Dolayısıyla biz insanlar da sahip olduğumuz, olacağımız her türlü doğru bilgiyi, ancak Allah’ın kitabı Kur’andan veya O’nun sadık habercisi nebisinden öğrenebiliriz. İşte yukarıda ki soruya da Allah Rasulünün bizlere aktardığı kadarıyla bilgi vermeye çalışacağız. Ancak bu çerçevede edineceğimiz bilgiler bizleri doğru yönlendirir.
Önce yol (Ömür) haritamızı hatırlamakta fayda var. Varlığımız ruhlar alemiyle başlıyor; anne karnı, dünya hayatı, berzah alemi (Kabir hayatı), kıyamet, haşr, hesap, sırat, cehennem ve cennet ile son buluyor. Her insan için bu sayılanları görmeden cennete girmek söz konusu değildir. Kabir hayatının başlangıcını ve sonrasını bir film gibi bizlere Allah Rasulü şöyle haber veriyor.
CENNETLİK KULUN HALİ
Beraa bin Azib anlatıyor “Peygamber efendimizle bir Medinelinin cenazesi katılmak için çıkmış, cenaze mezara konmadan oraya varmıştık. Allah Rasulü oturdu. Biz de başımızda kuş varmış gibi hareketsiz oturduk. Onun elinde vurdukça yerden iz çıkaran bir değnek (Asa) vardı. Başını kaldırıp iki veya üç kere “Kabir azabından Allah’a sığınırım.” Dedikten sonra şöyle devam etti:
“Bir kimse dünya ile alakasını kesip ahrete yönelince gökten, yüzleri güneş gibi parlayan, yanlarında cennet kefenlerinden kefen ve kafur bulunan melekler inerek gözün alabildiği sınırda otururlar. Sonra ölüm meleği Azrail (as) gelip kişinin baş ucuna oturur ve şöyle der: “Ey güzel ve temiz ruh, haydi Allah’ın bağışlama ve rızasına doğru çıkıp gel! Bunun üzerine ruh, su kabından damlanın süzülüp aktığı gibi süzülerek çıkar ve melek onu alır, Fakat gökten inen Rahmet melekleri onu Azrail’in elinden alır bekletmeden getirdikleri kefene sarar kokular sürerler.
“Ondan yeryüzüne en güzel koku yayılır. Melekler onu alır yücelere götürürler. Karşılaştıkları her melek gurubu “Bu yüce ruh kimdir?” diye sorarlar. Melekler yedinci semaya kadar o ruha refakat ederler. Allah cc “Kulumun adını yüceliklerin arasına yazın ve onu tekrar yeryüzüne götürün çünkü onları ondan yarattım, oraya tekrar geri gönderiyorum ve tekrar oradan çıkaracağım” buyurur ve ru cesede aynı yoldan geri döner.”
NELER SORACAKLAR?
“ İki melek kabirde gelip oturur ve “Rabbin kimdir? Dinin nedir? Size gönderilen kimdir? Bilgin, bildiğin şey nedir?” Sorularını sırayla sorarlar. Kul da sorulara sırayla, “Rabbim Allah, dinim İslam, O gelen Allah’ın Rasulü hz. Muammed’dir, Allah’ın kitabını okudum ona iman ettim ve onu tasdik ettim.” Diye cevap verir. Bunun üzerine gökten Allah adına biri şöyle seslenir:
“Kulum doğru söyledi. Ona cennetten bir yatak hazırlayın. Ona cennet elbiseleri giydirin ve onun için cenneten bir kapı açın. ( Bunlar yapılınca) Ona cennetten esinti ve güzel kokular gelir. Kabri gözünün alabildiğince genişletilir. Kendisine güzel yüzlü, güzel giyimli ve hoş kokulu birisi gelerek “Seni sevindirecek şeylerle sana müjdeler olsun” der. Kul “Sen kimsin?” Diye sorar.”
Kul o gelen kişiye “Hayırlar getiren yüzünle sen kimsin?” der. Gelen de “Ben senin dünyada işlediğin güzel amellerinim” Cevabını verir. Bunun üzerine kul “Ya Rab! Hemen kıyameti başlat ki aileme ve varlığıma kavuşayım.” Der. Hadisi şerif başka yollardan da birkaç kelime değişikliği ile aynen aktarılmaktadır. Biz A.B. Hambel’in (ra.) hadisini aldık.
Evet, “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, veya cehennem çukurlarında bir çukurdur. Rabbim cehennem çukuruna düşecek ameller yapmaktan muhafaza buyursun. Çünkü orada güç kuvvet sadece Allah’a aittir. Hayırlı cumalar.
