Mustafa Yetkıl

ÇİFTÇİMİZ KRİZDE -1-

Mustafa Yetkıl

Torbalı’da doğdum lise bitimine kadar süren öğrenimimi ilçemizde tamamladım. Doğusunda Fetrek, batısında Çelvik(Moskof) çaylarının yaz-kış aktığı yeşil Torbalı’da… Nüfusu beş bin civarındaydı. Torbalı Tepeköy mahalleleri arasındaki verimli topraklarda ballı incirler, altın sarısı üzüm bağları her türlü sebze ve meyve bahçelerinin, tütün ve pamuk tarlalarının henüz betona dönüşmediği 60’lı 70’li yıllar… Henüz Alpkent ve Cumhuriyet mahallelerinin kurulmadığı yıllar.
İnsanlarımız çiftçilik ve hayvancılıkla geçinirdi. Mutluydu… İncir, üzüm, zeytin ve pamuk gibi ürünlerini TARİŞ alırdı. TEKEL henüz özelleştirilmediği için, tütün üreticisi çiftçimizde tüccarın insafına bırakılmazdı. Tarım Kredi Kooperatifleri özel sektör mantığıyla yönetilmez banka faizlerine ezdirilmezdi çiftçi o dönemlerde. Oysa bugün çiftçimiz krizde.
***
Tütün ekimi henüz bölgede yasaklanmamıştı. Her aile dikerdi, aile ziraatıydı çünkü. On dekar tütün geçindirirdi bir aileyi. Tütünden anlamayana kız verilmezdi. Necati Cumalı; “Zeliş-Tütün Zamanı” romanlarında o yılların gerçekliğini anlatır. Zordur tütün işi 14 ay sürer yetiştirmek. Fidanı, dikim, çapası, kurutması, balyalanması. Yaz ayları her tarlada bir çardak önünde kırmandalı… Piyasa açılacağı günler bayram havasında olurdu. Geçim parası, düğün-dernek tütün satımı sonrası yapılırdı. Devlet “baba” idi köylünün gözünde. Tüccara ezdirmezdi. Destekti çiftçimize… Esnaf ödemeleri mahsulden mahsule yapılırdı. Senet-sepet, faiz olmazdı pek. Söz vardı, güven vardı… Kapitalizm ya da neoliberalizm ya da partili cumhurbaşkanlığı adına ne derseniz deyin; yok oldu o toplumsal ilişki ve güven ortamı bitirildi. Özelleştirmelerle çiftçimiz krize sürüklendi.
***
Çiftçi kökenli bir aileden geliyorum, çiftçiyim. Zordur çiftçilik ürettiğiniz malın fiyatı belli değildir, ne kazanacağınızı bilemezsiniz. Ülkemizde belli bir tarım politikası ve planlama yoktur. Ürünün dikimi, gübresi, ilacı, çabası, toplaması satış sonrası hesap tutmaz, size bir şey kalmadığı da olur. Ciddi bir gelir elde edemeden bir sonraki yılın hayalini kurarsınız, zararlarınızı çıkaracağınızı düşlersiniz. Anadolumuzun diğer yerlerinde de böyledir bu durum. Tarım giderleri artarken fiyatlar geride kalıyor, çiftçi yoksullaşıyor. Planlama yok.. Geçen yıl soğan, patates fiyatları artına terörist muamelesi gören üreticinin ürünü bu yıl elinde kaldı.
***
Aslında bizim köylümüz çiftçimiz çalışkandır. Birazcık desteklense Türkiye Avrupa’nın gıda ambarı olur. Günümüz dünyasında gıdaya erişim önemli bir sorun. Destek derken televizyonlarda izlediğimiz gibi; çiftçinin elinde kalan patates ve soğanı 85 kuruştan alıp, üreticiyi biraz destekler görünüp kayıplarını gideriyormuş gibi popülist uygulamalardan söz etmiyorum. Üretimin planlanması, fiyatların belirlenmesi ve tüketimin yani arzın koordinasyonu gibi tüm alanlarda üreticilerin söz, yetki ve karar sahibi olmasını hedeflememiz gerekir. Çünkü, üreticiler güçsüzleştiğinde uluslararası tekeller ve kar amaçlı çevrelerin egemenliği güçleniyor ve toplumsal çıkarlar yok sayılıyor.
Hollanda Konya ilimiz büyüklüğünde bir ülke, 2020 yılı tarım ihracatı 96 milyar Euro yani 116,5 milyar dolar. Türkiye’nin ihracatı yaklaşık 21 milyar dolar. Ancak Türkiye 16 milyar dolar da tarım ürünü ithal etmiş. Yani Hollanda bizden 22 kat fazla tarım ürünü ihraç ediyor. Pandemi döneminde tarımsal ithalatta cumhuriyet tarihimizin rekoru kırılmış. Neden? Çünkü çiftçimiz ürettiğinin karşılığını alamayınca üretmekten vazgeçiyor toprağı terk ediyor. Son 15 yılda buğday ekim alanlarının 24 milyon dekar azaldığını yazıyor gazeteler.
***
“İnsan yalnızca söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur” der Aziz Nesin. Tüm kesimler gibi çiftçimizde krizde. Basında yaşamını sonlandırmalarını üzülerek okuyoruz. Pamukyazı mahallemizden Basri Yıldırım adlı çiftçi kardeşimizin de borçlarından dolayı yaşamını sonlandırması hepimizi çok üzmüştür. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz..
Çiftçimiz süt ineklerini kestiriyor, tarım aletlerini satıyor, traktörüne, evine haciz geliyorsa çiftçi krizde demektir.
Pandemi sürecinde dünya iki şeyin değerini öğrendi. Birincisi, beyaz önlükleriyle bilim insanları ve sağlık çalışanları, ikincisi çamurlu çizmeleri ve nasırlı elleriyle üreten çiftçiler. Dünya geleceğini tarım da görüyor, tarıma çiftçimize sahip çıkalım, gelecek tarımda… Yarın görüşmek dileğiyle, hoşça kalın dostça kalın.
NOT: Yitirdiğimiz Belediye Başkanımız İsmail Uygur’a Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları