Kubilay Kaplan

Torbali'da Böyle bir 4 ekim

Kubilay Kaplan

DUN, 4 Ekim Dünya Hayvanlari Koru-ma Günü’nü kutladik… Ne garip degil mi? Karanlik çaglarda dogayi birlikte paylastigi hayvanlardan köse bucak kaçan insanlik zamanimizda hayvanlari koruma günü icat eder olmus. Tas dev-rinde yirtici hayvanlarin tasallutun-dan korunmak için magaralara si-ginan atalarimiz bizim hayvanlari ko-ruma günü tayin ettigimizi bilselerdi belki de uzun saçli baslarini kasiya-rak bu duruma bir anlam verme çabasi-na girisirlerdi.
Ilerleme hastaliginin pençesine düsen insanoglu bugün doga ile arasina derin uçurumlar insa etmis bulunuyor. Daha dogrusu ilerleme idealini doganin ve hayvanlarin aleyhine gerçeklestirmeyi basarmis durumda.. Eriyen buz kütle-lerinin üzerinde sürüklenen kutup ayilari, kuruyan nehir yataklarinda çirpinan balik sürüleri, deniz yüze-yini kaplayan petrol tabakalari içinde debelenen pelikanlar zamanimiz dün-yasinda hepimizin görmeye alisik oldu-gu manzaralari teskil ediyor. Hayvanlar insanligin sebep oldugu yikimlarin ses-siz kurbanlari.
Tabiat yap-bozunun birer birer kaybo-lan,yitip giden parçalari..
4 Ekim Hayvanlari Koruma Günü’ne Torbali hudutlarinda yasanan köpek katliamlarinin gölgesinde girdik.
Son bir haftada ona yakin köpek ya tüfekle vuruldu yahut da zehirlen-mek suretiyle acimasizca katledildi. Modern bir sehir olma iddiasindaki bir yer için bu manzara hiç de iç açici degil. Sokaklarimizda basibos dolasan hayvanlara reva görülen bu zulüm, top-lumsal anomilerimizin disa vurmus yansimalarindan baska ne olabilir? Öyle ya kisisel husumetlerde bile en kökten çözümümüz vurmak ya da öldürmek.
Televizyon ve gazetelere yansiyan ha-berlerden bunu anlamak hiç de zor degil.
Hayvanciklar için de ölümü en köklü çözüm olarak görüyoruz. Hem onlari öldürmenin cezai müeyyideleri de o ka-dar ürkütücü degil. Fakat ben suna ina-niyorum ki, masum bir hayvani öldü-ren kisi ile masum bir insani öldüren katil arasinda neredeyse hiçbir fark yoktur. Denizlerde dogasi geregi in-sanlara (o da arasira) saldiran köpekba-liklarina “katil” yaftasini yapistiran in-sanlik, bu eylemiyle aslinda asil katilin kendisi oldugunu gizlemeye çalismiyor mu?

METROPOLIS BENI HEYECANLANDIRIYOR

TORBALI’YA bagli Yeniköy hudutla-rinda bulunan antik Metropolis Kenti-nin essiz güzellikleri yavas yavas gün yüzüne çikartiliyor.
Kazi Baskani Serdar Aybek’in antik kentte bulunan mozaik yer dösemeleri hakkinda yaptigi açiklamalar, Metro-polis’te ne kadar gelismis bir uygarligin hüküm sürdügünün kaniti gibi. Torbali kendisine lazim olan açilimi yapacaksa, bu açilimi Metropolis’ten baslatmak zorunda.
Tarihin zeminine basarak gelecege yük-selmesi gereken Torbali, kendi bünye-sindeki bu zenginligin kadrini bilmek-ten aciz.
Belediye yönetiminin Metropolis’i kentsel bütünlüge entegre etme arayis-larina girismesi gerekiyor. Metropolis’te gün yüzüne çikarilan gü-zellikler tarihe ve arkeolojiye merakli bir insan olarak beni heyecanlandiriyor. Fakat öyle anlasiliyor ki yönetim ka-demesindeki insanlar bu heyecani tasi-miyor. Öyle olaydi Metropolis bu sa-hipsiz görünümünden çoktan kurtaril-mis olur ve Torbali’nin siçrama ram-pasi vazifesini ifa ederdi.

Yazarın Diğer Yazıları

Çerez Bildirimi

Sitemizde, daha yüksek bir kullanıcı deneyimi sunmak ve deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla, Gizlilik Politikası, Çerez Politikası ve KVKK Aydınlatma Metni sayfalarında belirtilen maddelerle sınırlı olmak üzere ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde çerezler kullanıyoruz.