Kadim tartışmaların en tepesinde ‘Laik Devlet’ tartışması hep yer almıştır. Kendimi bildim bile tartışır dururuz. Bitecek gibi de görülmüyor. Tartışmanın kimseye zararı yok; tam tersi sağlığa faydalı olduğu bile söylenir. Konuşalım, sabah – akşam konuşalım…
İyi de artık bu işin tadı kaçtı…
Mesele tartışma boyutunun birkaç fersah ilerisine de artık. Ilık suda kulaç attırmak, usul usul, uyandırmadan benimsetmek aşamalarını sağ selim kat ettik ve şimdi daha uç noktalara ulaştık. Biz hamdolsun işi bitirdik de sıra dünyadaki tüm Müslüman ülkeleri bir bayrak altında toplama aşamasına geldik.
Federatif Hilafet…
*
Aş – iş, gelecek kaygısı yaşayan insanların önüne bir ütopya, bir hayal ürünü metin ve bir bayrak uzatmak hangi aklın eseridir anlamış değilim. İnsanlar yaşamak, gençler umut taşımak istiyorlar. Kimse kan ve gözyaşının parçası, sorumlusu, oyun kurucusu olmak istemiyor. Anlayın bunu artık…
Biz Osmanlı hilafetini tarihe gömdük. Elinizdeki hiçbir araç onu çağdaş dünyada olmaması gereken derinliğinden çıkarıp bu milletin önüne yeniden servis etmeye yeterli değil…
Bilin bunu artık…
Allah’tan sağduyu kapısı açık duruyor. Allah’tan tarihin bu milletin genlerine yüklediği ve batılı tıp uzmanlarının izah etmekte zorlandığı mükemmel bir bağışıklık sistemi var.
Kolay kolay pes etmeyiz…
Tepkiler askeri başdanışmanın istifasını getirdi…
*
Bu istifa; “olmuyor, bu göl maya tutmuyor bana müsaade” istifası değil. Sakın yanlış anlamayın. Tepki istifası, soğutma periyodu, nöbet değişim saati…
Kadayıfın altı her zaman kontrol edilir…
*
‘İstifa’ ile ‘görevden alma’ yani ‘azil’ arasında irade beyan farklılığı vardır. ‘İstifa’ kişiseldir ve genellikle ‘görülen lüzum’ üzerinedir. “Nedir o lüzum” diye soramazsınız, sorsanız da söylemezler. Masalardaki özel eşyalar toplanır ve “hadi eyvallah, ilerde anılarımı yazacağım oradan okursunuz…”
Görevden alma ise bambaşka bir işlem. “Seninle olmuyor kardeşim, masanı topla, oraya filanca gelecek” demektir. Devlet geleneği içerisinde sayısız örneği var ve öyle ayıplanacak, hayıflanacak bir şey de değil.
“Mahkeme kadıya mülk değildir…”
Değil de; ben son zamanlarda ‘görevden alma müessesinin’ vitrindekiler için öyle çok fazla çalıştığına şahit olamadım. Demek ki devlet-i ali o kadar donanımlı bürokratları, ilim irfan sahibi o kadar danışmanı, danışmanın danıştığı başdanışmanları, o kadar başarılı belediye başkanlarını bir araya getirmiş ki , insanın eli birini alıp yerine bir diğerini koymaya varmıyor!..
“Efendim falanca beyefendi istifa etmiş ne düşünüyorsunuz?..”
“Onun kişisel tercihi ben o konudan yorum yapamam…”
“Ama ağlıyor…”
“Gözüne toz kaçmıştır…”