Sami Bingöl Turan

Güle güle Musa!

Sami Bingöl Turan

İNSANLAR yaşamları boyunca duygularını paylaşacak arkadaşlara dostlara gereksinim duyarlar. İyi günümüzde de, kötü günümüzde de, su gibi hava gibi, varlığını hissedebileceğimiz birilerine mutlaka ihtiyacımız vardır ki, onlar da özü sözü bir olan gerçek arkadaşlar ve dostlardır. Bunların arasında da gökyüzündeki yıldızlar gibi her zaman gözükmeyenler de oluyor. Bunlar bizlere öyle bir güven verirler ki, karşılıklı olarak her zaman varlıklarını hissederiz.

Bazı insanlar durgun ama tertemiz bir deniz gibidirler. İçleri dışları bir davranışları candan ve pırıl pırıldır. Dikkat ederseniz, böyle güven duyabileceğimiz dost ve arkadaşlarımızla sorunlarımızı paylaşmaktan da asla çekinmiyoruz.

Geçen hafta ben, gökyüzündeki yıldızlarımdan birisini kaybettim. Arnavut Musa aramızdan ayrıldı. Ciddi hastalığı olmasına rağmen son güne kadar evinin karşısındaki kahvehaneye çıkar dostlarına çay ısmarlamaktan zevk alırdı, az konuşur çok dinlerdi. Çok üzgünüm, ölüm ona hiç yakışmadı ama alın yazısı böyle yazılmış ne diyebiliriz ki…

Rahmetli Musa Dalgıç’ı 37 yıl önce tanıdım. Dostluğumuz arkadaşlığımız hiç bitmedi. Çok çalışan, yokluğu da varlığı da gören, kazanan ama hiç değişmeyen bir yapısı vardı.

İyi günümde de kötü günümde de varlığını hissettiğim arkadaşım ve güven duyduğum bir dostumdu. Onun yaşadıklarını bir kitap haline getirmeyi planladık ama nasip olmadı. Birlikte güzel anılarımız da oldu. Mesleğim gereği çok değişik insan tanıdım ama doğrusunu söylemem gerekirse Rahmetli Musa gibi özü sözü bir insan tanıma fırsatım olmadı. O,yaptığını da yapacağını da çekinmeden açıkça söylemekten çekinmezdi. Ruhun şad olsun sevgili Musa…

Unutulmayan bir anımızı da sevdikleriyle paylaşmak isterim şöyle ki: 1985 yılı ilçemizin 15 bin dolayında nüfusu vardı dolayısıyla herkes birbirini tanırdı. Ertuğrul Mahallesi’nde ev yaptığımda inşaat malzemesini Dalgıç’lardan almıştım. Evim bahçeli olduğu için bir kümeste yapmış hobi olarak birkaç tavuk besliyordum. Çok güzel cins bir horoz almıştım ve bunu arkadaşlara abartılı olarak anlatıyor, “bir araba verseler vermem” diyordum. Rahmetli Musa bana bir sürpriz hazırlıyor ki horozumu çalacak kişiye özel ödül vereceğini duyuruyor. Bir türlü mümkün olmuyor. Konuyu ilçede sevilen esprili insan namı değer rahmetli Kürt Bekir’e açıyor ve “Hocanın horozunu bana getir sağ teslim et dilediğin bir takım elbiseyi alayım” diyor. O da “Sen yardım edersen olur” diyor. Plan hazırlanıyor. Bir gün, Musa, damperli kamyonu kümesin önüne kadar getirip siper etmişti, o gün akşam karanlığında bahçeden sesler geldiğini duydum çıktığımda olanları gördüm, “yetişin hırsız var” diye bağırdım arabaya bindikleri gibi geri gittiler. Başaramadılar ama bu tatlı şakayı ilçede duymayan kalmamıştı…

1989’da da çok ciddi bir olay yaşadım. Ağır cezada yargılandım. Haklı olduğum bilinen davamda Dalgıçlar ailesi hep yanımda oldular.

37 yıl o gökyüzünde görünmeyen yıldızıma hep güven duydum. O, tek benim değil bütün ilçenin yıldızıydı.

Sevgili Musa, senin de alın yazın böyle yazılmış. Mekânın cennet olsun. Güle güle sevgili kardeşim.

Değerli Dalgıç ailesine sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları