Sami Bingöl Turan

Yeter artık…

Sami Bingöl Turan

Bu olaylar ne ilktir ne de son. Vahşiler, caniler aramızda sarhoş mayın gibi dolaştıkça maalesef bu korkunç olaylar da eksik olmuyor. Geçmiş yıllarda artış olmuştu bunun üzerine bakanlık 2008 yılında bütün illerdeki “İnsan Hakları” yönetimlerinin çevrelerinde meydana gelen bu tür olayları bir öneri raporuyla tespit ve değerlendirme yapmalarını istemişti. İllerden gelen raporlara göre, 2014’de 18.000, 2015’de 17.000, 2016 da 11.000 çocuğun çeşitli şekillerde kaybolduğu, güvenliğe yapılan ihbarlarla birçoğunun bulunarak ailesine veya yetiştirme yurtlarına teslim edildiği açıklanmıştı. Türkiye istatistik kurumu raporlarına göre de 2016 yılına kadar 104.531 çocuk kayıp ve çeşitli şekillerde mağdurdur ki son iki yıl hariçtir.

Bu tür olayların olmaması en büyük dileğimizdir ancak, doksan milyon nüfusu bulunan ülkemizde, ailevi, maddi sorunu bulunanlar, küçük yaşlarda ki evlilikler, terör bağlantıları, genç yaşta uyuşturucu bağımlılıkları, psikolojik hastalıklar ve en önemlisi de eğitimsizlik bu gibi olaylara kaynaktır diyebiliriz.

Dileğimiz son olsun ama olmuyor. Küçük Eylül’ün vahşice katledilmesi, Leyla’nın aç bırakılarak öldürülmesi ve bir çanta içinde dere yatağına atılması. Hayvanlara uygulanan işkenceler, cinsel saldırılar ve öldürmeler, sosyal medyada ve basında gündeme çok alındığı için millet adeta tetikte bekliyor. Mitingler yapılıyor, insanlar “İdam” yasası çıksın bu caniler idam edilsin istiyor. Küçük çocukları olan aileler korku içinde ve tedirginler. Onurlu büyükler artık küçük çocukları sevmeye cesaret edemiyor. Üç beş sapık, cani toplumu ne hale getirmiş. Değerli güvenlik güçlerimize, yargıçlarımıza güveniyoruz. İnsanlarımız da yetkililere yardımcı olursa bu gibiler fırsat bulamazlar. Bize neler oluyor, yeter artık.

GÜNDEM Mİ DEĞİŞİYOR?

Bu olayların resmi değerlendirmesini yaptığımızda, ne ilk ne de son olduğunu görüyoruz. Sadece 8 yılda 105 bin dolayında olay resmiyete intikal etmiş. Bunlar birkaç aylık sorunumuz olmadığına göre, son aylarda, kaybolan, cinsel saldırıya uğrayan, kaybolan, kaçırılan öldürülen çocuklar, işkence yapılan öldürülen hayvanlar, medyada, sosyal medyada neden bu kadar gündemde tutuluyor. Tedbire yapıcı haberlere evet ama kaosa hayır. Çok değil birkaç ay geriye dönelim ve hatırlayalım, Suriye ve Ortadoğu ile ilgili haberler ve yorumlar ilk sıradaydı… Ne oldu? Beşar Esat teslim mi oldu? Her şey normale mi döndü? Haberler ve yorumlar birden kesildi. Çirkin yapay senaryolarla hazırlanan sahte evlilik programlarını, bilhassa Adana’da hastaneleri hedef gösteren çocuk kaçırma olaylarını evlerimizde saatlerce izlemedik mi? O hastanelerde hangi kadın cesaretle doğum yapmaya gider. Bu programların olumsuz gelişmelere hiç mi katkısı olmadı, uzun süren şikayetler üzerine kaldırıldı ama, bu gibi haber ve yapay gösteriler toplumda derin yaralar açtı, kötü örnek oldu…

Son çocuk kayıp olayları da gerçek mi, maalesef çoğu gerçek. Medya adeta polis görevi yapıyor. Bu millet ne yapacağını biliyor ve bu gibi canileri asla affetmiyor ki her gün meydanlardadır. Öyleyse bu tür haberleri öne çıkarmakla gerginliğe ne gerek var. İşte ben de bir vatandaş olarak diyorum ki; bırakın Suriyeli kardeşlerimizin topluma uyumu için çalışmayı bakın, liderleri Esat onları ülkelerine davet ediyor. Bizim insanlarımızın eğitimine daha çok önem verin ki, Eylül’ler Leyla’lar kaçırılıp vahşice öldürülmesin.

Çocuk kaçırma olayları çok konuşuluyor, aileler korku içinde. Acaba gündem mi değişiyor! Sağlık ve sevgiyle kalın.

 

Yazarın Diğer Yazıları