Songül Yavuz

BİR ZEN ÖYKÜSÜ:

Songül Yavuz

Bir samuray, bir kış günü Eisai’nin tapınağına geldi ve bir ricada bulundu: “Ben hasta ve yoksulum,” dedi, ve ailem açlıktan ölüyor. Lütfen efendim bize yardım edin. “Emekli maaşına bağlı olarak yaşayan Eisai’nin hayatı zorluklarla doluydu ve verebilecek hiçbir şeyi yoktu. Tam samurayı geri göndermek üzereyken, meditasyon salonundaki Yakushi Buda’nın heykeli aklına geldi. Heykele gidip başındaki değerli haleyi kopartıp samuraya verdi. Eisai, “Bunu sat” dedi. “Bu seni bir süre idare eder.” Şaşkın ama çaresiz samuray haleyi aldı ve gitti. “Efendim! Bu bir hakarettir! Bunu nasıl yapabilirsiniz?” diye Eisai’nin müritlerinden biri bağırdı. “Hakaret mi? Hıh! Ben sadece sevgi ve merhametle dolu olan Buda’nın zihnini, tabiri caizse işe yarar hale getirdim. Aslında bu zavallı samurayı duymuş olsaydı Buda’nın kendisi onun için bir uzvunu keserdi.” Çok basit ama çok önemli bir öykü.

BİRİNCİSİ, verecek hiçbir şeyin olmasa bile yeniden bak. Her zaman için verilecek bir şey bulacaksın. Bu bir tavır meselesidir. Hiçbir şey veremezsen en azından gülümseyebilirsin; hiçbir şey veremezsen en azından o kişi ile birlikte oturabilirsin ve ellerini tutabilirsin. Bu bir şey verme meselesi değildir, bu vermekle ilgili bir meseledir.

HER ŞEYİ KAPSAYAN

Ben evimden dışarıya bir çıktım mı? Gözümün değdiği hayvana ya da insana gülümserim hayırlı günler dilerim, hayvanları severim. Bununla ilgili bir anımı anlatayım gene böyle sıradan bir gündü işte. Çocukluğumuzun çerezcisi abimize hayırlı işler diledim onun yanındaki esnaf anımızda dışarıdaydı size iyi günler hayırlı işler deyip geçtim abi olayı baya bir kişiselleştirmiş olmalı ki tüm sosyal medya hesaplarımı bulup bana “günaydın” “nasılsınız” yazdı. Hayırdır dedim. Eee siz bana sabah selam verdiniz. Beni tuttu bir gülmek. Dedim Allah’ın selamıdır siz beni aklınızca hayatınızın neresine dahil ettiniz. Tabii ki böyle bir zihin böyle bir konuşmaya özür dilerim deyip kapatmaz tabii ki ama ben hallettim bir şekilde. Konu benim davranışımla alakalı değildi tabii ki ama üzerinde düşünülünce acınası bir durum ortaya çıkıyor insanlar tanımadıkları kişilere karşı hep bir önyargı ve bir tutum içerisinde olduklarıdır.

“BUNU UYGULAYACAĞIM”

Ancak hiçbir zaman sevgiyle dolu olmamış bir kişi vermenin sırrını bilmez, paylaşmanın sırrını bilmez. Bir gün Buda’nın müritlerinden birisi olan sıradan bir adam o bir sannyasin değildi ama Gautam Buda’ya kendisini son derece adamıştı şöyle dedi: “Bunu yapacağım… Ama sadece tek bir istisna yapmak istiyorum. Tüm neşemi ve tüm meditasyonumu ve tüm manevi hazinelerimi bütün dünyaya vereceğim; komşum dışında. Çünkü bu adam gerçekten iğrenç. “Komşular her zaman düşmandır. Gautam Buda, ona şöyle demiştir: “O halde tüm dünyayı unut, sen sadece komşuna ver.” Adamın aklı karışmıştı: “Ne diyorsunuz?” Buda, “Şayet komşuna verebiliyorsan, sadece o zaman insanlara karşı sahip olduğun bu çözümsüz davranıştan özgürleşebileceksin” dedi. Sevgi temelde insanların zaaflarını, onların zayıf yönlerini kabul etmektir, onların tanrılar gibi davranmalarını beklememektir. Bu beklenti merhametsizliktir çünkü onlar tanrılar gibi davranamayacaktır ve o zaman sen önyargılarının içine düşeceksin. Ve onlar da kendi özsaygılarını yitirecekler. Tehlikeli bir şekilde onları sakatlamışsındır, onurlarını zedelemişsindir. Sevginin temellerinden birisi herkese değer vermektir, senin başına gelen şeyin onların da başına gelebileceğini herkesin fark etmesini sağlamaktır. Hiç kimse umutsuz bir vaka değildir, hiç kimse değersiz değildir, aydınlanma hak edilmesi gereken bir şey değildir, o senin kendi doğanın ta kendisidir.

DÖNÜŞÜM DOĞALDIR

Onu yapmana gerek yok, o basitçe kendiliğinden olur. Zen dönüştürür ama dönüşümden bahsetmez. O değiştirir ama değişimden söz etmez. O insanlara başka her şeyden daha çok güzellik getirir ama bununla hiç ilgilenmez bile. O bir zarafet olarak, bir armağan olarak gelir. O anlayışı takip eder. Zen’in güzelliği budur, o koşulsuz olarak değer yargılarından arınmıştır. Değer vermek zihnin hastalığıdır; Zen’in söylediği budur. Hiçbir şey iyi değildir ve hiçbir şey kötü değildir; her şey olduğu gibidir. Zen’de bütünüyle yeni bir boyut, çabasız dönüşümler boyutu açılır. Berrak gözlerle, netlikle birlikte doğal olarak gelen dönüşüm boyutuna. VARABİLMENİZ DİLEĞİYLE… Ben yazılarıma inziva, toplantı, seminer programlarım yoğun olduğu için ara veriyorum “KENDİNİZE NEFESLE BAKIN” ?

Yazarın Diğer Yazıları