Kubilay Kaplan

TORBALISPOR BU DEĞİL

Kubilay Kaplan

FUTBOL için bundan daha müsait bir zaman ve zemin olamazdı. Özellikle aylardan beri ligin başlamasını bekleyen benim gibi TORKOS sevdalıları için. 7 Eylül Stadyumu’nda ambiyans harikaydı. Taraftar heyecanlı ve neşeliydi. Hava hafif bulutlu ve ılıktı. Sahanın çimleri halı gibiydi. Belediye Başkanımız, Kaymakamımız, Kulüp Başkanımız ve Milletvekili adayımız şeref tribününde yerlerini almışlardı. 7 Eylül Stadı adeta bir bayram yeri gibiydi. Dedik ya; futbol için bundan daha mükemmel bir atmosfer olamaz. Derken takımlar sahaya çıktı. Torbalısporlu ve Yeşilovasporlu futbolcular tribünleri selamladı. İlk dikkatimi çeken şey, Yeşilovasporlu futbolcuların fizik olarak bizimkilerden daha iyi görünmeleriydi. Takımın boy ortalaması bizimkine göre oldukça yüksekti ve futbolcular daha atletik yapıya sahiptiler. 300 Spartalı filmindeki savaşçılar gibiydiler. Bizim futbolcular ise Sparta ordusuna sonradan katılan Arkadyalılara benziyorlardı. Onlar da, savaşçıydı ama diğerleri doğuştan savaşçıydı hani. Zaten maçın ilerleyen safhalarında bu durum kendisini iyice açık etti. Bizim futbolcuları fizik ve motivasyon olarak çok zayıf gördüğümü ifade edeyim. Sahada süratli koşular göremedim, sahada isabetli paslar göremedim, taraftarı coşturacak klas futbolcular göremedim. Torbalıspor bu değil. Torbalıspor bu olmamalı. Savunma, sürekli panik halinde ve sürekli pas hataları yapıyor; forvet oyuncuları gole yaklaşmaktan bile uzak; orta sahada kim ne yapıyor belli değil. Zaten takımın tamamı orta sahada toplanmış gibiydi.

Maçın ikinci yarısının sonlarına doğru rakip Yeşilovaspor bizim orta sahayı oyundan kopardığı için rahatlıkla bizim savunmanın derinlemesine paslar çıkarmaya başladı. Zaten golleri de savunmanın arasına yuvarladıkları böyle toplarla buldular. Hızlı ve güçlü forvet oyuncuları karşısında Torbalıspor savunması aciz kaldı. Orta saha zaten devre dışıydı. Forvetteki futbolcularımız ise topu bırakmış hakemle oynuyorlardı. Nitekim hakem bu oyunculardan birisini “git biraz dışarıda takıl” diyerek oyundan attı. Ben dahil taraftarın büyük çoğunluğu yediğimiz ikinci golden sonra tribünü terk etti. Maçı izlemek ıstırap vericiydi.

O FORMANIN HAKKINI VERMEK

Torbalıspor çok büyük bir camia, Başkan Özgür Çağlar harika bir yönetim kurdu, harıl harıl çalışıyor. Tesislerimiz on numara, taraftarımız dersen kimsede yok. Ama bu takıma biraz Torbalı sevdası aşılamak gerektiği kanaatindeyim. Teknik Direktör Sezer’e ve yardımcısı Mustafa Çengelci’ye büyük işler düşüyor. Torbalıspor formasının hakkını vermenin ne demek olduğunu onlar biliyor. Geçmişte oynadıkları futbolla 7 Eylül tribünlerini nasıl coşturdukları hala akıllarda. Torbalıspor ilk maçında maalesef bir takım gibi değildi. Çok acemilikler yapıldı ve ilk maçta kendi sahamızda üç puan bıraktık. İlk elin günahı olmaz diyelim. Heyecan ve acemilik diyelim. Umarım Torbalıspor önümüzdeki maçlarda kendisini gösterir. Biz de buraya zaferle biten maçlardan edindiğimiz olumlu izlenimlerimizi yazarız. Bu takım hepimizin.

Atilla’nın yenilgilerle büyüyen zaferi

Siyasi hayatı hep mücadele ile geçti. İki defa Belediye Başkanlığı için aday oldu. İkisinde de hüsran yaşadı. Hele ki,2009 yerel seçiminde. O seçimden sonra yerinde olmayı istemediğim tek kişi Atilla Kaya idi. Karşısında neredeyse 6 siyasi parti ittifak yapmıştı ve rahat kazanacağı bir seçimi daha yitirmişti. Yenilginin bütün sorumluluğu üzerindeydi. Atilla Kaya, o kadar yenilgiden nasıl çıktıysa çıktı. Hani şair diyor ya, “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.” Bu dize sanki Atilla Kaya için söylenmiş gibiydi. Yılmadı, mücadelesini bırakmadı, moralini bozmadı, herkes konuşurken o işine baktı ve işte şimdi Atilla Kaya, Meclis kapısında. Torbalı tarihine imzasını atan bu genç siyasetçiden alınacak çok dersler var. Onun meclise girecek olması Torbalı için de ayrı bir şans. Eminim ki, Atilla Kaya Milletvekili olarak iki kat fazla çalışacak ve ilçesine daha çok hizmet edecek. Yolu her daim açık olsun.

Yazarın Diğer Yazıları