Mustafa Yetkıl

Ayaklanmadan devrime

Mustafa Yetkıl

KUZEY Afrika ve Ortadogu rejimleri tedirginlik içindeler. Ortadogu’da halk ayakta, sokaklar ve meydanlar dolu. Tunus’ta 23 yillik Bin Ali diktatörlügünün yikilmasindan sonra Misir’da 29 yillik Mübarek iktidarinin alasagi edilmesi için baslayan ayaklanmalarin ardindan gözler komsu ülke diktatörlüklerine çevrildi. Cezayir’de, Fas’ta , Sudan’da, Libya’da, Urdün’de, Yemen’de ülkelerini demir yumrukla yönetenlere çevrildi. Bu ülkelerdeki diktatörler onlarca yildir ülkelerini baskiyla yönetiyorlar. Yemen’de de halk sokaklardaymis ülkeyi 32 yildir baskiyla yöneten Ali Saleh’e “Defol” diyor halk. Saleh aday olmayacagini açikladi ama eylemler sürüyor.
Kuzey Afrika ve Ortadogu da bir kaos yasaniyor. Halkin demokrasi arayislari bazi yazar ve aydinlarca devrim olarak nitelendiriliyor. Bu kaniya varmak için henüz çok erken.  Çünkü bu ülkelerin demokrasi deneyimleri yok. Merkezi anlamda örgütlenmis bir muhalefet olmadigi için bölünmüslük hakim. Gerçi dünya 1920’lerin dünyasi degil artik fakat geçmiste meclisi mebusan’i olan tek Arap ülkesi de yok. ABD emperyalizmi bölgedeki yandaslarini yalniz birakmayacak, projelerini uygulamaktan da vazgeçmeyecektir.
Alti ay kadar önce Misir’i bir hafta bir hafta dolasma olanagim oldu. Iskenderi’ye ve Kahire’de iki  turizm kenti Samelseyh’de üç gün kalmistim. Otantik bir ülke fakat yasam biçimi ve demokrasi anlayisi olarak geri kalmis, çeliskilerin derinlestigi bir ülke izlenimini birakmisti bende. Yoksulluk ve zenginlik arasinda bir uçurumun oldugunu fark ettim.
Alti yil önce dolastigim Kahire’nin Tahrir (özgürlük) meydanin da bir milyondan fazla insan konusuyordu dün. Dün Misir halki konusuyordu. “Hüsnü mübarek defol” diyorlardi. Mikrofona konusan bir kadin:  Bizim, polisten ya da askerden korkmadan kendimizi ifade etmemiz gerekiyor, derken demokrasi istiyordu. Bir baska kadin:  Rejimi devirsek ki  devirecegiz muhalefetin birlik olmasi lazim, derken mesruiyet kazanma çabasindaydi. Suan mübarek iktidarinin zemini kaymis gibi görülüyor. Mübarek ‘aday olmayacagim’, dese de belirsizlik var. Muhalefet edenler çok parçali ve tecrübesizler. ABD tedirgin fakat dikkatle izliyor. Bu asamada Misir ordusu ve ABD’nin alacagi tavir önemli. ABD emperyalizminin Ortadogudaki sinavi sürüyor. Bölgedeki istikrarsizlik (Mübarek’le anlasan) en çok israil’i arkasindan da ABD’yi korkutuyor. Fakat ne olursa olsun artik Mübarek iktidarinin mesruiyeti kalmamistir. Mesruiyet; halklarin ve bireylerin,  insanlar tarafindan var edilen ve ortak degerlerin tasiyicisi olarak görülen bir kurumun yetkilerini, asiri zorlama olmadan kabul etmesini saglayan durumdur. Çocugun anababasiyla, parti üyesinin partisiyle, isçinin sendikasiyla, yurttasin hükümetiyle vb iliskileri mesruiyet temelinde yürür. Toplumlarin tarihi, mesruiyet tinisiyla anlatilabilir. Kuzey Afrika ve Ortadogu rejimlerini, o ülkelerde yasayan insanlar mesru görmüyorlar. Halklari karsisinda mesruiyeti kalmamis iktidarlar korku içindeler. Halkin “özgürlük meydanlari”ni özgürce, bir baski altinda kalmadan doldurmalarindan korkar durumdalar. Yasli insanlik alemi ne krallar, ne tiranlar, ne diktatörler görmüstür. Hepsi mesrulugunu kaybedip gitmislerdir.
Halk ayaklanmalarindan devrim dogar mi? Eger dogru önderlik edebilecek bir yapi varsa dogar. Tunus ve Misir’daki halk ayaklanmalarinda sonra çevresindeki ülkelerde de statükonun degisecegi izlenimi var. Bu ayaklanmalarin bir Arap devriminin fitilini tutusturup hükümet ve rejim degisikligine yol açabilecegi düsüncesi hakim… Kitlesel hareketler dogalari geregi politik bir nitelik tasirlar fakat devrimci nitelikte bir sonuç doguramaya bilirler. Kendiliginden gelisen politik ayaklanmalarin devleti mükemmellestirmekten öteye bir sonuç dogurmadiklari bilinir. Kendiliginden, örgütsüz ayaklanmalar reformist olarak nitelenir ve reformist sonuçlari olur. Çünkü Misir’daki bu ayaklanmalari yöneten ortak iradenin siyasal temsilciligini yapacak siyasal mücadeleyi sinifsal ve devrimci bir mücadeleye çevirecek bir siyasi parti yoktur. Içinde her düsünceden insanlarin var oldugu parçali muhalefet var. Devlet biçimi dönüstürülemedigi sürece de devrimden söz edilemez. O nedenle Misir’in hangi yöne kayacagini kestirmek mümkün degil. ABD ve Avrupa ülkeleri bu nedenle tedirgin. Müslüman kardeslerin etkinligi artiyor. Mübarek gider Hamas benzeri bir yönetim olusursa da sasmamak gerekir. Nitekim Mübarek yanlilariyla karsitlari arasinda kanli çatismalarin baslamasi da tedirginlik yaratiyor. Kisacasi her ayaklanmadan devrim dogmaz. Hosça kalin dostça kalin

Yazarın Diğer Yazıları

Çerez Bildirimi

Sitemizde, daha yüksek bir kullanıcı deneyimi sunmak ve deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla, Gizlilik Politikası, Çerez Politikası ve KVKK Aydınlatma Metni sayfalarında belirtilen maddelerle sınırlı olmak üzere ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde çerezler kullanıyoruz.