geliyor. Elektrik faturası bu ay 50 lira geldi, telefon faturam 65 lira.” Bunu söyleyen kadının arkasındaki bir adam hemen lafa karıştı, “Teyze,seninki yine iyi geliyormuş.Ben her ay 150 liradan aşağı fatura ödemiyorum. Bizim oğlan internet midir, enternet midir nedir? Durmadan oraya giriyor, maaşı telefona yatırıyoruz.” Tam önümde sıra bekleyen adam ise beş ayrı telefon numarasını bir kağıda yazıp görevliye uzattı. Asık bir yüz ifadesiyle bu beş ayrı faturaya 340 lira ödeyip çekildi. Sıra bana geldiğinde festival sona ermişti. Gişede çalışan bayana dedim ki, “Allah kolaylık versin!” Gişedeki bayan acı acı gülümsedi.

30 saniyede göz muayenesi

Bilmem ki o göz doktoru tipimi mi beğenmedi? O kadar da tipsiz değiliz ama göze geldik bir kere. Mevsimsel etkenler dolayısıyla gözlerim alerjiye maruz kalınca yakınlarım Ayrancılar’daki özel hastaneye gitmemi tavsiye ettiler. Gittik ve sıraya girip beklemeye başladık. İsminden İran asıllı olduğu belli olan doktor ile temasımız 1 dakikayı bulmadı. Acayip bir cihazı gözüme tutup “Hmmm, alerjik bir vaka” deyip bir damla yazdı. İşte bu kadar. Oysa ki, ben gözlerimin iyiliği için yol parası dahil 50 lira harcadım. Doktorun verdiği ilaçlar da mantar çıktı zaten. Neyse ki Torbalı Tıp Merkezi’nde konuşmaya zaman ayırıp beni dinleyen ve harika ilaçlar tavsiye eden bir göz doktoru bulduk. Kendisine bu yazıyı yazmamı sağlayacak kadar göz sağlığı sağladığı için teşekkürler. Hastaya tahta muamelesi yapıp dinlemeye bile tenezzülü olmayan doktorları da Hipokrat’a havale ediyorum. O kulaklarını çeker.

Rusya satranç masasına döndü

İlk önce Berlin’de bir araya geldiler. Doğudan Ruslar, Batıdan Amerikan kuvvetleri. İkinci Dünya Savaşı bitmişti. Hitler’in mağrur başkentinde silahlar sustuğunda Avrupa’da artık Komünist Rusya bloğunu ifade eden demir perde vardı. Amerikan ve Rus satrancı dünyayı soğuk bir savaşın girdabına çekmişti. Kore, Vietnam, Afganistan hatta Küba… Askeri darbelerle devrilen iktidarları da sayarsak kıtalararası satranç dur durak bilmiyordu. Tarihsel dinamikler 90’lı yılların başında komünizmin fişini çektiğinde satranç masasında bir tek keçi sakallı Sam Amca kalmıştı. Rusların yokluğunda hamlelerini istediği gibi yapacak alan kazanan Amerika, daha komünist bloğun çatırtıları kulaklarda yankılanırken Irak’ı işgal etmişti bile. Komünist Rusya’nın hayaletini bir tabuta çivileyen Rusya, son 25 yılda kendisini toparladı. Rusya yine satranç masasının başında. Evvela Amerika’nın kendisini ve sahip olduğu doğal kaynakları güneyden kuşatma hamlelerini boşa çıkardı. Gürcistan ve Ukrayna krizleri esnasında Rusya bu tür meselelerdeki bütün ciddiyetini sergiledi. Sonra Suriye’deki boşluktan yararlanıp kendisini Karadeniz hattından kuşatmaya çalışanların can damarına el attı. Rusya’nın Akdeniz’e ve dolayısıyla Ortadoğu’ya sarkma planları için Suriye krizi mükemmel bir zemin hazırladı.Rusya’nın Suriye’deki etkinliğini Hazar petrollerini güvence altına alma hamlesi olarak da diyebiliriz. Zaten bu coğrafyadaki bütün siyasi hamleler, iç savaşlar, krizler, enerji sahalarını kontrol etmeye dönük olarak fitilleniyor. Evet; Rusya satranç masasındaki yerini aldı. Güçlü olanlar, zayıfların ölü bedenleri üzerinde dövüşecekler yine… Filler tepişecek ve çimenler ezilecek.

Haydi deplasmana!

Torbalıspor’un önümüzdeki Pazar günü Burhaniye Belediyespor ile deplasman maçı var. Bir aksilik olmazsa, başka bir işimiz çıkmazsa Pazar günü Balıkesir yolundayız. Maçtan edindiğimiz izlenimleri yine buradan okurlarımızla paylaşacağız. Umarım bu sefer bol gollü bir galibiyete imza atarız.

Yazarın Diğer Yazıları