Sosyal medya ve Suriyelilerden bahsediyorum. Suriyeliler sürekli vatandaşı rahatsız eden bir tutum hareketler içerisinde. Bunun son örneğini de önceki gün Barışyapı Mahallesi’nde yaşadık. Halkımız mülteciler konusunda her ne kadar sükûnetini, sağduyusunu korumaya çalışsa da bardak doldu, taşmak üzere. Özellikle de sosyal medya kullanımı arttığı için artık her olay kısa sürede yayılıyor. Olayın doğru olup olmadığı dahi bilinmeden kulaktan dolma sözlerle insanlar sosyal medyada galeyana gelip örgütleniyorlar. Buradan vatandaşlarımıza sakin olmaları konusunda bir kez daha çağrıda bulunuyorum ve yetkililere sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hayat pahalılığı, işsizlik, zamlar derken iyice bunalmış durumda ama Suriyeliler gamsız, laylaylom bir şekilde sokaklarda cirit atıp toplumsal öfkeye yol açan olaylara imza atıyorlar. Olası bir öfke patlaması ilçemizde çok üzücü sonuçlar doğurabilir. Bu Suriyelilerin önde gelen isimleriyle mutlaka bir araya gelinmeli ve Türk toplumun hassasiyetleri gerekirse defalarca anlatılmalı.
CAMİLER DİLENCİ YUVASI!
İlçe Müftümüz sayın Hakan Türe’yi çok başarılı buluyorum. En azından işinin dışında hiçbir konuyla gündeme gelmiyor. Mesela görevini bırakıp bir partiden aday olmadı, ya da vaizle tartışmalara girip, kasislerle ilgili henüz bir fetva vermedi. Açılıştan açılışa koşup kurdele kesip basına boy boy fotoğraf vermekle zaman kaybetmediği için de bütün enerjisini kurum faaliyetlerine harcayabiliyor. Camilerimiz güzel bakımlı, imamlarımız donanımlı buraya kadar her şey olması gerektiği gibi ama ne olacak bu dilenci sorunu diye sormak istiyorum. Eskiden dilenciler caminin avlu kapılarında bekler, namazdan çıkanların dini duygularını Allah, kitap diyerek istismar ederlerdi. Ama artık dilenciler caminin içine kadar girip dileniyorlar. Dilenmek suç olmamasına rağmen bunun böyle ulu orta yapılabilmesini anlayamıyorum. Müftü bey bu soruna bence acilen el atmalı. Caminin içine kadar gelip Allah’tan istemek varken kula el açanları, kuldan medet umanların duygularımızı daha fazla sömürmelerinin mutlaka önüne geçilmeli.
NEREDE O ESKİ GAZETECİLER?
Büyük Torbalı’nın kapısından içeri ilk girdiğimde (2011) muhabir kadrosunda Gökhan Yalkalk, Vedat Gökçay ve Cemil Zeybeker vardı. Şuan benim yazdığım arka sayfada ise Adem Aksakallı yazıyordu. O zamanlar henüz yeni kurulmuş sayılan Torbalı Ege’nin kadrosunda ise Yaşar Ceylan, Serkan Günbay, Amede Alpagut ve Kemal Coşar yer alırken arka sayfasında İbrahim Kaya yazıyordu. Adem Aksakallı’yla İbrahim Kaya’nın köşelerinden atışmaları en az parti liderlerinin atışmaları kadar keyifliydi o zamanlar. Daha sonra aramıza İbrahim Danış, Hamza Bodur, Hasan Demir, Murat Can gibi çok değerli isimler katıldı. Ve tabi buradan adını dahi hatırlamak istemediğim yüz karası muhabirler. O dönem biz muhabirler arasında tatlı bir rekabet vardı. Birbirimize haber atlatmak için 40 takla atar ama mesai saatleri dışında çok iyi arkadaştık. Hatta Basın Gücü diye halı saha takımımız bile vardı ve ilçedeki kurumların memurlarıyla maç yapardık. Ama zamanla ilçede basına gösterilen değer ve ilgi azaldı. Bunun en önemli sebebi de işi bilmeyen, basın ahlak ve ilkelerinden haberi dahi olmayan kişilerin siyasi rant veya maddi menfaat sağlamak için bu sektöre girmesi oldu. Bir diğer önemli sebebi de 5N1K kuralını bilmeyen gazeteciler. Okuyucu niteliksiz haber okumaktan, olayları ifade edemeyen, kötü fotoğraf çeken, taraflı gazetecilerden sıkıldı. Ve bugüne baktığımızda yukarıda ismini saydığım bir çok meslektaşım sektörden ayrılıp başka işlerle meşgul olmaya başladılar. Bunları neden yazdığıma gelince. Çok fazla liseli kardeşimiz meslek hakkında sorular sorup gazetecilik okumak istediklerini söylüyorlar. Umarım hayallerini gerçekleştirebilirler.
AYRANCILAR’A KÜTÜPHANE YAKIŞIR
Birilerinin aklına gelmemiş olacak ki Torbalı’nın en önemli yerleşim merkezi olan, nüfusu ve gelişmişliği ile yüzlerce ilçeyi geride bırakan Ayrancılar’da ne yazık ki bir kütüphane bulunmuyor. Yaklaşık 10 okulun bulunduğu bölgede 50 bin kişi yaşarken, bir halk kütüphanesinin olmayışı, araştırmayan ve okumayan bir neslin yetişmesine neden oluyor. Bölge sakinleri ise bölgeye bir halk kütüphanesinin kazandırılmasını istiyor. Konuyla ilgili bazı kişilerin talebini buradan yetkililere aktarıyorum. Ayrancılar Mahallesi sakinlerinin umarım talebi en kısa sürede gerçekleşir.