Şerife Naz Güldüler

OKUYALIM GÜZELLEŞELİM

Şerife Naz Güldüler

Merhamet: Kalbe Dönüş İçin Son Çağrı. Kemal Sayar’ın 2008 yılında baskıya çıkan kişisel gelişim üzerine yazdığı kitap. Günümüzde psikiyatristlerin yazdığı romanların televizyon programlarına uyarlamasına şahit olduğumdan herhalde, Kemal Sayar’dan da hastalarının hikayelerini okuyacağım satırları beklemiştim. Lakin kitabı elime alıp arkasını okuduğumda beklentim boşa çıkmıştı. Çünkü bu kitapta olay akışının aksine insana, topluma, zamana karşı eleştirel gözle bakabilen; psikiyatriyi sadece insana indirgemeyen bir yazarın, şairin gözünden de hayata dair notlar var. “Kulağına küpe olsun.” diye büyüklerimiz tarafından söylenen her nasihat tek tek satır aralarında gizlenmiş, bizimle buluşmaya can atıyor. Öyle okuyup bir kenara atabileceğiniz bir kitap yazmamış Profesör.  Düşünmenizi gerektirecek, insanı ‘daha bir insan’ yapacak, zulme karşı merhameti diriltecek cinsten yazmış ve ulaştırmış.

 

Toplumun dertleriyle dertlenip çözüm bulmaya çalıştığı birinci bölüm ‘Kalbin Sebepleri’nde  kaybettiğimiz erdem değerinden, acımak, acınmak ve bağışlamaktan ve bunların en temel ögesi kitaba adını veren merhametten söz açıldıkça açılıyor. Herkesin bir sınırı varken sessizliğin bir sınırı olmadığına değiniyor ve bu sınırsızlığın en büyük korkumuz olduğunu belirterek beynimizi zonklatıyor. Haksızlığa karşı sessizliğin bozulması gerektiğine inanıyor ve şu dizelerle can damarımızdan vuruyor:

Kundakta öldürülen bebeğin ahı,         

                                                            Yıkar zalimlerin saltanatını!

 

İnsandan bahsetmişken yalnız insana lütfedilen aşkı anlatmadan geçmeyecek olan yazarımız ikinci bölümüne de ‘Aşklar ve Melekler’ adını veriyor. Kendinize ait izler bulduğunuz, arkadaşlıklarınızda yaptığınız fedakarlıkları fark ettiğiniz cümleler okuyorsunuz sayfalarda. Uzaktan sevmenin madalyasız şampiyonları diye seslendiği cümlesini üstüme alıyorum mesela ben. Modern aşıklardan olamadığı ve ruha değil bedene indirgenen modern aşkı benimseyemediği için günümüz ilişkilerinden yakınırken Fuzuli’ye yer vermeden geçmiyor:

 

Aşk derdiyle hoşem,

                                                                    El çek ilacımdan tabib!

 

‘Bir Hıçkırık’ demiş üçüncü bölümün adına Kemal Sayar. Doktorların hastalarını nasıl gördüğüne değinmiş. Burada sağlığın özelleştirilmesinin de payının olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Çünkü günümüz sağlık sektöründe temel strateji hastalara bakım sağlamak değil, müşterilere mal satmak. Bu anlayışın sadece sağlıkta değil tüm sektörlerde olması da cabası! Her şeye bir söz söyleyen atalarımızın sözünü de yapıştırmış; durur mu?

   Salla başını al maaşını!

Değerlerimizi, kendimizi ve anlayışımızı sorguladığımız, bu toprakların en çok ihtiyacı olan şeyi, ‘kalbe dönüş için son çağrı’ diye nitelendirdiğimiz merhameti yeniden yorumladığı ve yorumlattığı için Kemal Sayar’a ne kadar teşekkür etsek az. Bilinçli bir şekilde okunduğunda değer havuzunda yüzeceğiniz ve “Ben tek başıma neyi değiştirebilirim ki?” cümlesini dilinizden atacağınız bir yapıt oluşturmuş. Bizler de Kemal Sayar’ın dile getirdiği bu çağrıya kulak veriyoruz! Siyah kuğu olmaktan gurur duyuyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları