YILDIZ TOPLUMSAL ŞİDDETE DİKKAT ÇEKTİ

Prof. Dr. Özkan Yıldız, ülkemizde artan şiddet olaylarını değerlendirirken, toplum olarak travmatik ruh halimizin derinleştiğini söyledi.

YILDIZ TOPLUMSAL ŞİDDETE DİKKAT ÇEKTİ

Prof. Dr. Özkan Yıldız, ülkemizde artan şiddet olaylarını değerlendirirken, toplum olarak travmatik ruh halimizin derinleştiğini söyledi. Şiddetin kanıksanmaya başlandığını, artık şiddet olaylarında eğitimsiz, alt kültür noktasının da ötesine geçildiğini belirten Yıldız, toplumda çok büyük bir çürüme, yozlaşma olduğunu, toplumu bir arada tutan kuralların büyük bir erozyona uğradığını dile getirdi. Yıldız, “Kötüye gidiyoruz” dedi.  Yıldız şunları dile getirdi:”Maalesef şiddet vakaları toplumsal bir görünüm kazandı. Hakeme atılan yumruğa, sağlık çalışanlarına, kadına, hayvana yönelik şiddete baktığımızda toplumdaki tramvatik ruh halinin derinleştiğini görüyoruz. Artık şiddet olaylarında eğitimsiz, alt kültürde noktasının da ötesine geçtik. Eğitimli kişilerde de şiddet yaygınlaşıyor. Şiddet kanıksanmaya başlandı, tehlikeli olan da bu. Eğitimli biri, bir siyasi milyonlarca insanın gözleri önünde yapacağı şiddetin karşılığının ne olacağını bilerek bunu yapıyorsa, bu toplumsal şiddetin ne hale geldiğini göstermektedir. Trafikte futbolcu dövülüyor, 12 yaşındaki çocuk arkadaşını bıçaklıyor, şiddet giderek kanıksandığı gibi bunların karşılığının olmadığına inanılarak giderek yaygınlaşıyor. Asıl korkunç olan bu. Oysa şiddet karşılıksız kalmasa cezai müeyyide tam olarak uygulansa, hukuk tüm insanlığa eşit uygulansa elbette şiddette giderek azalır.

İLKOKULDAN BAŞLANMALI

Okullardan bu işi başlatmamız lazım, ilkokulda eskiden hayat bilgisi, görgü kuralları vardı, ancak bu müfredattan kaldırıldı. Avrupa’da toplumda görgü kuralları, yazılı kuralların önüne geçmiş durumda. Orada çocuk okulda öğreniyor, görgü kuralları, toplumun düzeni toplumsal hayatın bir parçası haline geliyor. Şiddet ayrıca aile içerisinde de içselleştirilmemeli, ailenin de kuralları olmalı. Bizim aile yapılarına baktığımızda şiddet aile içerisinden başlıyor, giderek toplumsal alana yayılıyor. Okuldan, aileden başlayan bir aksaklık var.

SOSYAL MEDYA ETKİSİ

Şiddetin artmasında sosyal medyada çok etkili. Artık sosyal medya, okul ve aile kurumunun yerine geçti. İnsanlar günlerinin büyük çoğunluğunu sosya medyada geçiriyor. Şiddet sosyal medya üzerinden de yaygınlaşıyor. Son yollarda hukuk devletinin yara alması da bu olayların artışında etkili. 100 binin üzerinde çocuk, genç uyuşturucu bağlantılı olarak asayiş olaylarından dolayı hapiste. Sosyolojik dönüşüm sürecine geçişin sancılı olması, ülkede görgü kurallarının, değerlerin çalışmadığını gösteriyor. Durum gerçekten çok vahim.

EĞİTİMDE BÜYÜK GERİLEME VAR

Kovid sonrası ekonomik kasırgalar da, travmatik değişim ve dönüşüme olumsuz yansıdı. Dizilerdeki şiddet içerikli mafya vari rol tipleri de şiddet olaylarının artışında çok etkili. Aile, okul, din bir kurumdur. Müslüman bir ülkede şiddet olaylarındaki bu artış da düşündürücü. Kaybolan hangi bağlar bizi bu noktaya getirdi? Hukuksal, dinsel, ahlaki bir çözülme yaşanıyor. Eğitim kurumunda çok büyük bir gerileme var. Eğitimcilerin hepimizin bunun üzerinde düşünmemiz lazım. Yoksullukla açıklanacak şeyler değil, bambaşka bir şeyler var.

TOPLUMDA BÜYÜK BİR ÇÜRÜME VAR

Fenomen vakalarını görüyorsunuz. Toplumda çok büyük bir çürüme, yozlaşma var. Büyük anomi kentleşme var. Toplumu bir arada tutan kurallar büyük bir erozyona uğruyor. Bunda iyi yönetememenin de etkisi var. Teknolojide başdöndürücü gelişmelere, kültürel değişime adopte olmada sıkıntı var. Toplum olarak dengeli bir şekilde değişimi gerçekleştiremiyoruz. Şiddet vakaları ortaya çıkıyor. Uyuşturucu baronları Türkiye’de yakalanıyor. Bakanın paylaşımlarına bakın. Binlerce insan suçlu bir hale gelmiş, toplumun sanki büyük kısmı suçlu. Bilim dışlanıyor, üniversitelerin hali ortada, üniversite mezunları ortada.

SİYASİLER GERÇEKLERLE YÜZLEŞEMİYOR

Tüm bu tablo bize toplumsal çürümeyi, demokrasideki gerilemeyi, yozlaşmanın ne noktaya geldiğini gösteriyor. Bu tablo bize değerlerimizin nasıl gerilediğini gösteriyor. Suriyeliler, düzensiz kaçak göçmenleri de değerlendirdiğimizde gelecek dönemlerde işimizin kolay olmayacağını söylemeliyiz. Siyasiler gerçeklerle yüzleşemiyorlar. Şiddetin önüne geçilmesi için ulusal, eğitim, hukuk politikaları, mülteci politikaları, halk sağlığı politikaları başta olmak üzere tüm konularda kaşıkçı kavgasına düşmeden yaraya neşter vurulmalıdır. Bu konu üzerine ilim adamları, bilim adamları, siyasilerin üzerinde çalışması lazım. Çünkü kötüye gidiyoruz.”

HABER MERKEZİ