Ancak dışarıdaki düşmanlardan önce içerideki düşmanla mücadele etmek şarttı 1920 yılında Kurtuluş Savaşı ve sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı çalanları, casusları, asker kaçaklarını, Millî Mücadele’yi engelleme amacıyla propaganda yapanları yargılamak için İstiklal Mahkemeleri kuruldu. Yine Ağustos 1921’de Tekalif-i Milliye Kararları yayımlandı ve halk ulusal yükümlülüklerini yerine getirmeye teşvik edildi. Bazıları Anadolu topraklarının bir bölümünde yeni bir devlet kurmayı amaçlayan, bazıları ise saltanat ve hilafet yanlısı olanlar tarafından çıkarılan isyanlar bastırıldı.
Düzenli birliğini Mondros Mütarekesine rağmen bozmayan Kazım Karabekir, Doğu Anadolu bölgesinde düşman güçlerinin desteklediği Ermeniler ile mücadele etti. Moskova Antlaşması ile Ruslarla barış sağlandı ardından Ermenilerle yapılan mücadeleler sonrasında Ermenilerin talebi üzerine 3 Aralık’ta imzalanan Gümrü Antlaşması ile Türk-Ermeni sınırı, 1878 öncesindeki Osmanlı-Rus sınır hattına çekildi. Bu sınır, bugünkü Türkiye-Ermenistan sınırıdır.
Güneyde hiçbir birliği olmayan Türkiye’nin güney mücadelesi halk tarafından sürdürüldü. Maraş’ta da, Sütçü İmam’ın önderliğini yaptığı mücadele sonunda Maraş’ta tutunamayan düşman şehri terk etmek zorunda kaldı. Urfa şehrinde Ali Saip Bey tarafından teşkilatlandırılan Türk direnişi başarıyla sonuçlandı. Fransızlar 11 Nisan 1920’de şehri boşalttı
Batı Cephesindeki mücadele hem en uzun hem en kanlı mücadelemiz oldu. Düzenli birliklerden önce Kuvayı Milliye denilen düzensiz halk birlikleri bölgede varlığını sürdürüyordu. Her ne kadar Yunan kuvvetlerinin ilerlemesini yavaşlatsalar da asla durdurulmasına veya geri çekilmelerine engel olamadılar. Bunu gören Ankara Hükümeti batıda bir düzenli ordu kurulmasını sağlamaya çalıştı. Çerkez Ethem gibi bazı Kuvayı Milliyeciler isyan etseler de düzenli ordu kurulmuş oldu. Yunan kralı Konstantin’in emri ile yapılan keşif taarruzu Birinci İnönü Muharebesi’nde durduruldu. Bu esnada İtalya ve Fransa, eski düşmanları olan kralın dönüşü nedeniyle Sevr’in gözden geçirilmesini talep ettiler. Bu talepler üzerine toplanan 21 Şubat 1921’deki Londra Konferansı’nda, İtalya ile Fransa, Yunanistan’a karşı Türkleri yani Ankara’yı desteklediklerini ilân edince Yunanlar taarruz kararı alarak saldırıya geçtiler. İkinci İnönü Muharebeleri ile Yunan ilerleyişinin önüne geçildi ancak Türk kuvvetlerinin Temmuz’da Kütahya-Eskişehir Muharebeleri’nde aldığı yenilgi sonucu Yunan ordusu yeniden ilerlemeye başladı. Sakarya Meydan Muharebesi’nde Yunan ilerlemesi ikinci ve son kez durduruldu. Ağustos 1922’de Türk kuvvetleri tarafından Büyük Taarruz başlatıldı ve taarruz sırasında Dumlupınar’da gerçekleşen muharebe ile İzmir’in kurtuluşu ve ardından gerçekleşen yangın ile savaş son buldu.
Savaştan sonra imzalanan Lozan Barış Antlaşmasından sonra ülkemizin son durumu Sevr Barış Antlaşmasından epeyce farklıydı oluşan durum:
Türk Milleti bu antlaşmadan sonra kendi özgürlüğünü ve bağımsızlığını koruduğunu tüm cihana gösterdi. Tüm bağımsız olmayan ülkeler bu hadiseden sonra Türk Milletini örnek alıp bağımsızlık mücadelesi vermeye başladı. Bağımsızlık Türk Milletinin değişmez bir fikri olduğunu bu millet için Vatan kavramının ne olduğunu tekrar bu mücadele ile yaşadık.
Atalarımızın bize emanet ettiği bu topraklarda en büyük görevimiz yaşamak ve yaşatmaktır. Daha çağdaş daha adil daha özgür yarınlara ulaşmak için atalarımızın izinden gidip çok çalışacağız.