BIR baska arkadasimin yazisi, yanlislikla, benim imzamla yayinlaninca yazmak istemedim. Iki haftadir yazmiyorum. Yillardir haftada iki yazi yaziyor olmamin yorgunlugu çöktü ve ara vermenin iyi olacagini düsündüm. Olmadi, ara vermeyi sürdüremedim.
Onbes gün içinde çok sey yasandi… Siyasal gündem degisti. Ergenekon ile ilgili yeni bir operasyon dalgasi baslatildi… Oda Tv basildi. Soner Yalçin tutuklandi. Ardindan gazeteci Nedim Sener ve Ahmet Sik’in gözaltina alinmalari tepkilere yol açti. Ahmet Sik ayni zamanda Bilgi Universitesinde ögretim üyesi. Gazeteciler içeride ne denilir; özgür basin varsa özgür toplum vardir. Basbakan gazetecilerin tutuklanma nedenlerini; “Hükümeti yikma girisiminde bulunan bir örgütlenmenin üyeleri” diye açikladi…
Ulke karmakarisik; isçiler, issizler, saglik çalisanlari, asker aileleri, gazeteciler, ögrenciler kisacasi tüm toplum katmanlari yürüyor. Yurttaslari caddelerde yürüyen ülkelerde haksizlik adaletsizlik yollara yansimis olmaz mi? Her kesimi yürüyen bir toplum da sorunlarin çoklugu var demektir. Demirel’in dedigi gibi “Yollar yürümekle asinmaz!” tabi asinmaz ama demokrasi ve özgürlükler asinir. Kim hakli ki? “Basin özgürlügü ABD’den ileri” “En özgürlükçü basin kanununu biz çikardik, medya ya çok genis haklar getirdik” diyen hükümet yanlilari mi? “Basin milletin özgür sesidir!” “Antidemokratik yasalar kaldirilsin, basin özgürlügü istiyoruz!” “Gazeteciler tutuklanmasin” diye bagiran basin mensuplari mi?
Aydinlanma çaginin önemli isimlerinden Volter ne diyordu; Fransa ihtilalinin gerçeklestigi yillarda, düsüncelerin özgürce açiklanabilmesi için: “Seni sevmiyorum. Düsüncelerini de sevmiyorum. Fakat senin sevmedigim düsüncelerini açiklayabilme özgürlügün için gerekirse canimi veririm.”
Basbakan’in kendisi gibi düsünmeyen medya mensuplarinin da basbakanidir. “Yandas medya” demesi dogru degildir. Çünkü özgür basin varsa özgür toplum vardir.
Dünya da karmakarisik. ABD Ortadogu’yu ve Akdeniz’i yeniden dizayn ederken Tunus, Misir duruldu. Libya karisti. Libya lideri Kaddafi direniyor… Suidiler de Bahreyn’e girmisler… Bakalim nereye varacaklar. Japonya da yasanan felakete üzüldük. 8.9 siddetinde ki deprem ardindan yasanan tsunami korkunç bir olaydi. Doganin gücü, insan gücünün çok ötesinde bir güç. Asil felaketin Fukusima’daki nükleer santralin patlamasiyla yasanacagi söyleniyor. 1986’da dünyanin yasadigi en büyük nükleer kazasi Çernobil’den daha büyük bir etkisi olacagi söyleniyor… Dünya nükleer santrallerden kurtulma adimlari atarken Fransa, Almanya gibi Avrupa ülkeleri nükleer enerji santrallerinden vazgeçerken bizim enerji bakanimizin hala nükleer santrallerin yapimini savunmasi düsündürücü degil midir?
Pesin hüküm ve yargilara karsiyimdir. Süpheci ve sorgulayici olmayi yeglerim. Masal okuyanlara, kâhinlere, hokkabazlara, falcilara inanmam. Biz insanlari diger canlilardan ayiran yönümüz aklimizdir. Bu nedenle farkli düsüncelere variriz.
Bir kesim baska bir gözle bakip baska yüzünü, bir baskasi bir baska yüzüne bakar ve o yüzünde durur. Düsünce ayriliklarimizin nedeni budur. Herkes düsüncelerinin dogruluguna inanir. Fakat aklim bana herkesi dinleyip ortak akli bulmalisin diyor.
Zorbaligin her türüne karsiyimdir. Ustün sayilan insanlara, krallara yakindan baktiginizda anlarsiniz ki çogu sizin gibi insandir. Krallarin sastigim tarafi hayranlarinin bu kadar bol olmasidir… Fakat aklin yolu birdir. Önemli olan özgürlük içinde, demokrasi içinde insanca ve kardesçe yasamaktir.
Hosça kalin, dostça kalin