1 Kasım genel seçimlerimizi yaptık. Milli iradeye saygılıyız. Ülkemize ve ulusumuza hayırlı olsun.
Tüm dünyada iktidar partileri seçime girerken yıpranmış kabul edilir. Ve oy oranlarında düşme olacağı bilinir… Tüm araştırma şirketleri gibi ben de AKP’nin gerileme devrine girdiğini, bu seçimlerde oy kaybına uğrayacağını düşünüyordum… Hatta seçim sonrası AKP içinden kopmalar olacağı ve 5. bir partinin kurulacağı söylentileri yaygındı. Yanıldık!..
AKP’nin beş ay sonra tekrarlanan seçimlerde oylarını yüzde dokuza yakın arttırarak dördüncü defa iktidar olmasının dünyada bir başka örneği yok sanırım.
7 Haziran sonrası ne oldu da AKP’nin oyları yüzde 41’den yüzde 49’a yükseldi… Uslüpta, söylemde, politikada ne değişti?
7 Haziran sonrası; muhalefetin koalisyon hükümeti kurulması sırasındaki olumsuz tavrı, seçime yirmi gün kala “Barış Mitingi”nde patlatılan bombalarda yüzün üstünde yitirdiğimiz insan, bu iki seçim arasında yaşanan kaos, yaşanan son dramatik olayların ve baskıların seçmen üzerinde etkili olduğunu sanıyorum. Yurttaşlarımızın güven ve istikrar istemesi de önemli bir etken oldu… AKP dışındaki tüm partilerin seçim mitinglerini iptal etmeleri de AKP oylarını arttırdı. Bütün bu normal olmayan durum sandığa farklı yansıdı. Mantıktaki “Anormal koşullardan normal sonuçlar çıkmaz.” Kuralı yaşam buldu…
Nereden bakarsanız bakın; 5 aylık bir sürede AKP oylarını 5 milyona yakın arttırarak yüzde 49.4 e çıkaran 316 milletvekili ile yeniden tek başına iktidar olan AKP açısından olağan üstü bir başarıdır. Bu sonuçlar sağdan ve soldan seçime katılan diğer partiler için de büyük bir yenilgidir. Milli iradeye saygılı olmak demokrasi gereğidir, saygılıyız.
***
Seçim sonuçları mücadeleye devam edilmesini gerektiriyor… Mağlubiyetler zaferden çok daha öğreticidir.” Sözü geçerlidir siyasette… “Yitirme acısıyla yitirme korkusu bir kapıya çıkar.” Der Seneca… Biraz da CHP’ye bakmak istiyorum, seçim öncesi yazımda CHP’nin yüzde 30 bandını aşacağını belirtmiştim. Olmadı. AKP ve MHP’deki hatta HDP’deki dalgalanmalar CHP’de yok… 7 Haziran’da da 1 Kasım’da da CHP’nin oyu yüzde 25.000 yüzde 25 i niçin aşamıyoruz?
Son seçimde sembolikte olsa oyunu arttıran hatta iki milletvekili daha fazla çıkaran CHP var, ama yetmiyor, yeterli değil. Ancak sonuçlara göre gönül rahatlığı içinde CHP ye oy vermiş bir seçmen var… Kılıçdaroğlu; kendine özgüveni olan çok çalışkan bir genel başkan profili çizdi. Yereldeki teşkilatların ve merkezin bu çalışmaya ayak uydurabildiğini söylemek Kılıçdaroğlu’na haksızlık olur… CHP önceki seçimlere göre daha iyi hazırlanmış, daha kapsamlı ve inandırıcı bir seçim bildirgesiyle çıktı seçmen karşısına… Daha iyi bir performans ve iyi kadrolar göstermesine rağmen oy oranını arttıramadı. Çünkü oy geçişleri sağ partiler arasında yaşandı… Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrası yaptığı değerlendirmede altını çizdiği gibi alınan sonucu başarı olarak görmek siyaseten mümkün değildir. CHP’yi başarılı saymak önce CHP seçmenine haksızlık olur… Bu durum AKP karşısında dokuz bine yakın oy kaybeden CHP ilçe yönetimi içinde geçerlidir. Başarılı değillerdir.
CHP nin oyu yüzde 25’lerde… CHP’de temel sorun muhafazakar seçmene ulaşamamak CHP sağda aday ve kadro devşirerek de oyunu artıramadı. Muhafazakar kesime seslenen sosyal politikalarıyla da muhafazakar seçmeni etkileyemedi… AKP ve MHP hatta HDP tabanındaki muhafazakar seçmenlerin partilerinin gidişatından memnun olmamalarına rağmen CHP ye yönelmedikleri açık.
Oy geçirgenliği AKP ve MHP tabanlarında oldu HDP deki muhafazakarların bir kısmı da AKP ye kaydı… Oysa
MHP’nin kıyılardaki ulusalcı tabanının CHP ye kayacağını düşünmüştük, olmadı. Sağ seçmenin bakışı şimdilik değişmedi… Bu genel durum seçimlere doğrudan katılmamış sosyalist sol içinde iyi değil. Sağcılaşan siyasal atmosfer bir bütün olarak solun nefes almasını da zorlaştırır.
Peki CHP yüzde 25 olan oy oranını aşabilir mi? Aşabileceğini düşünüyorum. Nasıl mı? Kendisine oy vermeyenleri de göz ardı etmeden onlarında elinden tutarak batılı anlamda sosyal demokrat ilkelerden taviz vermeden, gençlerle birlikte, evrensel hukuk ve özgürlükleri savunmaya devam ederek aşabilir… Solun birlikteliğini savunarak, ortak programlarla birlikte yürümeyi, farklılıklarımıza saygı duymayı, yaşamın her alanını paylaşmayı, iktidar için birlikte kavgayı, küskünlük ve dargınlıkları bırakıp. Kol kola büyük kalabalıklarla yürümeyi gerçekleştirdiği gün yüzde 25’i de aşar iktidara yürür… Hem CHP hem Türk solu hem Cumhuriyetçi muhafazakârlara bunları anlatmalıyız… Şimdilik bu doğru yolda mücadeleye devam etmek, Ülke ve ulus çıkarlarını koruyan çizgide muhalefet etmeye devam etmekten başka yapacak bir şey yok.
Hoşça kalın, dostça kalın.