“Yok artık bu kadarı da olmaz!” dediğimiz ne varsa hepsi oluyor artık ülkemde…
Müslüman ve Türklük ile tanımlanan, demokratik bir cumhuriyete sahip olan Türkiye’de!
Kadınlar yıllardır çeşitli bahanelerle katlediliyor! Birine güldü diye, yemeği güzel yapmadı diye, boşanmak istedi diye, dışarı çıktı diye, etek giydi diye öldürülüyor! Büyük bir canilikle öldürülüyor hem de! Acımadan defalarca bıçaklanarak, kolu-bacağı kesilerek, bedeni yakılarak yok edilen binlerce kadın!
Bakıldığında eşine “HAN’IM” diyen Cengiz Han’ın yolunda giden Türkleriz!
Küçücük çocuklarımız tacize, tecavüze uğruyor. Küçücük bir bedene sahip diye! Bu taciz ve tecavüzlere sadece kız çocukları değil erkek çocuklar da maruz kalıyor. Eğitim yuvalarında, Kur’an kursunda, bazen 7 kat elden de değil, babasının, amcasının, ağabeyinin, dedesinin sapkınlığından dolayı yaşanıyor bunlar!
Canına kıymanın en büyük günahlardan sayılan İslamiyet’te yüzlerce kişi intihar ediyor. Toplum baskısından, işsizlikten, borçlardan, çaresizlikten intihar ediyor; gençlerimiz, babalarımız, kadınlarımız…
El ele tutuşmanın, eşine sarılıp öpmenin bile ayıplandığı ülkemizde; sahilde yabancı uyruklu olduğu öğrenilen çift cinsel birliktelik yaşıyor! Birileri sadece izliyor ya da yanından geçip gidiyor!
Bir adam çıkıp mehdi geleceğini iddia ederek kendini yakıyor insanların içinde!
Yok artık dediğimiz ne varsa oluyor!
Ve bunca şey olurken insanlar sadece telefonlarını çıkarıp video çekiyor!
Gazetecilerin bile yeri geldiğinde olaya müdahale ettiği toplumdan, nasıl bu kadar duyarsız insan topluluğuna dönüştük!
Ben bunca duyarsızlığı, bunca ahlaksızlığı sosyal medya ya da internet kullanımına bağlıyorum. Telefonların içine sığdırılan Dünya’nın tüm kötülüklerinin, bizi biz olmaktan uzaklaştırdığını düşünüyorum. Sosyal medyalarda, yeri geldiğinde dizi platformlarında izlediklerimizin işimize geleni sahipleniyoruz. Ve insanın yaradılışı gereği kötüye eğilimi daha fazladır. Farkına bile varmadan içimize sindirilen bu kötülükleri uygulamaya başlıyoruz.
Önce bağımlı oluyoruz telefona, bilgisayara, laptopa. Sonra orada gördüğümüz her şeyi doğru sanıyoruz. Zaten bizler okumaktan iyice uzaklaşan bir toplum olduğumuz için kısa kısa yazılmış bilgileri 1-2 yerde aynı şekilde görünce doğru sanıyoruz. İrdelemiyoruz. Zaman geçtikçe tek doğrunun bu platformlarda olduğuna inanıyoruz. Sosyal medyada bir paylaşım yapmadığımızda sadece olan akışı takip ettiğimizde sosyal medyayı yararlı kullandığımıza inanıyoruz. Buna kendimizi ve çevremizi de inandırıyoruz.
Günde en az 2 saat geçirilen sosyal medyalarda araya serpiştirilen vahşet görüntüleri, topluma zarar verecek hal ve hareketler farkında olmadan bize sirayet ediyor. Normalleştiriyoruz. Avcumuzun içinden izlediğimiz şeyler karşımızda yaşandığında artık garipsemiyoruz. O kadar normal karşılıyoruz ki daha fazla insanın izlemesi için video çekip birilerine izletmeye çalışıyoruz. Müdahale etmeye korkuyoruz. Birileri önümüzde katledilirken gözlerimizi kapatıyor, gelen çığlıkları duymazlıktan geliyoruz.
Toplum olarak yavaş yavaş yok oluyoruz.