Nevzat Karataş

İki Halid'in arzusu

Nevzat Karataş

Bu muhterem zat peygamberimiz Medine’ye ilk gelişlerinde Peygamber efendimizi misafir eden, ona ev sahipliği yapan ve Allah Rasulüyle yedi ay komşuluk eden zattır. Allah Rasulünün “İstanbul bir gün mutlaka fetholunacaktır. Orayı fetheden kumandan ne güzel kumandan, orayı fetheden asker ne güzel askerdir.” Şeklindeki müjdesine ulaşmak için yollara düşmüştür.

Peygamberimizin Medine’ye gelişinin elli ikinci yılında Muaviye ordusuyla İstanbul’un fethi için gelmişti. İstanbul kuşatılmış, uzun kuşatmalara rağmen fetih gerçekleşmemişti. Bu arada rahatsızlandı. Ordu komutanına “Şayet ölürsem cenazemi başka yere taşımayın. Ordunun gideceği en son noktada defnedin.” Demişti. Demek oluyor ki,  şimdi mezarının bulunduğu yer, O gün İslam ordusunun ulaştığı son noktadır.

Dediği gibi oldu. Ruhunu İstanbul topraklarında teslim etti ve bu gün bulunduğu yere defnedildi. Osmanlı padişahları Ona büyük saygı gösterdiler. Bu gün Ebu Eyyub El Ensari, Eyub camisinin bulunduğu  yerde yatmaktadır.

Peygamber Efendimiz zamanındaki tüm savaşlara katılmış, şehit olabilmek için canla başla mücadele etmiş, kısaca her savaşa “Şehid” olurum arzusuyla katılmış ama arzu ettiği şekilde şehit olamamıştır. Ama eminim O şehitlerle beraberdir. Çünkü önemli olan niyetlerdir.

İKİNCİ HALİT

İkinci Halid’imiz Hemen her müslümanın ismini duyduğu Halid Bin Velid’dir. Katıldığı irili ufaklı yüze yakın savaşta hiç yenilmeyen Halit. Mekke’nin ileri gelen ailelerinden olan Halid Bin Velid Müslüman olmadan önce Müslümanlara karşı Uhud savaşında çok önemli bir rol almıştır. Pegamberimizin  yerleştirdiği okçuları arkalarından kuşatarak ve onları vurarak Uhud savaşının Müslümanlar aleyhine sonuçlanmasına sebep olmuştu

Halit Müslüman olmadan önce peygamberimiz Halit’in kardeşi Velid’e “Halit keşke bütün maharetini Müslümanların yanında harcasaydı, yanımıza gelseydi. Biz onu başkalarına karşı üstün tutardık.” Diyerek daha birkaç yıl önce onlarca müslümanın şehit olmasına sebep olan birini affediyordu. Sünnet eksenli bu uygulamalara Müslümanlar ekseriyetle hasret kaldılar.

ARAMAKLA BULUNMUYOR

Gaye islam’ın yücelmesiyse gerisi teferruattı. Ayrıca şehit olanlar kaybeden değil kazananlardı. Canını Allah’a satabilmiş olandan daha kazançlı kim olabilir.

Hayatının bundan sonraki döneminde Halit, hep Peygamberimizin yanında bulunmuştur. Katıldığı her savaşta şehitliği gün ışığında çırayla aramıştır. Ama bu bir nasip meselesiydi, olmadı. O vefat ederken “Şu kadar savaşa katıldım. Vücudumda mızrak değmeyen yer kalmadı. Şehit olmayı her savaşta aradım. Şu hakîr yatakta can veriyorum.” Diye sitem ediyordu.

Bizler şehit olanlara acımak yerine kendi halimize acıyalım. Şehitler, “Onlar ölüler değillerdir. Diridirler fakat siz hissetmiyorsunuz.” Müjdesine mazhar olmuşlardır. Halitlerin yıllar boyu arayıp bulamadığını bulmuşlardır. Ne mutlu onlara!

Şehitlerin gideceği yer şimdiden açıkça bellidir. Ama bizlerin sonu nasıl olacak bilemeyiz. Rabbim bizlere de şehitliği candan istemeyi ve ona ulaşmayı nasibetsin. Hayırlı cumalar.

 

Yazarın Diğer Yazıları